Bakanlık tarafından açıklanan yeni müfredat eğitimcilerden geçer not alamadı. İçerikte yapılan değişiklikleri her yönüyle inceleyen eğitim sendikaları müfredata dair olumlu tek görüş sunamadı.


Haber/ Umut KARAKOYUN

Hazırlık aşaması bile büyük tartışmaları beraberinde getiren yeni müfredatın detayları, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz tarafından kamuoyuyla paylaşıldı. 2017-2018 eğitim döneminde 1-5 ve 9'uncu sınıf öğrencilerine okutulmaya başlanacak müfredata, eğitim sendikalarının tepki var. Yapılan değişiklikleri inceleyen eğitimciler, müfredatı her yönden eksik buldu. Eğitim-İş İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Adem Yıldırım, tepkisini 'Kendin pişir kendin ye müfredatı' olarak gösterirken, müfredatın kılavuzu olarak hükumete yakınlığı ile eleştirilen Eğitim Bir-Sen'i işaret etti. Yıldırım, “İktidarı boyunca müfredatı yapboza çeviren AKP, bu en köklü değişiklikte de bilimsel değil siyasi hamlelerle bir değişikliğe gitmiş ve çocuklarımızın, dolayısıyla ülkemizin geleceği ile oynamıştır” dedi. Benzer bir eleştiri de Eğitim-Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Necip Vardal'dan geldi. Vardal; eğitimcilerden, velilerden ve öğrencilerden gelen taleplerin dikkate alınmadığını vurgulayarak, müfredat değişikliğinin oldubittiye getirildiğini söyledi.

EĞİTİM BİR SEN GÜDÜMLÜ

Bakan Yılmaz'ın, müfredatın 100 bine yakın öğretmen ve velinin görüşleri alınarak hazırlandığı sözlerini eleştiren Adem Yıldırım, bu 100 bin kişinin kim olduğunu sordu; “Neden bu alandaki eğitim-bilim uzmanlarının, üniversitelerin ve demokratik kitle örgütlerinin tümünün görüşlerinin dikkate alınmadığı, büyük bir soru işaretidir. Eğitim İş olarak, MEB'in taslak müfredat raporunun, yandaş sendika Eğitim Bir Sen’in 'Gecikmiş Bir Reform Müfredatın Demokratikleştirilmesi' adı altındaki taslak müfredatla neredeyse aynı olduğunu ortaya çıkarmış ve kamuoyuyla paylaşmıştık. Müfredatın son örneği de koskoca Bakanlığın yol göstericilerinin değişmediğini, ne yazık ki ortaya koymuştur. Yangından mal kaçırırcasına yeni müfredatı getiren Bakanlık, bu müfredatı hem kısa bir zamanda ve şeffaf olmayan bir süreçte hazırlamış, hem de pilot uygulamaya gidilmedi” dedi. Müfredata genel olarak bakıldığında çağdaş-bilimsel eğitimden uzaklaşıldığı, Cumhuriyet’in değerlerini ve önemli pozitif bilim derslerinin geriletildiğini gördüklerini aktaran Başkan Yıldırım, Türkçe dersinden 'Atatürkçülük' kavramının çıkarıldığını ve bunun bile, müfredatın siyasi niyetini ortaya serdiğini kaydetti. Yıldırım, yayınevleri üzerinden de bir iddia ortaya atarak şunları söyledi: “Bakanın son ana kadar üzerinde ince çalışmalar yapıldığını iddia ettiği müfredatın, içeriğinin sadece yandaş sendikalarca değil, yandaş yayınevleri tarafından bile biliniyor olması da trajikomiktir. Bir sürpriz gibi açıklanan müfredat, hali hazırda yandaş yayınevleri tarafından incelenmiş, bu alanda kitaplar basılmaya bile başlanmıştır.”

OLDU BİTTİ MANTIĞI

Eğitim-Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Necip Vardal da, müfredat değişikliğine onay vermeyen eğitimcilerden. Müfredat değişikliğinin bilimsel açıdan yeterince incelenmediğini ve uygulanmasının ciddi sakıncalar içereceğini söyleyen Necip Vardal, yapılan değişiklik ile bilimsel eğitimin son kırıntılarının da ortadan kaldırıldığını vurguladı. Müfredatın, 100 bine yakın öğretmen ve velinin görüşleri alınarak hazırlandığı yönündeki açıklamaların gerçeği yansıtmadığına dikkat çeken Başkan Vardal, “Bu konuda saha çalışmasına yönelik hiçbir ayrıntı kamuoyu ile paylaşılmamış. Hangi programda hangi öneriler değerlendirilip dikkate alınmış. Bununla ilgili bir bilgi yok. Milli Eğitim Bakanlığı, kendi bildiğini okumuş. 4+4+4 düzenlemesinde olduğu gibi, müfredat değişikliğinde de bir oldu bitti ile karşı karşıyayız. Bakanlık her ne kadar öğretmen, öğrenci ve velilerin görüşlerini aldığını, bu görüşler ışığında müfredatın yenilendiğini açıklasa da, bu sürecin yaşanıp yaşanmadığına dair ciddi endişelerimiz var” dedi.

İKTİDAR MEYDAN OKUYOR

Tarih dersi müfredatından, Evrim Teorisi ile ilgili önerilere kadar hiçbir önerinin dikkate alınmadığını gördüklerini aktaran Başkan Necip Vardal, yeni müfredatın bilimsel eğitim anlayışına ciddi bir şekilde darbe vuracağını savunarak şunları söyledi: “Dini ve milli öğeler ve kanaatlarla donatılarak bir müfredat oluşturulmuş. İmam hatip okullarının müfredatları ile diğer okullarının müfredatları birbiri ile aynı çizgiye getirilmiş. Laik eğitim, özgür ve demokratik bir yaşama karşı iktidar açıkça eğitim üzerinden meydan okuyor. Burada daha çok, 2023 vizyonuna uygun toplumsal alanın yeniden düzenlenmesiyle ilgili bir çaba var. Siyasal ideolojik yeni bir çizgi ve bu çizgiye uygun bir toplum yaratılmasına dönük bir çalışma olarak görünüyor. Yapılan değişiklikte olumlu bir nokta göremedik. Bilimsel eğitimin de son kırıntılarının ortadan kaldırıldığı bir müfredat değişikliğinin olumlu yönlerinden bahsetmek ne yazık ki mümkün görünmüyor.”

TEOG'da açık uçlu soruya hazır değiliz


Türk Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Merih Eyyup Demir, yapılan değişikliği eleştirdi. Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni müfredatına giren TEOG sınavında açık uçlu soru konusunda öğrencilerin henüz hazır olmadığını söyleyen Demir, “Bugüne kadar test sistemiyle gelen öğrencilerin birdenbire açık uçlu sorulara hazırlıklı olduğunu düşünmüyorum” ifadelerini kullandı. Başkan Demir, açıklamasında uyarılarda da bulunarak şunlara dikkat çekti: “Öncelikle yeni nesilde yazma kabiliyetini geliştirmemiz gerekiyor. Kompozisyon yazmayan bir nesle açık uçlu soru sorarak ne kadar cevap alabileceğimizi hep birlikte göreceğiz. Bitişik eğik yazı uygulamasına son verdiğimiz gibi yeniden kompozisyon, yazma ve düşünme kabiliyetleri konusunda da çok daha derinlikli işler yapmak gerekiyor.”

15 TEMMUZ ÖNCESİ DE OLMALI

Açıklamasında 15 Temmuz’un müfredata girmesine dair de görüşlerini paylaşan Demir, “15 Temmuz darbe girişimi müfredata tek başına girmemeli. Kapsamlı bir ders programı gerekli. 15 Temmuz ülkemiz için önemli bir dönüm noktası, halkın darbelere artık dur dediği bir süreçtir. Halkın demokrasiden yana tavır koyduğunun işaretidir. Kendi kararlarının dikkate alınmasıyla ilgili bir süreç geliştirdiğini görüyoruz. Sadece 15 Temmuz değil, 15 Temmuz'a geliş sürecinin Osmanlı İmparatorluğu'ndan itibaren derslerde anlatılması gerektiğini düşünüyorum. Çanakkale ve Sakarya’da verilen mücadelelerin de gelecek nesillere aktarılması ve bütün perspektifleriyle ele alınması gerekmektedir. Bu bilinci de gelecek nesillere aktarmak durumundayız” şeklinde konuştu.

Seçme seçilme hakkı olan gence evrim teorisi ağır gelir diyorsunuz


Yeni müfredata bir eleştiri de CHP İzmir Milletvekili, TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesi Mustafa Ali Balbay'dan geldi. Yeni eğitim müfredatının eğitim ve bilim dışında her şeyi kapsadığını vurgulayan Balbay, “AKP, parti devleti yaratma çabasının bir sonucu olarak eğitimin de içini boşaltıp kendisine ait bir tarih yaratmak istiyor. Gezi'yi suçmuş gibi gösterip 15 Temmuz'u cihada bağlamak aklın değil olsa olsa cehaletin eseri olabilir. Bu yolla yetiştirmeye çalıştıkları yeni nesiller bunu sorgular” dedi. Evrim teorisi ile ilgili de konuşan CHP'li vekil şunları söyledi: Lise dördüncü sınıftaki bir genç 18 yaşında oluyor. Siz o gence seçme seçilme hakkı veriyorsunuz ama evrim teorisi sana ağır gelir diyorsunuz. Bu müfredat karanlık beyinler yetiştirir. Derslerde Atatürk'ü azaltacaklarmış. Bundan murat Atatürk'ü unutturmaksa hiç heveslenmesinler. Her millet devletini kuranı kalbinde ayrı bir yerde tutar.”