Dünyada her yıl milyonlarca çocuk kayboluyor.

Her gün yeni bir kayıp haberi ile uyanıyoruz ve bu sayı giderek artıyor.

O kadar farklı olaylar farklı kayboluş şekilleri var ki gerçekten bazılarına aklım ermiyor.

İşte onlardan biri de Mayıs 2007’de kaybolan ve hala hiçbir haber alınamayan Madeleine’in öyküsü.

Bu haberle ilgili gelişmeleri okuduğumdan beri benim de kafamda birçok teori gelişmişti hatta ben de kesinlikle ailesinin bu işin içinde olduğunu düşünüyordum.

Taa ki McCann kayboluşu belgeselini izleyene kadar. İzlediğimden beri çok başka şeyler de düşünmeye başladım.

Netflix’te yayınlanan bu belgesel her şeyi tüm ayrıntılarına kadar anlatıyordu.

Ama o kadar ilginç soru işaretleri bırakıyor ki kafada gerçekten asla çözülmüyor.

2007 yılının Mayıs ayında, üç çocuklu Kate ve Gerry McCann çifti, Portekiz Algarve’ye tatile gidiyor.

3 Mayıs 2007 gecesi çocuklarını otel odasında uyutup 120 metre uzaklıktaki restorana giden çift; yarım saatte bir yemeğe ara verip odayı kontrol ediyor. (Ya küçücük çocuklar neden yalnız bunu düşündükçe deliriyorum)

Saat 22.00'ye doğru kontrole giden çift, pencerenin açık olduğunu ve odada dört yaşındaki Madeleine'in olmadığını fark ediyor.

Hemen aramalara başlayan Portekiz polisine İngiliz polisi de müdahele etmeye çalışırken, olay tüm dünyaya yayılıyor.

Ünlülerin de olaya dahil olması ile toplam 2.5 milyon sterlin, ödül olarak toplanıyor.

Bu noktada olayın içindeki şüpheler ve tutarsızlıklar giderek artıyor.

Fakat en beklenmedik gelişme anne babanın şüphelerin odağına yerleşmesiyle gelişiyor.

Hatta şüphe duyulan anne ve baba çapraz sorguya alınmış ve o dönem annenin çapraz sorguda tam 27 soruya yetersiz cevap verdiği gözlemleniyor.

Olayın ilk aşamasında ailenin masada birlikte yemek yediği 7 kişiden her birinden şüphe duyuluyor.

Masada yemek yiyen kişilerden biri olan Jane Tanner, o gece battaniyeye sarılı bir cisim taşıyan bir adam gördüğünü anlatıyor.

Bu kişi Robert Murat isimde bir kişi ve göz altına alınıyor.

Jane Tanner haftalar sonra adamın taşıdığının aslında pembe pijamalı bir kız olduğunu söylüyor.

Madeleine için arama çalışmaları sürdükçe olay daha da gizemli hale geliyor ve ailenin tutarsız açıklamaları ve davranışları kamuoyunu iyice kızdırıyor.

Daha sonra İngiltere'den gelen arama kurtarma köpeği, anne babanın kiraladığı arabanın bagajında Madeleine'e ait DNA ve otel odasında kan kokusu buluyor.

Bu gelişmeler herkesi daha çok kızdırıyor ve Portekiz halkı tamamen aileyi suçlamaya başlıyor.

Aile bu baskıya dayanamayıp İngiltere’ye dönerek arama çalışmalarına devam ediyor. Herkes arama çalışmalarına destek veriyor, en ünlü dedektifler tutuluyor ancak hiçbiri sonuç vermiyor. Aile bıkmadan ve usanmadan yıllar geçmesine rağmen hala kızlarının yaşadıklarına inanıyor ve arama çalışmalarının kesinlikle hız kesmeden sürmesini istiyor.

Fakat aradan geçen 10 yıldan daha fazla sürede Madeleine soruşturması hala sonuçlanmadı.

Bu belgeseli kesinlikle izlemenizi öneriyorum, izlerken resmen kanım çekildi, binbir teori ürettim fakat her şey kafanızda bir muamma olarak kalıyor.