Anadolu'nun binlerce yıllık tarihine ev sahipliği yapan ve medeniyetlerin beşiği olan Konya, Meram ilçesindeki Karahöyük'te yürütülen arkeoloji kazılarından gelen son haberlerle bir kez daha dünya gündemine oturdu. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın başlattığı "Geleceğe Miras Projesi" kapsamında, Konya Büyükşehir Belediyesi'nin de destekleriyle devam eden çalışmalarda, günümüzden tam 3 bin 500 yıl öncesine, yani Hitit İmparatorluğu dönemine ait, ezber bozan bulgulara ulaşıldı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Gonca Dardeniz Arıkan liderliğindeki ekip, o dönemin inanç sisteminden gündelik yaşamına, beslenme alışkanlıklarından defin törenlerine kadar uzanan çok katmanlı bir gizem perdesini araladı. Bulgular arasında en çok şaşkınlık yaratan ise, denizden yüzlerce kilometre uzaktaki bu antik kentte kalamar tüketildiğinin kanıtlanması ve yaşam alanlarının içine gömülmüş çok sayıda bebek iskeletinin bulunması oldu.

Anadolu'nun ortasında bir lüks: Kalamar sofrası

Karahöyük kazılarının belki de en beklenmedik ve en çarpıcı bulgusu, yapılan analizler sonucunda bölgede yaşayan insanların kalamar tükettiğinin ortaya çıkması oldu. Günümüzde dahi bir sahil lezzeti olarak bilinen kalamarın, 3 bin 500 yıl önce, denize en yakın noktanın yüzlerce kilometre uzağında yer alan Konya ovasındaki bir yerleşimde tüketilmiş olması, o dönemin ticaret ağlarının ne kadar gelişmiş ve karmaşık olduğunu gözler önüne seriyor. Kazı Başkanı Doç. Dr. Gonca Dardeniz Arıkan ve ekibi, bu bulgunun, Karahöyük'ün sıradan bir yerleşim yeri olmadığını, aksine önemli bir idari merkez veya saray kompleksi olabileceğini düşündürdüğünü belirtiyor. Kalamarın, halkın gündelik tükettiği bir besin olmaktan çok, muhtemelen Akdeniz veya Ege kıyılarından özel olarak getirtilen, sadece yönetici elitlerin ve soyluların sofrasını süsleyen bir lüks tüketim maddesi olduğu tahmin ediliyor. Bu keşif, Hitit döneminde Anadolu'nun iç kesimleri ile kıyı bölgeleri arasında, günümüz lojistik imkanları düşünüldüğünde hayranlık uyandıran, organize bir ticaret ve ulaşım ağı bulunduğunu kanıtlar nitelikte.

Sarayın derinliklerinden çıkan kartal başlı mühür

Kazı alanında ortaya çıkarılan bir diğer önemli eser ise, yine 3 bin 500 yıllık tarihe sahip, üzerinde kartal başlı bir insan figürü bulunan fayanstan yapılmış bir mühür oldu. Mühürler, antik çağlarda kişisel imzadan resmi belgelere, ticari anlaşmalardan depolanan ürünlerin güvence altına alınmasına kadar çok geniş bir alanda kullanılıyordu ve sahibinin statüsü hakkında önemli bilgiler veriyordu. Üzerindeki kartal başlı insan tasviri, Mezopotamya ve Anadolu mitolojilerinde sıkça rastlanan, gücü, iktidarı ve ilahi olanla bağlantıyı simgeleyen bir figür. Bu özel mührün, Karahöyük'teki üst düzey bir yöneticiye, bir rahibe veya sarayda görevli önemli bir bürokrata ait olduğu düşünülüyor. Bulunan bu mühür, Karahöyük'ün sadece bir yerleşim yeri değil, aynı zamanda dönemin inanç sisteminin ve idari yapısının da merkezlerinden biri olduğuna işaret ediyor. Mührün üzerindeki detaylı işçilik ve sembolizm, o dönemin sanat anlayışı ve mitolojik dünyası hakkında da paha biçilmez ipuçları sunuyor.

Balıkesir’in tarihi kentleri ve ulaşım rehberi
Balıkesir’in tarihi kentleri ve ulaşım rehberi
İçeriği Görüntüle

3821252 F7175609061946A049Acd7C21E31D476

Yaşam alanlarına gömülen bebeklerin yürek burkan gizemi

Kazıların en duygusal ve yürek burkan bulgusu ise, o dönemde insanların yaşadığı odaların tabanlarının altında ortaya çıkarılan çok sayıda bebek iskeleti oldu. Doç. Dr. Gonca Dardeniz Arıkan, "Gündelik hayatla dini hayatın bir arada döndüğü alanlarda yoğun olarak bebek iskeletleriyle karşılaştık," diyerek bulgunun önemini vurguladı. Yapılan ilk antropolojik incelemeler, bu bebeklerin büyük bir çoğunluğunun doğumdan sadece birkaç ay sonra hayatlarını kaybettiğini gösteriyor. O dönemdeki yüksek bebek ölüm oranları, yetersiz hijyen koşulları, salgın hastalıklar ve beslenme zorlukları gibi faktörlere bağlanıyor. Ancak antropologlar, kesin ölüm nedenlerini belirlemek için detaylı çalışmalarını sürdürüyor. Bu trajik tablo, 3 bin 500 yıl önceki insanların acılarını, kayıplarını ve yaşam mücadelesini de gün yüzüne çıkararak, arkeoloji biliminin sadece eserleri değil, insanı ve onun hikayesini de araştırdığını bir kez daha gösteriyor.

3821252 086A2E20909B975E8Bc35C2Aa51D3F88

Farklı bir ahiret inancı: Yetişkinler yakılıyor, bebekler evde kalıyor

Karahöyük'te tespit edilen defin adetleri, dönemin inanç sistemine dair de oldukça ilginç bilgiler sunuyor. Kazı ekibi, yetişkin bireylerin öldükten sonra yakılarak (kremasyon) defnedildiğini, ancak bebeklerin cesetlerinin yakılmayıp, yaşadıkları evin veya odanın tabanına gömüldüğünü (inhumasyon) tespit etti. Doç. Dr. Arıkan, bu farklı uygulamanın dönemin inançlarıyla doğrudan bağlantılı olduğunu düşünüyor. Bu durum, o dönem insanlarının yetişkinler ve bebekler için farklı bir ahiret anlayışına sahip olabileceğini akla getiriyor. Belki de bebeklerin ruhlarının aileden ve evden uzaklaşmaması gerektiğine inanılıyordu ya da tam bir birey olarak kabul edilmedikleri için yetişkinlere uygulanan yakma ritüelinden geçirilmiyorlardı. Bu uygulama, ailenin kaybettiği bebeğiyle bir şekilde bağını sürdürme arzusunu ve onlara duydukları derin sevgiyi de yansıtıyor olabilir. Bu farklı defin gelenekleri, Hitit toplumunun ölüm, yaşam ve ruh hakkındaki karmaşık ve katmanlı inanç dünyasını anlamak için önemli bir anahtar niteliği taşıyor.

'Geleceğe miras' projesi Konya'nın tarihini yeniden yazıyor

Karahöyük'te ortaya çıkarılan her bir bulgu, sadece Konya'nın değil, tüm Anadolu ve dünya tarihinin bilinmeyen sayfalarını aydınlatıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın vizyoner "Geleceğe Miras Projesi" ve Konya Büyükşehir Belediyesi'nin sağladığı destekler sayesinde, bu topraklardaki binlerce yıllık sırlar bir bir gün yüzüne çıkıyor. Doç. Dr. Gonca Dardeniz Arıkan ve ekibinin yürüttüğü titiz çalışmalar, Karahöyük'ün Hitit döneminin en önemli merkezlerinden biri olduğunu ve gelecekte yapılacak kazılarla daha nice sürpriz bulgular sunma potansiyeli taşıdığını gösteriyor. Sofraları süsleyen bir kalamardan, iktidarı simgeleyen bir mühre ve odalara gömülen bebeklerin hüzünlü hikayesine kadar, Karahöyük, geçmişin sessiz tanıklığını günümüz insanına fısıldamaya devam ediyor.

Kaynak: DHA