Kırşehir'in Akpınar ilçesi Çiftliksarıkaya köyünde doğan Tahir Öztürk, ilk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra ailesinin imkanlarının yetersiz olması nedeniyle okul hayatını noktalayarak 1983 yılında, Denizli'de elektrikçilik yapan dayısı Hüseyin Taştan'ın yanında çırak olarak işe başladı.

Bir süre sonra mesleği öğrenerek sanayi sitesinde 30 metrekarelik bir elektrikçi dükkanı açan Öztürk, otomatik kumanda işine girdi.

Sık sık elektrik kesintileri yaşanması nedeniyle jeneratör üretimine ilgi duymaya başlayan Öztürk, kendi jeneratörünü geliştirmek üzere Çin'e gitmeye karar verdi.

Yabancı dil bilmeden yaptığı bu ziyarette arkadaşlarından yardım alan Öztürk, 2006 yılındaki bu seyahatten bambaşka ufuklarla döndü.

Elektrik motorları konusunda edindiği bilgileri dükkanında denemeye başlayan Öztürk, Denizli Belediyesinin 2010'da açtığı elektrikli araçlar ihalesine girdi. İhaleyi kazanarak 2 adet 26 kişilik elektrikli gezi aracı yapan Öztürk, bu işten maddi açıdan zarar etmesine rağmen büyük bir deneyim ve özgüven kazandı.

Yeni üretim tesisine geçerek farklı araç tasarımlarına odaklanan Öztürk, tamamı ahşaptan elektrikli gezinti aracı yapmak üzere proje geliştirdi ve hayallerine destek olması için bir KOBİ finansman kurumuna başvurdu.

"Tomofil" adını verdiği projesini dinleyen yetkili kişinin kendisine gülmesi ve destek vermeyi reddetmesiyle hayal kırıklığı yaşayan Öztürk, buna rağmen vazgeçmedi.

Kurduğu 10 kişilik ekiple alışveriş ve eğlence merkezleri, parklar, turistik tesisler ve hayvanat bahçeleri için elektrikli tren, tramvay ve fayton tasarlayan Öztürk, bir yandan da İngilizce kursuna devam etti.

İlk ihracatını Afganistan'a yapan Öztürk, ardından ABD ve İngiltere'den gelen siparişlerle moral buldu. Halen 22 ülkeye elektrikli araç ihraç eden Öztürk'ün şirketi, geçen yıl 150 bin dolarlık ihracata imza attı.

 Fabrika bahçesindeki ibretlik proje

Tahir Öztürk,  yaptığı açıklamada, çocukluğundan bu yana yeniliğin peşinde koştuğunu, bir işe başlarken diğerlerinden farklı olmayı kendisine hedef olarak belirlediğini söyledi.

Çok hayal kurduğunu anlatan Öztürk, kendisi gibi girişimciler için maddi destekten çok manevi desteğin daha önemli olduğuna işaret etti.

Hazırladığı projeye maddi destek istememesine rağmen bazı kurum yöneticilerinin alaylı tepkilerine maruz kaldığını dile getiren Öztürk, "Tomofil adını verdiğimiz ahşap elektrikli aracı, fabrikanın bahçesine ibretlik olarak yerleştirdim. Her gün ona bakıyorum. Bu bizim kulağımıza küpe oldu." dedi.

Garatren markasıyla patentini aldıkları güneş enerjili ve elektrikli tramvaya dünya genelinden sipariş aldıklarını anlatan Öztürk, şunları kaydetti:

"İnat ederek bu işin üzerine gittim. Kendimi geliştirdim. İngilizce öğrenerek 14'e yakın ülkedeki fuarlara katılıyorum. Seyahatlerim sırasında o ülkelerde neler yapıldığını, müşterilerin ne istediğini gözlemliyorum. Buna uygun tasarımlara kafa yoruyorum. Çok şükür geldiğimiz nokta sevindirici. Bir dünya markası olmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunu yapabilmek için devletimizin desteklerini bekliyoruz. Her yaptığımız araç bir Ar-Ge projesi aslında. Bir araç üzerinde aylarca çalışıyoruz. Amacımız burada bu işi devam ettirerek arkamızdan gelenleri yetiştirmek."

Tahir Öztürk, son dönemde üniversite projelerine ağırlık verdiğini, Pamukkale, İnönü, İstanbul, Aydın ve Dumlupınar üniversitelerinden öğrencilerin elektrikli araç projelerine destek olduğunu dile getirdi.

Projelerinde çalıştığı öğrencilerin kendisine "hocam" olarak hitap ettiğini, bunun kendisini gururlandırdığını bildiren Öztürk, bundan sonraki tek hayalinin, gelecekte dünya ile rekabet eden elektrikli otomobilleri üreten gençlerin yetişmesine katkıda bulunmak olduğunu sözlerine ekledi.

Kaynak: aa