Kavağın yanında bir kabak filizi boy göstermiş.

Bahar ilerledikçe kabak filizi kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış.

Yağmurların ve güneşin etkisi ile müthiş hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacıyla aynı boya gelmiş.

Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:

“Sen kaç ayda bu hale geldin?”

“On yılda” demiş kavak.

“On yılda mı?” diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak filizi.

“Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak...”

“Doğru” demiş kavak, “doğru...”

***

Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgarları başladığında kabak filizi önce üşümeye başlamış, sonra yapraklarını düşürmeye.

Soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış.

Sormuş endişeyle kavağa:

“Neler oluyor bana ağaç?”

“Ölüyorsun…” demiş kavak.

“Niçin?” demiş kabak filizi.

Kavak iç geçirip yanıtlamış:

“Benim 10 yılda geldiğim yere, 2 ayda gelmeye çalıştığın için…”

***

Bir ibretlik hikaye de Nasrettin Hoca'dan.

Akşehirliler bir gün Hoca'ya takılır ve sorarlar.

“Hocam senin evliyalar katında ulu bir kişi olduğun söylenir aslı var mıdır?”

Hoca'nın böyle bir iddiası elbette yoktur ama bir kere soruldu ya cevaplar:

“Her halde öyle olmalı...”

Akşehirliler durmaz; “Böyle kişiler zaman zaman mucizeler göstererek bu özelliklerini herkese kanıtlar. Hoca madem kabullendin göster bir mucize görelim” derler.

Hoca duraksar ama vazgeçmez.

“Pekala simdi size bir numara yapalım der” ve karşısında durmakta olan çınar ağacına seslenir:

“Ey ulu çınar çabuk yanıma gel...”

Tabii ne gelen ağaç var ne giden.

Hoca yürümeye başlar ağacın yanına varır.

Akşehirliler, “Ne oldu hocam? Ağacı getiremedin, kendin oraya gittin” diye güler.

Nasrettin Hoca dayanamnaz.

“Biz de kibir yoktur, dağ yürümezse abdal yürür” der...

***

Kıssadan hisse;

Reddedilerek rezil olmamak adına hakkımız olanı talep edememek de kibirdendir.

Yakaya yapışmak ve had bildirmek de…

Bağımlı bir çaresizlik görüntüsü altında, önünde sonunda birilerini istediklerimizi vermeye mecbur etmek de kibirdendir.

Başkasının hakkını yemek de kibirdendir…

Bağımlılık yaratmak ve dolaylı bir üstünlük sağlamak adına hak edilmemiş ödülleri sağa sola saçmak da…

Kibir, nefsi yaralı ve sağlıksız bir şekilde büyük hale getirir.

Alıştığımız, kolayımıza gelen hatalarımızı değil, hayatın bize öğretmeye çalıştığı dersleri dikkate alırsak, yolumuz daha açık, geleceğimiz daha parlak olacaktır...