Hazırlayan/ Serdar Çelenk

Yeni yıl hiç iyi başlamadı. Savaşlar, mülteciler, ekonomik sıkıntılardan dert yanarken, sadece bizim değil, tüm dünyanın başına o kadar büyük bir dert açıldı ki. Ne gidişatını kestirebiliyoruz, ne de sosyal, siyasi ve ekonomik sonuçlarını. Üstelik düşmanı gözle görmek bile mümkün değil. Kendisi küçük, ama dünyanın başına açtığı dert şimdiye değin görülmemiş derece büyük.

Eninde sonunda bu krizi de atlatacağız. Buna hiç şüphe yok! Ancak öngörülerle çöken sisleri dağıtıp, önümüzü görmeye çalışmak, belki de şu an tek yapabileceğimiz şey. Dünya turizm camiasının yakından tanıdığı duayen Türk Turizmci Hüseyin Baraner ile turizmin geleceğini konuştuk.

Çelenk: Sizce piyasaların şu an ki durumu nasıl?

Piyasalar dan hiç iyi sinyaller alamıyoruz. Daraldık, daha da daralacağız. Nakit akışı durdu. Turizmciler çok tedirgin.

Meslektaşlarımızın kafasında bin soru, bin tahmin, korku ve umut var. İyimser “Üç ay sonra”, kötümserler “Bu yıl bu korana krizi sürer.” diyor.

Müşteriler soruyor: Temizlik ve hijyen kavramları turizmin top listesinin birinci sırasına oturdu.

Müşterimizin içgüdüsel hijyen talebi dürtüsü giderek artıyor.

2020'nin müşterisi alışılmışın çok daha ötesinde, tüm seyahat ve konaklama hizmet noktalarının aşırı temiz ve dezenfekte olmasını istiyor.

Çelenk: Belediyelerimizin yönetimlerine özellikle bu yıl çok iş düşüyor. Değil mi?

- Evet, belediyeler destinasyonlarımızı pırıl pırıl yapmalı. Genel temizliğe kronik hassasiyet gösteren ziyaretçilerimizin yanında, yaşanan olaylar karşısında ürkmüş, korkmuş, şüpheci, karamsar, hatta kısmen bilinçaltı abartılı panik durumu sergileyen müşterilerimizin içini rahatlatacak, tatilde güvende olduğu hissini artıracak tertemiz ortamı sunmak, birinci sırada belediyelerin görevi.

Çelenk: Doğa konusu çok gündeme gelecek...

- Yaşadığımız bu tarihi zaman diliminde biz insanlar ürkütücü korona virüs öcüsü ile savaşırken pandeminin (salgının) bazı beklenmedik yan etkileri su üstüne çıkıyor. Abartılı ve aşırı tüketim yüklü, tahribat kodlu, her daim büyüme sevdamıza verdiğimiz mecburi arayı bir şans, bir fırsat olarak gören doğa kendini yeniliyor, temizliyor.

Venedik'te halk, şehrin kanallarındaki suyun çok daha net ve temiz hale geldiğini ve etrafta küçük balıkların yüzdüğünü fark edince bazı eski zamanları hatırlayan yaşlılar o güzel çocukluk günlerinin yeniden yeşeren sevincinin sıcaklığı ile birbirlerine sarıldılar. Cruise gemilerinin dingonun ahırına çevirdiği Porto Di Venedig sularındaki küçücük balıkların yaşam sevinci Venediklileri derin bir düşünceye soktu.

İnsanlar geri çekildikçe doğada hayat yeniden doğuyor.

Biraz alaycı gibi anlaşılsa da korona virus şu ana kadar öldürdüğünden çok daha fazla insanın yaşamını kurtardı.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), hava kirliliğinin dünya çapında yılda yaklaşık yedi milyon insanı kalp hastalığı, akciğer kanseri ve solunum yolu enfeksiyonlarına neden olarak öldürdüğünü söylüyor.

Küresel gıda, çevre ve ekonomik dinamikler üzerinde çalışan yedi bilim insanının tuttuğu bir blog olan G-Feed'de iki aylık kirliliği azaltma “büyük olasılıkla Çin'de 70 yaş üstü 73.000 yetişkinin ve 4.000 çocuğun hayatını kurtardı” diye yazıyor.

Geçen yıl bazı dergiler için "Ya zincir bir koparsa?" diye şöyle yazmıştım:

Cennet ayaklarımızın altında.

En kıymetlimiz olan doğayı hoyratça ve sert eziyoruz, yıkıyoruz, yakıyoruz, zehirliyoruz.

Çoğumuz, bilmeden, anlamadan, öğrenmeden, farkına bile varamadan...

Şimdi bakın dünya hangi gerçekleri tartışmaya başlıyor...

Harvard'ın T.H. İklim, Sağlık ve Küresel Çevre Merkezi çocuk doktoru ve Geçici Direktörü Dr. Aaron Bernstein sorguluyor:

"Dünya Sağlık Örgütü'nün COVID-19'un patlak vermesine iklim değişikliğinin katkıda bulunup bulunmadığı konusunda soruları araştırıyor. Örneğin, kısmen iklim değişikliğinden kaynaklanan habitat kaybı, patojenlerin yaban hayatı arasında yayılmasını ve virüsün insanlara sıçramasını kolaylaştırdı mı? Hava kirliliği, özellikle fosil yakıtların yakılması, bazı insanları hastalığa yakalanmaya karşı daha savunmasız hale getiriyor mu?"

Bu olguyu ben dünyadaki gözlemlerinde yıllar önce hissetmiştim.

Çelenk: Dört yıl önce sağlıklı uzun yaşam bölgesi pojesini başlatmıştınız, ne durumda?

- Evet, bundan tam 4 yıl önce "Healthy Longlife Zone" sağlıklı uzun yaşam bölgeleri kurarak dünyada Türkiye olarak öncü olalım, doğanın gücünü, insanın sağlığını, turizmin sürdürülebilirliğini tüm canlılar için birbirine kaynaklayalım, özellikle yaşlıların ve ailelerin zaman zaman gelip sağlıklarını güçlendirebilecekleri yeni yaşam ve turizm alanları yaratalım ve öncelikle yok olmak tehlikesi ile karşı karşıya getirilen Kazdağları'dan başlayalım dedim.

Rantsız vizyon para etmedi tabii!

Bir iki akıllı belediye'nin ve bir kaç değerli otelci dostumuzun dışında ilgi gösteren pek olmadı. Bunun yerine her yere testere ve siyanür ile saldırdık, yeşili yaktık, dereleri kuruttuk, betondan hayal dünyaları inşa ettik.

Sadece üç kuruş için.

Suçluyuz, hepimiz, sen, ben, o: kollektif olarak... Sustuk, susturulduk.

Ancak yinede son perde henüz yüzümüze kapanmadı. Anlaşılan doğanın biz insanlara merhameti devam ediyor:

Küçük balık geri geldi, ne mutlu insanlığa…

Doğa bizi son defa af etmiş.

Küçük balığı elçi seçmiş, bize göndermiş...

Hayat devam ediyor… edecek!

Çelenk: Yaşam tarzımız değişecek mi?

Baraner: Tabii değişmeli, niye yaşıyoruz, koşturuyoruz, didiniyoruz, çalışıyor, çabalıyoruz bir ömür boyu?

Kime baksam yorgun, pişman, mutsuz ve düşünceli...

Kime sorsam bana esasında sağlık ve huzur yeter diyor.

Ama yetmiyor anlaşılan.

İnsanlar unutmamalı: sağlık ve huzur matematiktir. Oran, denge, karar ve tevazu hayat aritmatiğinin esas işlemleridir.

Eski paradigmaların çöktüğü, bilinçsiz büyümenin out olduğu, gerçek kalkınmanın ancak insan ve sağlık odaklı olabileceğini peş peşe bir birini hızla takip eden yıkıcı krizlerin sopasını yiyerek artık öğrendiğimizi umuyorum.

Hüseyin Baraner kimdir ?

1957 yılında Çanakkale’de doğan Hüseyin Baraner İspanya, Almanya ve İngiltere’de çeşitli özel okullarda turizm okudu. Tayland, Dominik Cumhuriyeti, Küba, Umman Sultanlığı gibi ülkelerde uzun yıllar yöneticilik yaptı. Öger Holding ve ve çeşitli uluslararası kuruluşlarda Almanya icra kurulu üyeliğinden sonra TUI AG’nin 9 yıl Türkiye temsilciliğini yaptı. Turizm sektörünün kıdemli isimlerinden olan Baraner, Turkiye Avrupa Turizm Is konseyi başkanlığının yanında iki yıl Türsab Yurtdışı Temsilciliği görevini icra etti. Son bir yıldır ile Avrupa'nın en büyük seyahat acenteleri kooperasyonunun sahibi olduğu Tourexpi Destinasyon geliştirme şirketinin genel müdürü olarak çalışmaktadır.