İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentin iklim geleceğini masa başından değil, doğrudan sahadan şekillendirecek bir sürece kapı açtı. “İzmir İklim İçin Yurttaş Meclisi” adıyla yürütülen çalışmada, 50 bin kişiye yöneltilen davet sonucunda başvuran 442 kişi arasından 50 üye, şeffaf bir yöntemle belirlendi. Bu üyeler, kentte iklim politikalarının oluşumuna doğrudan katkı verecek ve önerileri belediyenin yol haritalarına girecek. Proje, yalnızca teknik raporların değil, mahallelerin yaşayarak bildiği sorunların da karar süreçlerine taşınmasını hedefliyor.
Seçim süreci şeffaf yürütüldü
Meclis üyeleri belirlenirken ilçeler arası denge, yaş, cinsiyet, eğitim, meslek dağılımı ve kırılgan grupların temsili gibi ölçütler dikkate alındı. Böylece yalnızca çevre alanında uzmanlar değil, balıkçıdan çiftçiye, öğretmenden esnafa kadar geniş bir yelpazede yurttaş kent adına söz sahibi oldu. İzmir’in farklı sosyoekonomik profillerini bir araya getiren bu yapı, iklim gündemini günlük hayatın diliyle tartışmayı kolaylaştıracak.
Beş oturumda çözüm arayışı
Meclisin çalışmaları toplam beş oturumda ilerleyecek. İlk buluşma 7 Eylül’de, diğer oturumlar 21 Eylül, 5 Ekim, 9 Ekim ve 2 Kasım tarihlerinde yapılacak. Her toplantı, somut başlıklara odaklanarak sorunların nedenlerini, maliyetlerini ve uygulanabilir çözüm yollarını tartışacak. Gündem maddeleri, önceden paylaşılan bilgi notları ve uzman sunumlarıyla desteklenecek; her oturumun sonunda “öneri paketleri” oluşturulacak. Böylece tartışma, genel temennilerden ziyade uygulanabilir adımlara dönüşecek.
Her kesimden temsil, her mahalleye dokunuş
Yalnızca merkez ilçelerin değil, kıyı ve iç havza yerleşimlerinin de mecliste güçlü bir temsili var. Bu kompozisyon, su yönetimi, kıyı erozyonu, tarımda kuraklık, kent içi ısı adaları ve orman yangınlarına hazırlık gibi İzmir’in farklı bölgelerinde öne çıkan risklerin masaya birlikte yatırılmasını sağlayacak. Kemeraltı’ndaki esnafın enerji maliyeti kaygısı, Menderes’teki üreticinin sulama ihtiyacı, Karşıyaka’daki kıyı taşkın riski ya da Bergama’daki kırsal üretim zinciri aynı masada, aynı ciddiyetle tartışılacak.
İklim kriziyle mücadelede yerelin gücü
Küresel ısınmanın etkileri, kent ölçeğinde en somut biçimde hissediliyor. İzmir’de sıcak hava dalgaları, ani sağanaklar, deniz seviyesindeki yükselme ve kuraklık gibi etkiler, altyapıdan sağlığa kadar geniş bir alanda değişimi zorunlu kılıyor. Meclisin temel iddiası da burada başlıyor: iklim krizine karşı en etkili çözümler, yerelin deneyimi ve aklıyla şekilleniyor. Bu nedenle İzmir İklim İçin Yurttaş Meclisi, akademik bilgiyle mahallenin gündeliğini buluşturan pratik bir köprü işlevi görecek.
Tarımdan ulaşıma öncelikli başlıklar
Oturumlarda su güvenliği ve havza yönetimi, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji, sürdürülebilir ulaşım, atık yönetimi ve döngüsel ekonomi, kıyı dayanıklılığı, yeşil alan/ekosistem restorasyonu ve afetlere hazırlık gibi başlıklar ele alınacak. Kentin tarımsal hinterlandında kırsal kalkınma, sulama teknolojilerinin yaygınlaştırılması, yerel tohum ve gıda güvenliği politikaları; şehir merkezinde ise toplu taşıma, bisiklet ve yaya önceliği, binalarda enerji verimliliği ve ısı adası etkisini azaltma gibi önlemler öne çıkacak. Her bir önerinin hangi mahallede, hangi kurumla ve hangi bütçe aracılığıyla hayata geçebileceği ayrıntılandırılacak.
Öneriler enerji ve iklim eylem planına girecek
Beş oturumun sonunda ortaya çıkacak öneriler, belediyenin Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı (SECAP) ile ilişkilendirilecek. Böylece yurttaş önerileri, doğrudan İzmir’in iklim politikalarına entegre edilecek ve ilerlemesi izlenebilir bir çerçeveye kavuşacak. SECAP içinde yer alacak eylemler; süre, sorumlu kurum, tahmini bütçe ve performans göstergeleriyle tanımlanacak. Bu yaklaşım, düşük karbon hedefleriyle iklim dirençli kent vizyonunu aynı sahifede buluşturmayı amaçlıyor.
Finansman ve ortaklar
Çalışma, YUVA Derneği ve HUDOTO Vakfı ortaklığında yürütülüyor; Avrupa Birliği tarafından finanse ediliyor ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından destekleniyor. Program, Sivil Katılım Hibe Programı kapsamında uygulanıyor ve sürecin 15 ay boyunca sürmesi planlanıyor. Uluslararası ortaklık yapısı, İzmir’de geliştirilen modelin başka kentlere transferi için de uygun bir zemin sunuyor. Bu çerçeve, meclis çıktılarının yalnızca bir rapor olarak kalmamasını, sahada görünür ve ölçülebilir sonuçlar üretmesini hedefliyor.