Konuşmasında, ülkenin içinde bulunduğu derin ekonomik krizin, kendisini her alanda yoğun bir şekilde gösterdiğini ve vatandaşların en temel ihtiyacı olan elektrik, doğalgaz ve akaryakıt gibi giderlerinde fahiş artışlar yaşandığını ifade eden Arslan şu değerlendirmelerde bulundu:

Konutta, sanayide temel girdi kalemlerini oluşturan elektrik, doğalgaz ve akaryakıta gelen zamlar, vatandaşımıza maalesef hayat pahalılığı olarak yansımaktadır. Çünkü enerjiye zam demek iğneden ipliğe her şeye zam demektir. Üstelik birde enerjide dışa bağımlıysanız ve yanlış ekonomik tercihler nedeniyle dolar kurunuz 7-8 TL seviyesinden 15-16 TL seviyesine yükselmişse topluma içireceğiniz reçetede daha da acı olur.”

4 kişilik bir ailenin Mart 2021 tarihindeki enerji faturalarıyla Mart 2022 tarihli faturalarını karşılaştıran Arslan, ‘2021 yılı Mart ayında elektrik doğalgaz ve bir depo dizel akaryakıt için 4 kişilik ailenin toplam gideri 1060 TL tutarında idi. Bu tutar 2022 Mart ayında 2075 TL’ye yükselmiştir. Asgari ücret üzerinden anlatacak olursak; Mart 2021 yılında bu 3 kalem için yapılan harcama, asgari ücretin % 37,5’uğuna denk gelirken, Mart 2022 yılında asgari ücretin % 49’una denk gelmektedir. 2021 yılında elektrik faturasını ödeyemeyen yaklaşık 3,5 milyon abonenin elektriği ve yaklaşık 1,1 milyon abonenin doğalgazı kesilmiştir. ‘ diye konuştu.

Enerjinin pahalı olmasını 3 temel nedene bağlayan Arslan, sıralamayı şöyle yaptı.

  1. Enerjide yüksek oranda dışa bağımlı olmak,

  2. Dolar kurunun yanlış ekonomik politikalar nedeniyle çok yükselmesi,

  3. Kamunun Kurulu güçteki payının azaltılması.

Özellikle elektrik üretiminde kamunun payının 2008’den bu yana azaldığını vurgulayan Arslan, hazırladığı grafik ile şu değerlendirmede bulundu:

Bu elimdeki grafik, kamunun enerji üretimindeki, elektrik üretimindeki payının azalması sonucunda, dolar kurunun artmasıyla birlikte tarifelerin artışını göstermektedir. 2008 yılında yüzde 50 oranında kamuda elektrik üretimi varken, 1 kilovat enerji 12,65 kuruştu. Bu süreçte kamunun payının üretimde yüksek olması nedeniyle, dolardaki kur değişimi tarifelere çok fazla etki etmiyordu. Ancak, kamunun üretimdeki payı giderek azaldıkça dolardaki kur değişiminin, tarifeler üzerindeki etkisi artmıştır. Son gelişmelerle birlikte kamunun payı yüzde 13,5'lara düşmüş, doların artmasıyla birlikte tarifeler korkunç bir şekilde artmıştır.”

Bu durumdan kurtulmanın yolunu kamunun üretim içindeki payını arttırmasına bağlı olduğunu söyleyen Arslan sözlerini şöyle bitirdi:

Dışa bağımlılıktan kurtulmak için yenilenebilir enerjide daha fazla yatırım yapılmalıdır. İktidar, BOTAŞ’ın 100 milyar TL civarında olan borcunu, geçen yıl yaptığı düzenlemeyle silmişti. Türkiye Varlık Fonu bünyesindeki BOTAŞ, maalesef yine borç batağındadır! Sadece Ocak-Mart 2022 döneminde 52,5 milyar TL BOTAŞ’a aktarılmıştır. Hepimizin bildiği gibi 2021 yılının aralık ayında BOTAŞ’ın yaptığı uzun süreli boru gazı anlaşmaları bitecekti. Bunu bilmesine rağmen, AKP İktidarı gerekli anlaşmaları yapmamış ve 2022 yılında sanayide kullanılan doğalgaza % 50, konutlarda kullanılan doğalgaza % 35 oranında zam yapmıştır. AKP, son bir yılda doğalgazda, santrallerde % 638, sanayide % 549, konutta % 93 zam yapmıştır. Türkiye’nin doğalgaz alanındaki güvenliği, spot dış alımı payının artırılmasıyla daha kırılgan bir yapıya dönüştürülmüştür. Spot piyasalardaki artan fiyatlar karşısında Türkiye’nin gaz temin sıkıntısı giderek artmaktadır. Tekrar kış gelmeden doğalgaz kesintilerini yaşamamak için iktidarı tedbir almaya davet ediyoruz.”