Ege'nin incisi İzmir, tarihinin en ciddi kuraklık krizlerinden biriyle boğuşuyor. Aylardır devam eden yetersiz yağışlar ve rekor sıcaklıklar, kentin içme suyu barajlarını adeta birer bataklığa çevirdi. En büyük darbeyi ise milyonlarca İzmirli'nin musluğuna akan suyun ana kaynağı olan Tahtalı Barajı aldı. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin (İZSU) son verilerine göre, barajdaki su seviyesi %4,60 gibi kritik bir eşiğe düşerek alarm zillerini en üst perdeden çaldırdı. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, bu seviyenin 2008 yılından bu yana görülen en düşük seviye olduğunu belirterek, durumun vahametini gözler önüne serdi. Gördes Barajı'nın tamamen kuruduğu, Alaçatı Kutlu Aktaş, Ürkmez ve Balçova gibi diğer önemli barajlardaki su seviyelerinin de tek haneli rakamlara indiği İzmir'de, uygulanan planlı su kesintileri artık bir tedbirden çok, acı bir gerçeğe dönüşmüş durumda.

T A H T A L I B A R A J I’ N I N D O L U L U K O R A N I Y U Z D E 921051 273700

Uzmandan sert eleştiri: "belediyenin a planı bile yok"

Kentteki su krizi derinleşirken, bilim insanlarından yerel yönetime yönelik sert eleştiriler de yükselmeye başladı. Konuyu yıllardır takip eden Prof. Dr. Doğan Yaşar, yetkilileri geçmiş dönemlerde defalarca uyardıklarını ancak seslerini duyuramadıklarını söyledi. Prof. Dr. Yaşar, "Kuraklığın geleceğini biliyorduk. 2020 yılında dönemin başkanı Tunç Soyer'e mektup yazarak endişelerimizi dile getirdik ve su sorunu yaşanmaması için B ve C planlarının yapılmasını önerdik. Aynı mektupları mevcut başkan Cemil Tugay'a da gönderdim. Ama şunu gördüm ki belediyenin A planı bile yok" diyerek, yerel yönetimin krizi öngörmede ve önlem almada yetersiz kaldığını iddia etti. Su kesintilerine geçen yıl başlanması gerektiğini savunan Yaşar, "Ben olsam haftada en az 2 gün suları keserdim. Ama İZSU yönetiminde su bilimciler, yani jeoloji mühendisleri ya da hidrojeologlar yok. En büyük yanlış bu" sözleriyle, liyakat ve uzmanlık eleştirisinde bulundu.

T A H T A L I B A R A J I’ N I N D O L U L U K O R A N I Y U Z D E 921054 273700

"Gri su" denize akıyor, ovalar susuz

Prof. Dr. Doğan Yaşar, sadece eleştirmekle kalmadı, aynı zamanda İzmir'in su geleceğini kurtarabilecek somut çözüm önerilerini de bir kez daha gündeme getirdi. En acil ve en önemli adım olarak, Çiğli'deki ileri biyolojik atık su arıtma tesisinden çıkan "gri suyun" denize dökülmek yerine tarımsal sulamada kullanılmasını gösterdi. Yaşar, "Çiğli'deki arıtmadan her gün 500 bin metreküp su denize bırakılıyor. Bu suyun, Menemen ve Gediz ovalarına verilerek, bu ovalardaki yeraltı suyu kuyularının içme suyu için rezerv olarak tutulması şart. Bu suyun tarım için yeterli arıtılmadığı söyleniyor, bu doğru değil. Gerekli standartlar sağlanarak bu devasa su kaynağı ekonomiye ve tarıma kazandırılmalı" dedi. Bu öneri, her gün yüz binlerce metreküp arıtılmış suyun denize boşa akıtıldığı bir ortamda, tarımsal sulama için temiz yeraltı sularının kullanılması çelişkisini gözler önüne seriyor.

T A H T A L I B A R A J I’ N I N D O L U L U K O R A N I Y U Z D E 921053 273700

İzmir "fakirin de fakiri"

Türkiye'nin genel olarak su zengini bir ülke olmadığını, yıllık kişi başı kullanılabilir su potansiyelinin 1340 metreküp ile "su fakirliği" sınırının (1000 metreküp) hemen üzerinde yer aldığını belirten Prof. Dr. Yaşar, İzmir'in durumunun ise çok daha vahim olduğunu vurguladı. "İzmir'in su potansiyeli kişi başı yıllık 600 metreküp. Yani fakirin de fakiri bir konumdayız" diyen Yaşar, bu nedenle kentin bir damla suyunu bile boşa harcama lüksü olmadığını söyledi. İzmir'in aynı zamanda Türkiye'nin kışlık sebze ihtiyacının %60-70'ini karşılayan önemli bir tarım kenti olduğuna dikkat çeken Yaşar, su krizinin sadece içme suyunu değil, aynı zamanda ülkenin gıda güvenliğini de tehdit ettiğini belirtti.

İzmir'in çifte krizi: Körfez can çekişiyor, barajlar S.O.S. veriyor
İzmir'in çifte krizi: Körfez can çekişiyor, barajlar S.O.S. veriyor
İçeriği Görüntüle

T A H T A L I B A R A J I’ N I N D O L U L U K O R A N I Y U Z D E 921058 273700

La nina umudu ve 2026 uyarısı

Meteorolojik tahminlere de değinen Prof. Dr. Yaşar, Dünya Meteoroloji Örgütü'nün Eylül ayında başlayan La Nina hava olayının Kasım sonuna kadar devam edeceğini ve bu süreçte Anadolu'da yağışların ortalamaların altında kalacağını öngördüğünü hatırlattı. Ancak La Nina'nın ardından, 2026 yılında ciddi yağışlar beklediğini ifade eden Yaşar, "Fakat bu yağışlar bizi rahatlatmaz. Eğer Tahtalı, %20 dolarsa çok iyi, %25 dolarsa harika olur. Yani, sıkı su politikasına 2026 yılında da devam edilmeli" uyarısında bulundu. Bu öngörü, İzmir'deki su krizinin birkaç aylık yağmurla çözülemeyecek kadar yapısal olduğunu ve uzun vadeli, kalıcı çözümler üretilmedikçe her an yeniden patlak verebileceğini gösteriyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ