Haber/ Didar DEMİRCİ

22 Mart Dünya Su Günü vesilesiyle Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şube, İzmir’in Su Raporu’nu yayınladı. Rapora ilişkin basına bilgi veren ÇMO İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, “Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1992 yılında su farkındalığı artırmak için başlatılan Dünya Su Günü’nün kutlama değil suya karşı yürütülen ekolojik yıkımı daha çok ortaya çıkarmak, çözümler üretmek ve farkındalığı artırmanın hedeflendiğini söyledi. Dünyada olduğu gibi Türkiye ve İzmir’de kaynakların kontrolsüz tüketildiğini dikkat çeken Kınay, “Ekoloji bir yıkım süreci yaşıyoruz. Dünyada olduğu gibi ülkemizde ve kentimizde bunu yaşıyoruz. Nehirlerin yüzde 70 kirli, yerlatı sularının yüzde 40’ı kirli. Sağlıklı su tüketmiyoruz” sözlerini kaydetti.

İki vatandaştan birinin suyu arıtılmıyor

TÜİK verilerinden elde ettikleri bilgiler ışığında Türkiye’de nüfusun yüzde 98’ine kanalizayon hizmeti sunulduğunu ancak atık su arıtma oranının yüzde 47 olduğunu açıklayan Kınay, “Her iki vatandaşımızdan birinin atık suyu aratılmadan doğaya salınıyor. Musluktan akan su sağlıklı değil. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının raporlarına göre Gediz, Küçük Menderes, Gördes, Büyük Menderes havzalarının tehlikede olduğu belirtiliyor. Türkiye’deki 25 su havzasının kirli olduğu ve acil önlem alınması gerektiği raporlarda yer alıyor. Arıtmaların olmaması, tarımsal kirlilik, sanayi kirliliği yada doğru arıtma işlemini yapılmaması suyun kirlenmesine nende oluyor. İzmir’de kirliliğe neden olan yöntem Jeotermal faaliyetler. Çok sıkı önlemler alınsa dahi iyileşmenin 25 yılda mümkün olmayacağı belirtiliyor. Suyu kirletici baskılar fazla olduğu için bizim yaşamımızın da kalitesi düşüyor” dedi.

İzmir su fakiri bir kent

Kınay, arıtma su konusunda İzmir’in lider bir kent olduğunu vurgulayarak sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“İzmir’de 69 tane arıtma tesisi var. Yüzde 98 arıtma hizmeti veriliyor, yüzde 70’in üzerinde kaliteli su veriliyor. Ancak İzmir su fakiri olan bir kent. Mevcut suyun yüzde 60’ı yer altı suyundan karşılanıyor. Tahtalı Barajında su temini yapılıyor. Gördes’ten su getirme çabası var politik tartışmada devam ediyor. Bu kentte sudan sorumlu iki yer var. Biri İZSU diğeri DSİ. İZSU stratejik planlarında Çamlı baraj var. Ama orada altın madenciliği işletmesi var. Bilimsel olarak kirletici tespit edilmesine rağmen mahkeme kararıyla burada altın madenciliği işletiliyor. Kirlilik riski de devam ediyor. DSİ bu barajın ihtiyaç olmadığını iddia ediyor. Bu iki kuruluşun faklı ifadeleri aslında bir soru işareti. İzmir çok fazla göç alan bir yer. Şu an bile yetersiz olan altyapı sorunu acilen çözülmeli. Gelecekte bu arıtma tesisleri bile yetersiz kalacak. Kentlerimizi planlayamıyoruz. Yapısal olarak çok hızlı olan anlayış altyapıya yansımıyor. Buda kentte yaşayan sosyo ekonomik yönü en düşük olanlara yansıyor. Kentlerin altyapısı üst yapı ile uyumlu yürütülmeli ve zorunlu ihtiyaçlar öncelikle giderilmeli.”