Vatandaşa nefes aldıran kafe: Çay 10 TL’den başlıyor
Vatandaşa nefes aldıran kafe: Çay 10 TL’den başlıyor
İçeriği Görüntüle

İzmir’in hafızası, yaz akşamlarının tuzlu serinliğiyle birlikte yeniden kıyıya vuruyor. APİKAM bahçesinde kapılarını açmaya hazırlanan “İzmir’de Eski Bir Yaz: Deniz hamamlarından plaja” açık alan sergisi, kentin denizle kurduğu gündelik ilişkiyi bir zaman yolculuğuna çeviriyor. 19. yüzyılın ikinci yarısından 20. yüzyılın ortalarına uzanan dönemi ele alan seçki, bir yandan mahalle aralarındaki sohbetlere, gazete kupürlerine ve aile albümlerine sinen anıları hatırlatıyor; diğer yandan modernleşme, mahremiyet, sağlık ve eğlence ekseninde değişen deniz kültürünü somutlaştırıyor. Ziyaretçiler, 21 Ağustos Perşembe günü saat 15.00’ten itibaren APİKAM bahçesinde kurulacak bu sahnede, kentin suyla yoğrulan hikâyesinin izlerini adım adım takip edebilecek.

Hamamlardan plajlara uzanan dönüşümün sahnesi

Sergi, denize girmenin bir zamanlar “hamam” adı verilen, ahşap iskelelerle çevrili, mahremiyete dayalı kapalı alanlarda örgütlendiği yıllardan başlıyor. Deniz hamamları, kadın ve erkeklerin ayrı bölmelerde denizle tanıştığı, sağlık için tavsiye edilen kükürtlü banyoların gündelik rutine karıştığı, mevsimlik ritüellerin sürdüğü kamusal mekânlardı. 20. yüzyıla yaklaşırken kentteki sahil düzeni değiştikçe, kıyılar genişledikçe ve toplu ulaşım kolaylaştıkça plaj kültürü öne çıktı. Şezlonglar, güneş şemsiyeleri, mayo modası ve gazoz reklamları, İzmir kıyılarında yeni bir görsel dil yarattı. Serginin hikâyesi, bu dönüşümü fotoğraflar, afişler, ilanlar ve kişisel hatıralar üzerinden bold bir çizgiyle görünür kılıyor; deniz hamamlarının mimarisinden plajların toplumsal yaşamı dönüştüren dinamizmine kadar pek çok ayrıntıyı mercek altına alıyor.

Arşivlerin izinde hazırlanan titiz bir anlatı

“İzmir’de Eski Bir Yaz” için APİKAM ekibi, dönemin gazete arşivlerinden hatıratlara, akademik çalışmalardan yerel yayınlara uzanan geniş bir kaynak yelpazesine yaslanıyor. Her bir belge, İzmir’in denizle kurduğu eşsiz bağa dokunan, kimi zaman duygusal, kimi zaman eleştirel notlarla dolu. Bu arşiv emeği, serginin yalnızca nostaljik bir bakış sunmasını engelliyor; aksine, kentin kıyı politikalarından kamusal alan tahayyülüne kadar pek çok tartışmayı çağırıyor. Ziyaretçi, bir kare fotoğrafta bir yaz öğleden sonrasını, bir fiyat tarifesinde ise modernleşmenin yeni tüketim alışkanlıklarını okuyor. APİKAM, böylece arşivden küratöryel bir anlatı kurup İzmir’in denize bakan yüzünü çok katmanlı bir dille yeniden kurguluyor.

İnciraltı’na vapurla bir yaz gününün izleri

Serginin en canlı duraklarından biri, 1936 yazına ayrılan bölüm. Arsıulusal İzmir Fuarı Açıkhava Tiyatrosu’nda sahnelenecek “Lüküs Hayat” için kente gelen İstanbul Şehir Tiyatrosu oyuncularının İnciraltı yolculuğu, dönemin tatil ritüellerini, kentin gündelik neşesini ve kıyıdaki sosyalleşmeyi fotoğraflarla anlatıyor. Oyuncuların, dönemin İzmir Belediye Başkanı Behçet Uz ile birlikte İnciraltı deniz banyolarında serinledikleri o kısa molanın siyah-beyaz kareleri, yalnızca bir gezi anısı değil; aynı zamanda kentin kültür, eğlence ve denizle kurduğu yakın ilişkiye dair güçlü bir görsel tanıklık. Bu bölüm, İnciraltı’nın plaj kültüründeki yerini somutlaştırırken, tiyatronun sahneden taşıp kentin ritmiyle buluştuğu çok daha geniş bir hikâyeye işaret ediyor.

Karşıyaka sahilinden siyah beyaz bir yaz

Anlatı, 1937’ye uzandığında bu kez Karşıyaka sahilinde duruyor. Dalgakıranların gölgesine düşen aileler, rüzgârla kabaran şapkalar, güneşten kısılmış gözler… Karşıyaka’nın kıyısında çekilen kareler, İzmir’in gündelik deniz ritüelinin sahici bir panoramasını sunuyor. O günlerin plaj düzeni, giyinme kabinlerinden şemsiye sıralarına, ahşap iskelelerden denize atlama merdivenlerine kadar ayrıntılı bir düzen ve toplumsal kodlar taşıyor. Sergi, bu kodların izini sürerken ziyaretçiyi bir görsel metni okumaya davet ediyor: Kadrajın kenarındaki bir gazete parçası, uzakta demirleyen bir vapur, kıyıda bekleyen bir bisiklet… Hepsi İzmir’deki yazın ayrılmaz parçaları olarak sahnede.

Kaynak: Haber Bülteni