İZTO, 2023 yılının son olağan meclis toplantısını gerçekleştirdi. İZTO Meclis Başkanı Selami Özpoyraz'ın idaresinde düzenlenen toplantıya İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener'in yanı sıra İzmir Valisi Süleyman Elban katılım gösterdi. Toplantıda konuşan Vali Elban, İzmir'in tarım, sanayi ve turizm kenti olduğunu ancak bu üstünlüğün kaybedilmiş ya da kaybedilmeye başlanan unsurlar olduğunu söyledi.

Vali Elban, "Turizm gelirlerine ve yatak sayısına baktığımızda turizm hatırı sayılır bir turizm şehri olmadığını anlıyoruz. Turizm şehri unvanını ve üstünlüğünü perçinlememiz gerekiyor. Bunun için turizm çeşitliliği ve kaliteyi artırmalıyız. Ayrıca ticaret şehriyiz ve 4 milyar dolara yakın dış ticaret artımız var. Şehre bu unvanı veren, liman ve dış ticarettir. Dış ticaret konusunda ülke geneline göre iyiyiz ancak liman konusundaki üstünlüğümüz artık tartışılır. Dolayısıyla liman şehri olma meselesini net bir şekilde ortaya koymamız ve ciddi adım atmamız gerekiyor diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

'ŞEHRİN EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ LİMANLARI'

Bu şehrin en önemli özelliğinin coğrafi güzelliğinin dışında limanları olduğunu vurgulayan Vali Elban, "Dolayısıyla bu üstünlüğün de kolay kolay terk edilememesi gerekiyor. Tarımda çok iyiyiz ama artık yeni tekniklere geçmek zorundayız. Sanayide ise yeşil ve dijital dönüşümü tamamlamalıyız ki ticarete devam edelim. Türkiye sanayisinin yüzde 10'u burada ancak biz, daha farklı bir üretim makasına geçmek zorundayız. OSB, tarım, kıyı gibi birçok alanda adım atmak ve aksiyon almak zorundayız. Şehrin bu dört ana başlığının yanında, sağlık, öğrenci, RES, dijital, kimya ve savunma sanayisi gibi üstünlüklerin şehri olduğumuzu vurgulayacağımız hale getirmek için gayret gösterme arzusundayım" dedi.

'GEÇTİĞİMİZ ÜÇ YIL, DÜNYA VE TÜRKİYE AÇISINDAN ZOR BİR DÖNEM OLDU'

İzmir'de 1 Mayıs Gündoğdu Meydanı'nda! İzmir'de 1 Mayıs Gündoğdu Meydanı'nda!

Geçtiğimiz üç yılın dünya ve Türkiye açısından zor bir dönem olduğunu dile getiren Vali Elban, "Bu dönem içinde en çok etkilenen grup iş dünyası oldu. Dünyada özellikle Türkiye'nin ticari partneri olan ülkeler için 2024 yılının ekonomik göstergelerde eğilim pozitife doğru kayıyor. Bu dönem, artık dünya ve Türkiye açısından ciddi bir toparlanma ve şartların lehimize oluştuğu en kötü ihtimalle şartların olağanlaştığı ve öngörülebilirliğin olduğu bir döneme gireceğiz. Dolayısıyla bu anlamda ümit var. En geç 2024 yılının üçüncü çeyreğinde bütün göstergeler, parametrelerin pozitife doğru döndüğünü negatiften uzaklaşacağın yönünde" açıklamalarında bulundu.

'PPK KARARLARI SONRASINDA, 2.5 PUANLIK ARTIŞ İHTİMALİ GÖRÜYORUZ'

Özgener, 2023 yılında bütün dünyaya paralel olarak ülkenin ana gündemini enflasyon ve faiz artışlarının oluşturduğunu ve bu yönde ekonomik programının ana hedefinin enflasyonda kalıcı düşüşü sağlamak olduğunu belirtti. Enflasyonu düşürmeden, ülkede sürdürülebilir yüksek büyüme ve kalıcı refahın sağlanamayacağını düşündüklerini vurgulayan Özgener, "Bu amaçla parasal sıkılaştırma süreci devam ediyor. 21 Aralık'taki Para Politikası Kurulu (PPK) kararları sonrasında 2.5 puanlık bir artış daha yaşanma ihtimali olduğunu görüyoruz. Diğer yandan Merkez Bankası'nın dezenflasyon için gerekli parasal sıkılık düzeyine yaklaştığını düşündüğünü de anlıyoruz" dedi.

'PİYASADAN TL ÇEKİLEREK KURUN DENGELENMESİ AMAÇLANIYOR'

Merkez Bankası'nın parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi ve kullanılan sterilizasyon araçlarının çeşitliliğini artırılması amacıyla Türk Lirası depo alım ihalelerine başlanıldığını belirten Özgener, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Depo alım ihalesi ile piyasadan TL çekilerek mevduat faizlerinin daha da yukarı çekilmesi ve kurun dengelenmesi amaçlanıyor. Özellikle KKM'den dönüşlerin TL mevduata yönlenmesi konusunda politikalar üretilmeye çalışıldığını anlıyoruz. Yıl içerisinde 700 seviyelerine ulaşan CDS'in bugün itibariyle 279'a gerilemesi başta olmak üzere uygulanan ekonomi politikaları, Merkez Bankası'nın kredibilitesini artırırken özellikle yabancı yatırımcıların ülkemiz piyasalarına olan ilgisini de artırmış görünüyor. Bu ilginin devamı için 2024 yılı içerisinde kararlı makro ekonomik politikaların sürdürülmesinin kaçınılmaz olduğunu görüyoruz. 2024 yılına TL varlıklara olan pozitif beklenti ile girerken diğer yandan yüksek faizler sonucunda ekonomide yavaşlama beklentileri de yeni yıla taşınıyor."

'YENİ YILDA İŞ DÜNYAMIZI ZORLU BİR DÖNEMİN BEKLİYOR'

Temmuz 2023'teki yüzde 9.49 ve Ağustos 2023'teki aylık yüzde 9.09 enflasyon oranlarının baz etkisiyle yenilenmesiyle enflasyonu indirmede ciddi bir mesafeyi geride bırakmış olacaklarını aktaran Özgener, eğer enflasyonu düşürmede parasal ve mali politikaların kararlılıkla uygulanmaya devam ederse bu dönemden itibaren faiz indirimi için uygun ortamın oluşmaya başlayacağının altını çizdi.

Özgener, "Tüm bu gelişmeler, yeni yılda iş dünyamızı zorlu bir dönemin beklediğini ortaya koyuyor. Önümüzdeki dönemde düşük talep ve artan maliyetlerin yanı sıra kurun seyri ve finansman giderlerindeki artışlar, şirket karlılıklarını yakından etkileyecek. Bu gelişmeler ve sıkı para politikasının devamı neticesinde büyüme rakamlarının bugünküne göre daha düşük bir seviyede oluştuğunu göreceğiz. Bu durum, işletme yıllık bilançolarının yapılacağı bugünlerde olası bir düşük büyüme sürecini de hesaba katmamız gerektiğini ortaya koyuyor. 

Bu şartlar altında seçici kredi politikasının süreceği ve sınırlı bir kredi büyümesi yaşanacağı görülüyor. Ayrıca nakit akışının devamı da firmalarımız için yaşamsal önem taşıyacak. Son dönemde ticari kredilerde talep eden firmalara kredi imkanı sağlanıyor. Tabi şu anda kredi maliyetlerinin oldukça pahalı olduğunu da görüyoruz" dedi.

ÖZGENER'DEN BAZI VAKIF VE DERNEKLERİN EĞİTİM FAALİYETLERİNE TEPKİ

Özgener, Milli Eğitim Bakanlığı'nın sivil toplum kuruluşu olarak tanımladığı bazı vakıf ve dernek niteliğindeki kuruluşların bağımsız eğitim ve öğretim faaliyetleri yapabilmelerine imkan tanıyan protokollerin imzaladığını aktardı. Özgener, "Anayasamızın eğitim ve öğretim hakkını ve ödevini belirleyen 42. Maddesi şöyle der: Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz" diye konuştu.

Kaynak: dha