TMMOB, EGEÇEP ve Doğa Derneği, Körfez Geçişi Projesi, Çevre Düzeni Planı, doğal sit statülerinin değiştirilmesiyle birlikte İzmir'de rant politikalarının hayata geçirmek istendiğini öne sürdü.


Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın İzmir Körfez Geçişi Projesi'nin yapımına olanak sağlayacak Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu raporuna yönelik dava açan TÜRK Mühendis, Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu, Doğa Derneği ve Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) bu kez de 'İzmir ve bölgedeki rant projeleri hakkında rapor' hazırladı. TMMOB, EGEÇEP ve Doğa Derneği, hazırladıkları raporla ilgili İzmir Mimarlık Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Ortak metni TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sözcüsü Melih Yalçın okudu. İzmir'de son yıllarda artan nüfusla birlikte çarpık yapılaşma, deprem ve sel gibi doğal afetlerin gerçekliği ve riskleri, su kaynaklarının tükenmesi, hava kirliliği gibi sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkını birebir etkileyecek sorunların kentin kapısına dayandığını belirten Yalçın, "Bunlar göz ardı edilip, özellikle İzmir'de uygulanacak rant politikalarına yönelik yasa ve yönetmeliklerde değişiklikler yapılmıştır. Ortaklaşa hazırlamış olduğumuz raporda bu rant ve talan politikaları 'Planla Getirilen Hukuksuzluk ve Rant 1/100000 Manisa-İzmir Çevre Düzeni Planı', 'Bölgemizdeki doğal sit alanları statüleri değiştirilerek bu alanların yapılaşmaya açılması hedefi', 'Gediz Deltası Sulak Alanlarda Yapılan Değişiklikler' ve 'Körfez Geçişi Planı' olmak üzere dört ana başlıkta yer alıyor" dedi.

ÇEŞME'DE YAPILAŞMA

Yalçın, Çevre Düzeni Planı'ndaki tarım alanlarının konut ihtiyacının ötesinde yapılaşmaya açılması, doğal sit derecelerinde bu alanların yapılaşmaya açılması yönündeki değişiklik kararları, kuzeyde Gediz Deltası'ndaki sulak alanların sınırlarına ilişkin değişikliklerin, İzmir Körfez Geçişi (İKG) Projesi ile önemli bir bağlantısının olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Tarım alanları, meralar, makilik ve fundalık alanlar gibi doğal alanların üst ölçek plan kararları ile yapılaşmaya açılmasının ardında AKP'nin 2025 yılı için öngördüğü gerçekçi olmayan yüksek nüfus öngörülerinin bulunduğunu ileri süren Yalçın, "Bu nüfus için planda önerilen yapılaşmaların yanına bir de sulak alan değişiklikleri ve doğal sitlerdeki değişiklikler ile özellikle ekolojik anlamda birçok önemli türü barındıran Çeşme Yarımadası yapılaşma baskısıyla büyük bir tehdit altına girecektir" diye konuştu.

İZMİR BETONLAŞACAK

Körfez Tüp Geçiş Projesi'nin, kuzeyde yapım aşamasında olan İstanbul Otoyolu ile Çiğli'de sulak alanların ve Kuş Cennetinin olduğu bölgeden güneyde doğal sit statüsü değiştirilen İnciraltı ve Çeşme Yarımadası'n birbirine bağlayacağına dikkat çeken Yalçın şunları söyledi:
"Tüm bu ardı ardına gelen yönetmelik, sit derecelerindeki değişiklikler, üst ölçek plan kararları ve büyük ölçekli mega proje olan körfez tüp geçisi ile İzmir için gelecekte çizilen senaryonun; doğal yapısından gitgide uzaklaşan, ekolojik değerlerini kaybeden, betonlaşmaya teslim edilmiş, parça parça plan değişiklikleri ile yüksek rant artışlarının önünü açan, kıyılarını betona teslim eden rant talanı altında sağlıksız bir kent olacağı ortadadır. Bu gidişat bir an önce engellenmelidir. Yoksa Ege'nin incisi İzmir; tarihi, kültürel ve doğal hiçbir değerini geleceğe taşıyamayacaktır."

İzmir'in İstanbul olması istenmiyorsa

Melin Yalçın, İzmir üzerinde planlanan rant politikalarının en önemli aracının imar planları olduğunu söyledi. İmar planlarında şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarından uzaklaşmamak gerektiğini belirten Yalçın, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocoğlu'na da adını söylemeden "İzmir İstanbul'a benzemesin" sözüne dikkat çekerek göndermede bulundu. Yalçın, "Merkezi yönetimin ranta dayalı planlama anlayışının karşında duracak en büyük gücün yerel yönetimler olması gerekir. Söylendiği gibi 'İzmir'in İstanbul olması' istenmiyorsa buradan başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm İzmir halkına sesleniyoruz. Sözünü ettiğimiz talan projelerine bugün karşı çıkmazsak yarın çok geç olacak. Güzel İzmir'imizin tarihi, kültürel, doğal bütün değerleri gözümüzün önünde bir bir yok olup gidecektir. Merkezi yönetimin İzmir'e dayattığı bu rant ve talan politikalarına karşı hukuki, siyasi tüm yolları kullanarak karşı çıkmamız gerekmektedir" diye konuştu.