Türkiye'de sinema salonları, sinemaseverleri zamanda bir yolculuğa çıkarmaya hazırlanıyor. Bundan tam 17 yıl önce, 7 Kasım 2008'de vizyona girdiğinde sadece bir film olmanın ötesine geçerek toplumsal bir fenomene dönüşen, diyalogları ezberlenen, müzikleri milyonların diline dolanan Issız Adam, yeniden sinemalarda. Usta yönetmen Çağan Irmak'ın kaleminden ve kamerasından çıkan bu modern zaman melodramı, 27 Haziran 2025 Cuma gününden itibaren bir kez daha izleyicisiyle buluşacak. Film, hem ilk çıktığı dönemde izleyenler için nostaljik bir anı tazeleme fırsatı sunacak hem de yeni nesil sinemaseverlere Türk sinemasının bu kült yapımını beyaz perdenin büyüsüyle deneyimleme imkanı tanıyacak.

Bir nesli etkileyen o meşhur şarkılar ve kırmızı volkswagen

"Issız Adam" vizyona girdiğinde, yarattığı etki sadece gişe rakamlarıyla sınırlı kalmamıştı. Film, adeta bir kültür dalgası yaratarak pek çok detayıyla popüler kültürün bir parçası haline geldi. Özellikle filmin müzikleri, bu başarının en önemli yapı taşlarından biriydi. Ayla Dikmen'in yıllar sonra yeniden keşfedilen ve filmin adeta marşına dönüşen "Anlamazdın" şarkısı, o dönem radyo listelerinin ve müzik kanallarının zirvesine yerleşti. Michel Fugain'in "T'as La Touche Manouche" parçası ise Alper'in bohem ve keyifli anlarının fon müziği olarak hafızalara kazındı.

Kemeraltı'nda elektrik krizi: Esnafın sabrı taştı
Kemeraltı'nda elektrik krizi: Esnafın sabrı taştı
İçeriği Görüntüle

Filmin yarattığı görsel dünya da en az müzikleri kadar etkiliydi. Alper karakterinin tutkunu olduğu plaklar, eski İstanbul atmosferi, Beyoğlu'nun ara sokakları ve tabii ki o ikonik kırmızı Volkswagen Beetle otomobil, filmin kimliğini oluşturan unutulmaz semboller haline geldi. Filmden sonra "Issız Adam" olmak, bağlanmaktan korkan, modern, entelektüel ama bir o kadar da yalnız erkekler için kullanılan bir sıfata dönüştü. Bu sosyolojik etki, filmin sadece bir aşk hikayesi anlatmakla kalmayıp, aynı zamanda bir dönemin ruhunu ve insan ilişkilerindeki açmazları ne kadar isabetli bir şekilde yakaladığını da kanıtlıyor.

Alper ve Ada'nın dokunaklı hikayesi: Modern yaşam ve yalnızlık

Filmin merkezinde, birbirine taban tabana zıt iki karakterin kesişen yolları ve imkansızlaşan aşkları yer alıyor. Cemal Hünal'ın canlandırdığı Alper, başarılı bir gurme aşçıdır. Kendi restoranını işleten, lüks bir hayat süren, kadınların ilgisini kolayca çeken, entelektüel birikimi yüksek ancak insanlarla, özellikle de kadınlarla derin ve kalıcı bağlar kurmaktan ölesiye korkan biridir. Hayatı, günübirlik ilişkiler, lezzetli yemekler ve eski plaklar etrafında dönen bir "ıssız ada" gibidir.

Diğer yanda ise Melis Birkan'ın hayat verdiği Ada karakteri vardır. Ada, Alper'in karmaşık dünyasının tam tersine, sade, samimi ve hayata umutla bakan genç bir kadındır. Taksim'de küçük bir dükkanda çocuk kostümleri tasarlayıp dikerek kendi halinde bir yaşam sürmektedir. Her şey, Alper ve Ada'nın eski bir kitabı bulmak için tesadüfen aynı sahaf dükkanına girmesiyle başlar. Bu tesadüf, onları beklenmedik bir aşkın içine sürükler. Ada'nın sıcaklığı ve doğallığı, Alper'in yıllardır etrafına ördüğü o kalın duvarları yavaş yavaş eritmeye başlar.

Ancak Çağan Irmak'ın hikayesi, klasik bir romantik komediden çok, modern insanın trajedisine odaklanır. İlişkileri görünürde hiçbir sorun yokken, hatta en tutkulu ve mutlu anlarını yaşarken bile, Alper'in içindeki yalnızlık ve bağlanma korkusu su yüzüne çıkar. Ada'nın sunduğu koşulsuz sevgi ve bağlılık, Alper için bir sığınak olmaktan çok, kaçması gereken bir "hapishaneye" dönüşür. Alper'in bu kaçışı, aşkın en saf halinin bile modern insanın içselleştirdiği yalnızlık karşısında nasıl çaresiz kalabildiğini, hüzünlü ve bir o kadar da gerçekçi bir dille gözler önüne serer. Filmin finali ise, Türk sinema tarihinin en akılda kalıcı ve en çok konuşulan sahnelerinden biri olarak hafızalardaki yerini korumaktadır.

Cemal Hünal ve Melis Birkan'ın unutulmaz performansı

"Issız Adam"ın başarısında, şüphesiz başrol oyuncularının performansı ve aralarındaki kimya büyük bir rol oynadı. Bu film, hem Cemal Hünal hem de Melis Birkan için kariyerlerinde bir dönüm noktası oldu. Cemal Hünal, Alper karakterinin karizmatik, bilgili ama bir o kadar da duygusal olarak mesafeli ve yaralı ruh halini büyük bir başarıyla canlandırdı. Onun performansı, "ıssız adam" tiplemesinin seyirci tarafından bu kadar benimsenmesini sağladı.

Melis Birkan ise Ada karakterinin masumiyeti, sıcaklığı, sevgi dolu kalbi ve yaşadığı hayal kırıklığını son derece doğal bir oyunculukla perdeye yansıttı. İzleyici, Ada'nın mutluluğuyla mutlu oldu, onun gözyaşlarıyla hüzünlendi. İkilinin uyumu, filmin duygusal yoğunluğunu izleyiciye geçiren en önemli unsur oldu. Filmin kadrosunda ayrıca, Alper'in annesi Müzeyyen rolüyle usta oyuncu Yıldız Kültür ve Alper'in restoranındaki yardımcısı Şenol rolüyle Şerif Bozkurt gibi isimler de yer alarak, filmin zengin karakter dokusuna katkıda bulundular.

17 yıl sonra neden yeniden vizyonda?

Bir filmin vizyona girdikten yıllar sonra yeniden sinema salonlarında gösterime girmesi, onun "kült" mertebesine eriştiğinin en önemli göstergelerinden biridir. "Issız Adam"ın 17 yıl sonra yeniden vizyona girmesi, birkaç önemli nedene dayanıyor. Öncelikle, filmin vizyona girdiği dönemde henüz çocuk olan veya filmi sinemada izleme şansı bulamamış yeni bir nesil var. Bu yeniden gösterim, bu genç kuşağa, Türk sinemasının bu önemli eserini ait olduğu yerde, yani sinema perdesinde deneyimleme fırsatı sunuyor.

Kaynak: haber merkezi