İran ile İsrail arasında tırmanan askeri gerilimde bir yeni gelişme daha yaşandı. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF)tarafından yapılan açıklamada, İran’dan fırlatılan füzeler nedeniyle İsrail’in birçok bölgesinde alarm sirenlerinin devreye girdiği duyuruldu.
İran’dan gelen füzelerin sayısı ve hedefleri henüz tam olarak netleşmemekle birlikte, İsrail hava savunma sistemlerininbüyük bir kısmını etkisiz hâle getirmek için aktif şekilde devreye sokulduğu bilgisi paylaşıldı. Yetkililer, sivil halkı İç Cephe Komutanlığı'nın uyarılarına sıkı sıkıya uymaları konusunda uyardı.
İsrail'den sert karşılık: 60 savaş uçağıyla 20 hedef vuruldu
İran’ın saldırısına cevaben İsrail Hava Kuvvetleri (IAF), büyük çaplı bir hava operasyonu başlattı. IDF tarafından yapılan açıklamada, 60 savaş uçağıyla İran’daki 20’den fazla askeri tesisin hedef alındığı belirtildi.
Vurulan hedefler arasında:
-
Uranyum zenginleştirme tesisleri
-
Füze üretim merkezleri
-
Hava savunma sistemleri
-
Nükleer silah araştırma ve geliştirme merkezleri
bulunuyor. İsrail ordusu, bu tesislerin İran’ın silah programlarına ve İsrail’e yönelik tehditlere doğrudan katkı sağladığını öne sürdü.
Nükleer altyapıya müdahale iddiası
İsrail’in hedef aldığı yapılar arasında, İran’ın nükleer programının kritik parçaları olduğu iddia edilen bazı altyapılar da bulunuyor. Özellikle uranyum zenginleştirme merkezlerinin vurulması, Tahran yönetiminden sert bir karşılık beklentisini artırıyor. İsrail tarafı, operasyonların “sınırlı ve önleyici” olduğunu savunurken, İran kaynaklarından henüz resmi bir yanıt gelmiş değil.
İsrail'de sivil halk sığınaklarda
Füze saldırılarının ardından başta Tel Aviv, Hayfa ve Negev çevresi olmak üzere birçok kentte halk sığınaklara yönlendirildi. İsrail hükümeti, güvenlik önlemlerini üst seviyeye çıkarırken, okullar tatil edildi ve kamu binalarında acil durum prosedürleri devreye sokuldu.
Gerilim küresel endişe yaratıyor
İran ve İsrail arasında yaşanan bu karşılıklı saldırılar, uluslararası toplumda büyük endişeye neden oldu. Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) başta olmak üzere birçok küresel aktör, taraflara itidal çağrısı yaparak bölgede daha geniş çaplı bir savaşa sürüklenme riskine dikkat çekti.
ABD yönetiminin, bölgedeki üslerde alarm seviyesini yükselttiği; aynı zamanda diplomatik kanallar aracılığıyla çatışmanın kontrol altına alınması için girişimlerde bulunduğu belirtiliyor.