Geçtiğimiz ay, İzmir’in tarım ve hayvancılık faaliyetleriyle bilinen Tire ilçesine bağlı Küçükkale ve Büyükkale köylerinin de bulunduğu Kızılçam ormanlarıyla kaplı İzmir’in akciğerleri olarak bilinen Kartal Dağı’na yılda 500 bin ton kapasiteli mermer ocağı kurulacağı haberleri büyük tepki toplamıştı. Bölgede hali hazırda faaliyet gösteren bir maden ocağı olduğunu belirten bölge halkı, Mehmetler, Üzümler, Küçükkale, Büyükkale, Alaylı, Kurşak, Hasançavuşlar köylerini etkisi altına alacak mermer ocağı ÇED sürecinin başlatılması üzerine sesini yükseltmiş ve maden faaliyetlerine izin vermeyeceklerini söylemişti. Egepostasi.com'un haberine göre, Kartal Dağı Koruma Platformu Sözcüsü Zeynel Aydın, bölgede bulunan ve tapınak ya da kilise olduğu tahmin edilen antik kalıntılar için İzmir 1. Bölge Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından inceleme yapıldığını söyledi. Bölgenin 1. derece arkeolojik SİT alanı ilan edilmesini beklediklerini aktaran Aydın, alanda daha birçok tarihi kalıntı bulunduğuna dikkat çekti.

'Faaliyetin yapılması yasak'

Bölgede bulunan tarihi kalıntılar için Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından bölgede inceleme yapıldığını aktaran Aydın, şöyle konuştu: “Bölgede bulunan tapınak ya da kilise olarak adlandırdığımız alan için İzmir 1. Bölge Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan geldiler ve bölgedeki kalıntılar için tutanak tuttular. Bizim bölgeye ilişkin gönderdiğimiz ilk raporun değerlendirmesini yaptılar. Biz iki farklı bölge daha olduğunu söyleyip iki rapor daha sunduk ve bize bölgeye tekrar geleceklerini ve buranın çok geniş kapsamlı bir yer olduğunu söylediler. Kuruldan gelip örnekleri topladılar. İlerleyen zamanlarda kurul yetkilileri bir araya gelerek bölgeye ilişkin karar verecekler. Raporumuz sonuçlanana kadar bölgede herhangi bir çalışma faaliyetinin yapılması yasak. Buranın 1. derece SİT alanı ilan edilmesi önemli. Çünkü 3. derece olursa faaliyete izin verilebilir. Ancak bölgede tarihi bir yapı olduğu için 1. derece arkeolojik SİT alanı ilan edilmesinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.”

'Tereciye tere satıyoruz'

Bölgenin arkeolojik SİT alanı ilan edilmesinin maden faaliyetlerini engellemek için yeterli olmadığının altını çizen Aydın, “Burası çok büyük bir alan içerisinde küçük bir bölge sadece. Koruma olarak 3 dönüm aldınız diyelim, kalan 5 dönümlük bölgede çalışma yapılabiliyor. Bunun önüne geçilebilmesi için dağın doğal SİT alanı ilan edilmesi gerekiyor. Bunu da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapıyor. Maden ruhsatını veren de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Tereciye tere satıyoruz yani. Biz şu anda bölgenin doğal SİT alanı ilan edilmesi için imza kampanyası başlattık ancak sokağa çıkma yasakları nedeniyle ara verdik” diye konuştu. Bölgede birçok tarihi kalıntı bulunduğunu ve yapılan araştırmaların, bölgenin tarihi bir yerleşke olduğunu ortaya koyduğunu belirten Aydın, “Bölgenin üzerindeki zirveye doğru gidildiğinde 2 bin 500 yıllık bir antik mermer ocağı, sunak ve askeri yerleşim örneği çıktı. Kilise, tapınak gibi yapılar varsa burada sosyal hayat da vardır. Bu dağı maden ocaklarına teslim etmeyin” ifadelerini kullandı.