Türkiye'de çalışan anne ve babaların iş ve aile yaşamını dengelemesine yönelik en önemli adımlardan biri olan yarım zamanlı çalışma hakkı, kamu sektöründe 8 yıllık bir gecikmeyle yürürlüğe girdi. İş Kanunu'na tabi işçi anneler, 2016 yılında çıkarılan bir torba kanunla bu haktan yararlanmaya başlarken, milyonlarca memur ise bugüne kadar bir türlü yayımlanmayan yönetmeliği bekliyordu. SGK Başuzmanı İsa Karakaş'ın da dikkat çektiği gibi, memur anne-babalar, kanunla kendilerine tanınan bu haktan, bürokratik engeller nedeniyle tam 8 yıl boyunca mahrum bırakıldı.
Nihayet beklenen yönetmelik, 18 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla Resmi Gazete'de yayımlandı ve memurlar da bu haktan faydalanma imkanına kavuştu. Ancak yönetmeliğin detayları, bu uzun bekleyişin sonunda ortaya çıkan tablonun, beklentilerden çok uzak olduğunu gözler önüne serdi. Yönetmelik, bir yandan ebeveynlere çocuklarıyla daha fazla vakit geçirme esnekliği sunarken, diğer yandan getirdiği ağır mali koşullar ve hak kayıplarıyla, bu hakkın ne kadar uygulanabilir olduğunu ciddi bir tartışma konusu haline getirdi. Bu durum, "geç gelen adaletin, adalet olmadığı" yönündeki eleştirileri haklı çıkarır nitelikte.
Anne babalar için yeni dönem nasıl işleyecek?
Yeni yayımlanan yönetmelik, kadın veya erkek ayrımı yapmaksızın, memur ebeveynlere çocuklarının mecburi ilköğretim çağına başlayacağı tarihi takip eden ay başına kadar yarım zamanlı çalışma imkanı tanıyor. Bu hakkın temel işleyişi ve şartları ise şöyle belirlendi:
-
Kimler Faydalanabilir?: Doğum yapan veya üç yaşını doldurmamış bir çocuğu evlat edinen tüm memurlar bu haktan yararlanabilir. Yönetmelik, cinsiyet ayrımı gözetmiyor. Eşlerin her ikisinin de memur olması durumunda, bu haktan sadece biri faydalanabiliyor.
-
Başvuru Zamanı: Kadın memurlar, analık izni ve varsa kullanılan ücretsiz izinlerin bitiminden itibaren; erkek memurlar ise babalık izninin bitiminden itibaren bu hak için kurumlarına başvurabilecek.
-
Temel Şartlar: Bu haktan faydalanabilmek için, çocuğun hayatta olması ve aynı çocuk için bu hakkın daha önce kullanılmamış olması gerekiyor. Ebeveynler, bu hakkı, çocukları ilköğretim çağına gelene kadar istedikleri herhangi bir dönemde talep edebilirler. Kurumların, şartları taşıyan memurların bu talebini kabul etme zorunluluğu bulunuyor.
Bu temel çerçeve, kağıt üzerinde aile dostu bir çalışma modeli sunsa da, yönetmeliğin diğer maddeleri bu olumlu tabloyu büyük ölçüde gölgeliyor.
Maaşta şok kesinti ve kaybolan süt izni
Yönetmeliğin en can alıcı ve en çok eleştirilen bölümünü, yarım zamanlı çalışmanın mali sonuçları oluşturuyor. Bu hakkı kullanmayı tercih eden bir memurun, sadece çalışma saati değil, aynı zamanda tüm geliri ve kariyer hakları da yarıya indiriliyor.
-
Yarım Maaş Gerçeği: Yönetmeliğe göre, yarım zamanlı çalışmaya geçen bir memurun, bu çalışmaya başladığı tarihi izleyen ay başından itibaren, maaşı ve tüm mali hakları (ek ödeme, tazminat, sosyal yardım vb.) yüzde 50 oranında kesilecek. Yani memur, ne kadar çalışıyorsa, o kadar ücret alacak. Bu durum, özellikle günümüzün yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı koşullarında, birçok aile için bu hakkı kullanmayı ekonomik olarak imkansız kılıyor.
-
Süt İzninin İptali: Yönetmelik, yarım zamanlı çalışan kadın memurlara bir darbe daha vuruyor ve doğum sonrası verilen süt izni hakkını tamamen ortadan kaldırıyor. Normalde tam zamanlı çalışan bir anne, bebeğini emzirebilmek için günde 3 saate varan süt izni kullanabilirken, bu hakkı seçen bir annenin böyle bir imkanı olmayacak. Bu durum, anne sütünün öneminin vurgulandığı bir dönemde, çalışan anneleri bebeklerinden daha da uzaklaştırabilecek bir düzenleme olarak eleştiriliyor.
-
Kariyerde Yavaşlama: Mali kayıpların yanı sıra, bu hakkı kullanan memurların kariyer ilerlemeleri de yavaşlayacak. Yönetmeliğe göre, yarım zamanlı çalışılan dönemdeki hizmet süreleri, derece yükselmesi ve kademe ilerlemesi hesaplamalarında yarım olarak dikkate alınacak. Yani, 6 yıl boyunca bu haktan yararlanan bir memur, kariyerinde sadece 3 yıl ilerlemiş sayılacak. Bu da, özellikle kadın memurların kariyer basamaklarında daha da geride kalmasına neden olabilecek bir risk taşıyor.
Kimler bu haktan yararlanamayacak? İşte istisnalar
Yönetmelik, tüm memurlara bu hakkı tanımıyor ve bazı unvanlar için istisnalar getiriyor. Bu durum, kamuda "eşitler arasında eşitsizlik" yarattığı yönündeki tartışmalara yol açtı. Yönetmeliğe göre, şu kadrolarda görev yapanlar yarım zamanlı çalışma hakkından faydalanamayacak:
-
Şube müdürü ile dengi ve üstü yönetici unvanlı kadrolarda görev yapanlar.
-
Yurt dışı teşkilatında görev yapan memurlar.
Bu kısıtlama, yönetici pozisyonlarındaki işlerin tam zamanlı mevcudiyet gerektirdiği gerekçesine dayandırılıyor. Ancak bu durum, özellikle kariyerinde yükselmiş kadın yöneticilerin, annelik ile kariyerleri arasında çok daha zor bir seçim yapmaya itileceği ve "cam tavan" sendromunu daha da pekiştireceği endişelerini beraberinde getiriyor. Ayrıca, yönetmelik, Cumhurbaşkanlığı'na "kamu hizmetinin gereklilikleri" doğrultusunda, bu listeye yeni kadro ve unvanlar ekleme yetkisi de veriyor. Bu da, gelecekte bu hakkın kapsamının daha da daraltılabileceği yönünde bir endişe yaratıyor.
Uzman gözüyle: Bu hak ne kadar cazip?
SGK Başuzmanı İsa Karakaş gibi uzmanlar, yönetmelikte yer alan bu mali ve kariyer odaklı kısıtlamaların, memurların yarım zamanlı çalışma hakkından faydalanmasının cazibesini büyük ölçüde azaltacağını belirtiyor. Bir hak, ancak kullanılabilir olduğunda anlamlıdır. Mevcut ekonomik koşullarda, bir ailenin gelirinin bir anda yarıya düşmesini göze alması oldukça zor.
Bu düzenleme, aile ve iş yaşamı dengesini kurma hedefiyle yola çıksa da, getirdiği ağır maliyetler nedeniyle, pratikte sadece ekonomik durumu çok iyi olan veya eşi yüksek gelirli olan memurların faydalanabileceği, göstermelik bir hakka dönüşme riski taşıyor. Milyonlarca memurun 8 yıldır beklediği bu hakkın, daha adil ve uygulanabilir mali koşullarla yeniden düzenlenmesi, hem çalışan ebeveynler hem de toplumun geleceği için büyük bir önem arz ediyor. Aksi takdirde, bu yönetmelik, kağıt üzerinde kalmaya mahkum bir "ileri adım" olarak tarihteki yerini alacak.