Çeşme'deki gemi kazası sonrası, denize sızan yakıtın halk sağlığı üzerindeki etkilerinin incelenmesi için, iki vatandaş tarafından açılan dava, hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle reddedildi.


Haber / Umut KARAKOYUN

Panama bandıralı Lady Tuna isimli yük gemisi 18 Aralık 2016 Pazar günü Çeşme’nin Gerence Körfezi’ndeki balık çiftliğinden orkinos yüklemesi yaptıktan sonra, Pırasa Adası yakınlarında karaya oturmuştu. Geminin gövdesinde dört yırtık açılmış, 50 ton fuel-oil denize akmıştı. Yetkililer kazanın ardından denize akan petrolü bariyer ile çevreleyip vakumlama işleminde geç kalınca tonlarca petrol denize yayılmış ve ham petrol Ildırı Körfezi, Yıldız Burnu, Ilıca ve Paşalimanı koylarını etkilemişti. Yaşanan felaket üzerine, Çeşme'de evi bulunan iş adamı Mehmet Refik Soyer, yargıya giderek durumdan şikayetçi oldu.

SAĞLIK AÇISINDAN İNCELENSİN

Soyer, çevre kirliliğinin yöredeki taşınmazlarda değer kaybı başta olmak üzere meydana getirdiği zararların saptanmasını istedi. Soyer’in vekilleri Av. Senih Özay ve Av. Murat Fatih Ülkü, Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak tespit dava açtı. Başvuruyu kabul eden mahkeme, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü’nden ( DEÜ) üç kişilik bilirkişi heyeti talep etti. Su Ürünleri, Çevre Mühendisliği ve Gemi Mühendisliği bölümlerinden birer profesör doktor bilirkişi olarak atandı. İnceleme yaptıktan sonra hazırladıkları raporu mahkemeye sunan bilirkişi heyeti, geç ve yetersiz müdahaleye dikkat çekti. Soyer'in ardından Ayşe ve Levent Canözer isimli vatandaşlar da yargıya gitti. Avukat Ahu Tahmilci'nin vekaletini üstendiği yurttaşlar, Link Denizcilik ve Taşımacılık Limited Şirketi'ne karşı, Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tespit davası açılmasını istedi. Davacılar, dilekçesinde; Türkiye Yelken Federasyonu Gençlik ve Spor Bakanlığı kupası yarışmalarına katılmak istediklerini ancak bu kazadan dolayı yarışmalara katılamadıklarına yer verdi.

RAPORA RAĞMEN OLUMSUZ

Yine dava dilekçesinde, bilirkişi heyetinin raporuna da atıfa bulunularak, geç ve yetersiz müdahaleden dolayı, geniş bir bölgenin kirlendiği belirtilirken, ekosistemin tüm unsurlarında telafi edilemeyecek zararların meydana geldiği belirtildi. Ayşe ve Levent Canözer, gerekçelerini sıraladıktan sonra, halk sağlığı uzmanlarından oluşan bir bilirkişi heyetinin de Çeşme'de inceleme yapmasını talep etti. Bilirkişi heyetinde yer alan, ancak şimdi emekli olan DEÜ Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enver Küçükgül, denize sızan yakıtın en kirli yakıtlardan biri olduğunu açıklarken, içeriğinde; toksik, kansarojen, ağır metallerin yanı sıra yüzde 3.5 oranında kükürt içerdiğini belirtti. Hazırlanan bilirkişi raporunda ayrıca, temizleme çalışmaları esnasında eksik ve yetersiz teknolojinin kullanıldığı vurgulandı. Yine raporda yer alan ifadelere göre, kaza sonrası denize sızan yakıtın olumsuz etkileri on yıllarca devam edecek. Tüm bunlara rağmen, Ayşe ve Levent Canözer'in açtığı dava reddedildi. Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi hakimleri, davacı tarafa; delil tespiti istenebilmesi için hukuki yararının varlığı gerekir ilkesini hatırlattı. Mahkeme, talebi hukuki yarar yokluğunu gerekçe göstererek, reddetti.

Hukuki yararı yok

Mahkemenin kararında, şu ifadelere yer verildi: Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 2017/1891 karar sayılı ilamında, delil tespitlerinin D. İşler defterine kaydedilerek ileride açılacak davalarla ilgili delillerin kaybolmasını önlemek için, önceden delillerin toplanıp güvence altına alınmasını sağlamak üzere başvurulan bir yol olduğunun içtihad edildiği, bu anlamda yukarıda anılan mevzuat hükümlerine uygun bulunmayan talebin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.”