Hindistan’ın kontrolündeki Cammu Keşmir’in Pahalgam bölgesinde düzenlenen terör saldırısı, yalnızca bölgesel tansiyonu değil, nükleer güç sahibi Hindistan ile Pakistan arasındaki kırılgan barışı da tehlikeye soktu. Uzmanlar, iki ülke arasında yaşanacak muhtemel bir sıcak çatışmanın, yalnızca Güney Asya'yı değil, küresel dengeleri de altüst edebileceği uyarısında bulunuyor.
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden Çin uzmanı Dr. Nurettin Akçay, Durham Üniversitesi’nde Hindistan üzerine çalışmalar yürüten Doç. Dr. Ferhat Çağrı Aras ve aynı üniversiteden Güney Asya uzmanı Dr. Omair Anas, artan Hindistan-Pakistan gerilimini farklı yönleriyle değerlendirdi.
"GÖZDEN UZAK AMA JEOPOLİTİK AĞIRLIĞI BÜYÜK BİR KRİZ"
Dr. Nurettin Akçay, Hindistan-Pakistan geriliminin kamuoyunda Ukrayna-Rusya ya da Çin-Tayvan kadar görünür olmadığını ancak jeopolitik açıdan dünyanın en kritik çatışma potansiyellerinden biri olduğunu vurguluyor. Her iki ülkenin nükleer güç sahibi olması nedeniyle topyekûn bir savaştan kaçınma eğilimi ağır bassa da, 1999’daki Kargil Savaşı’na benzer düşük yoğunluklu bir çatışma olasılığının her geçen gün arttığını belirtiyor.
Keşmir gibi hassas bölgelerde sınır hattının barut fıçısı gibi olduğunu ifade eden Akçay, özellikle Hindistan’ın çok etnikli yapısının, iç çatışmalar açısından ciddi riskler barındırdığına dikkat çekiyor. Olası bir savaşta, Hindistan'daki Müslüman azınlığın hedef haline gelmesinden endişe duyulduğunu dile getiriyor.
ÇİN'İN DENGE ARAYIŞI: TARAFSIZ KALMAK MÜMKÜN MÜ
Dr. Akçay’a göre, bir çatışma yalnızca Hindistan ve Pakistan’la sınırlı kalmayacak. Çin’in Pakistan ile derin stratejik ortaklığı, özellikle Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) üzerinden kurduğu ekonomik bağlar nedeniyle Pekin’in bu krizde tarafsız kalmasını zorlaştırabilir. Çin’in, Hindistan’la da sınır ihtilafları olduğunu hatırlatan Akçay, böyle bir senaryonun Himalayalar’daki dengeleri de bozabileceğini öne sürüyor.
"HİNDİSTAN İÇİN BU KRİZ, BİR FIRSAT OLABİLİR"
Doç. Dr. Ferhat Çağrı Aras ise, krizin Hindistan açısından hem iç politikada hem uluslararası sahnede bir manevra alanı sunduğunu belirtiyor. Yeni Delhi’nin, saldırıyı Pakistan’a atfederek onu “terörü destekleyen devlet” konumuna itmek istediğini, Pakistan’ın ise Hindistan’ı sahte bayrak operasyonu yürütmekle suçladığını ifade ediyor.
Seçim atmosferinin hâkim olduğu Hindistan’da savaş söyleminin zayıf kaldığını vurgulayan Aras, çatışmadan çok propaganda savaşı yaşandığını düşünüyor. Ancak bu bile, nükleer iki ülke arasındaki istikrarsız dengeyi riske atmaya yetebilir. ABD'nin Hindistan'a Çin karşısında stratejik bir ortak olarak yaklaşması ve Fransa ile savunma iş birliklerinin artması da Hindistan’a daha rahat hareket alanı sağlıyor.
"YENİ GÜVENLİK MİMARİSİNİN TAŞLARI YERİNDEN OYNUYOR"
Aras, terör saldırısının ardından yalnızca bölgesel askeri dengelerin değil, küresel güvenlik düzeninin de sorgulanmaya başladığını savunuyor. Çin’in şu ana kadar temkinli davranması, ABD-Hindistan ilişkilerinin güçlenmesi ve Pakistan’ın diplomatik yalnızlığının derinleşmesi, bu krizin sadece askeri değil aynı zamanda stratejik bir kırılma anı olduğuna işaret ediyor.
"HİNDİSTAN, SINIRLI BİR MÜDAHALE İLE BASKIYI ARTIRABİLİR"
Dr. Omair Anas ise, Hindistan ve Pakistan arasında uzun süredir doğrudan diplomatik temasların zayıf olduğunu, bu nedenle güven seviyesinin oldukça düşük seyrettiğini söylüyor. Pahalgam’daki saldırının ardından Hindistan'ın, faillerin sınırın Pakistan tarafında konuşlandığını iddia ederek askeri seçenekleri gündeme aldığını belirten Anas, sınırlı ölçekli bir operasyon ihtimalinin masada olduğunu aktarıyor.
Uluslararası aktörlerin genel olarak Hindistan’ın tezlerine yakın durduğunu ve Pakistan’ın uluslararası arenada giderek yalnızlaştığını belirten Anas, ekonomik toparlanma hedefi güden Pakistan’ın ise çatışmadan uzak durmayı tercih edeceğini ifade ediyor. Bu nedenle İslamabad’ın Çin, Suudi Arabistan ve ABD gibi aktörlerden daha fazla destek talep edeceği ve bu çerçevede tansiyonun düşürülmeye çalışılacağı öngörülüyor.
KRİZİN FİTİLİNİ ATEŞLEYEN OLAY: PAHALGAM SALDIRISI
22 Nisan’da Cammu Keşmir’in Pahalgam bölgesinde düzenlenen silahlı saldırıda 26 turist hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi de yaralanmıştı. Hindistan, saldırının arkasında Pakistan’dan gelen militanlar olduğunu öne sürerek, Pakistanlı diplomatları sınır dışı etmiş ve iki ülke arasında yürürlükte olan İndus Suları Anlaşması’nı askıya aldığını duyurmuştu. Vizeler iptal edilmiş, diplomatik ilişkiler asgari düzeye indirilmişti. Buna karşılık Pakistan da hava sahasını kapatmış, ticareti durdurmuş ve Hindistan’ın nehirlerdeki su politikalarına dair ihlalleri “savaş nedeni” olarak göreceğini ilan etmişti.