Yazı Dizisi/ Misket DİKMEN

Bugün Urumçi programında bir otomobil fabrikası, Çin – Avrupa Demiryolu Urumçi Dağıtım Merkezi, Terörizmle Mücadele Sergisi ve bir sanat gösterisi var.

Çin seyahitinin 4. gününde Urumçi ziyaretimiz devam ediyor. Bugün programda bir fabrika, bir demiryolu dağıtım merkezi ziyareti, bir sergi ve bir de sanat gösterisi var. İlk durağımız modern bir otomobil fabrikası.

GAC motor


Forbes'in ilk 500 listesinde 202. sırada. Guanco fabrikaları başka kentlerde de var. Bölgenin Kalkınma ve Yoksulluktan Kurtulma Programı çerçevesinde kurulan fabrikalardan biri. 400 çalışanı var. Bunların 34'ü Uygur bölgesinin etnik gruplarından. İstihdam sağlamak amacıyla özellikle Güney Şincan'dan eleman alınmış. Ancak fabrikada neredeyse işçiden çok robot çalışıyor. Etrafımızda vızır vızır robotlar geziyor. Üretim bandındaki modelin adı Trumpchi. 'Efsane' anlamına geliyormuş. Bu isim konusunda 'ABD Başkanından mı esinlendiniz?' diye soruyorum. Fabrikanın teknik müdürü dolu dolu gülmeye başlıyor. Bir yandan da bir şeyler söylüyor. Çevirmenimiz Hakan 'Trumph başkan olmadan önce bu isim konmuş' diyor. Model model lüks arabalar. Fiyatları mı? On bin dolardan başlıyor! Yine parmak hesabı yapmaya başlıyoruz. 50 bin Türk Lirasına son model, lüks 4x4.

Urumçi tren merkezi

İkinci durağımız Çin'in orta kesimini Avrupa'ya taşıyan Urumçi Demiryolu Dağıtım Merkezi. Merkez, 2016 yılında faaliyete geçmiş. Az sonra yola çıkacak trenin son hazırlıkları yapılıyor. Bir yandan dünya haritasında güzergahlara bakıyoruz bir yandan bilgi ediniyoruz.

Merkez yetkilisi harita üzerinden anlatmaya başlıyor:
“Kimyasal ürünler de petrol ürünleri de bu hat ile gönderiliyor. Bölgedeki ürünler deniz yoluna, güneyde Hindistan'a da buradan ulaşıyor. Avrupa'da 19 ayrı ülkeye dağıtım yapılıyor. Moskova, Minsk, Hamburg, Frankfurt, Fransa, İspanya, Gürcistan, Özbekistan bunlardan bazıları. İpek Yolu Projesi'nin önemli bir kolu. Trenler Avrupa'nın en uzak noktasina 18 günde gidiyor... Geçtiğimiz yıl 1002 sefer yapıldı. Yani günde ortalama 3 sefer. Her seferde 41 vagonda 40 ton mal. Bu Demiryolu Dağıtım Merkezi Çin'in en önemli lojistik merkezi olma yolunda ilerliyor. İpek Yolu Projesi'nin de çekirdek bölümünü oluşturuyor. Özellikle bölgedeki şirketler bu çalışmalardan çok yararlanıyor. Büyük firmalar şube açmaya başladılar. Bölge Orta Asya'da büyük bir ticaret ve yatırım merkezine dönüşüyor.”

Biz bunları öğrenirken yeni bir sefer için bir tren yola çıkıyor. Lokomotif önümden geçerken kronometreyi açıyorum. Ucu bucağı görünmeyen trendeki son konteyner geçerken bakıyorum. 2 dakika 58 saniye.

Biraz çarşı molası

Urumçi Halk Sokağı ya da Şincan Folk Caddesi günümüze renk katıyor. Urumçi halkıyla iç içeyiz. Çarşı geleneksel mimari yapının hakim olduğu rengarenk, şıkır şıkır bir alışveriş merkezi. Adım başı heykeller. Yaklaşan Çin Yeni Yılı için süslemeler. 12 yıl önce de ayrılırken Çin domuz yılına giriyordu. Tam bir yıl dönümü yaşıyorum. Çinliler için domuz yılı bereketin bolluğun simgesi. Yeni şeylere başlamanın, yaşamda yeni pencereler açmanın yılı. O nedenle bu yılda evlenenler, yeni doğan bebekler, yeni kurulan işler çok önemli.

Bu caddede dolaşırken Urumçi’nin günlük yaşantısına ortak oluyoruz. Her yanından müzik sesleri geliyor. Çarşının dört bir yanında müzik grupları çalıp söylüyor; insanların kimi izliyor kimi fotoğraf çekiyor kimi dans ediyor. Bizi de dansa davet ediyorlar... Bir nan (ekmek) dükkanına giriyoruz. Tandır fırınını andıran ocaklarda çeşit çeşit ekmek pişiriliyor. Elbette yanında çay ile ikram ediyorlar. İnsanlar çok şık. Kadınlar çok güzel, bakımlı ve rengarenk. Kırk yıllık komşu kızı gibi karşılıyorlar. Saygı ve güleryüz en belirgin özellikleri. Tam da damak tadımıza uygun börekler, çörekler ikram ediyor ikramlarını kabul ettiğimiz anda da çok mutlu oluyorlar.

Terörizmle mücadele sergisi

Urumçi Ticaret ve Fuar Merkezi'nde özel bir sergi salonu var. Burada ziyaretçiler bölgede 1992'den iki yıl öncesine kadar süren terör olaylarını kronolojik olarak görüp bilgi ediniyor. Söylemeliyim ki insanın içini acıtan, terörün acımasız yüzünü tüm çıplaklığıyla fotoğraf, nesne ve videolarla gözler önüne seren sansürsüz hatta çok cesur bir sergi. Bazen gözlerinizi kaçırıyorsunuz. Terörün dini, imanı yok. O kol gezdiği her coğrafyada kan ve ölümle besleniyor. Grupta bulunan bütün gazeteciler de aynı dertten muzdarip ülkelerden.

Eastern Turkistan İslamic Movement – ETİM'in IŞİD ve diğer cihad peşinden koşanlarla birlikte gerçekleştirdikleri bölgenin terör kronolijisinden bazı başlıklar şöyle:

1992 yılı Şubat. İlk saldırı. 4 bombanin patlaması: 4 ölü 9 yarali
1993 Haziran. Kaşgar'da onlarca patlama.
1996 Şubat. Polis kıyafetli 7 terörist ailelere saldırdı: 10 ölü.
1996 Kucha'da üst üste patlamalar.
1996-97 saldırılar devam etti. Bir cami imamı ve oğlu ibadet sırasında saldırıya uğradı. Bu yıllarda 16 terör eylemi meydana geldi.
1999 25 Şubat. 3 otobüs patlatıldı:12 kisi öldü, 9' u çocuktu.
1998-2000 yıllari arasında da saldırılar sürdü. Zehirli maddeyle toplu eylemlerde çok sayıda kişi öldü veya yaralandı.

Sergide bize rehberlik eden yetkili uğurlamadan önce şunları söylüyor. “Terörizm, aşırıcılık insanoğlunun ortak düşmanı. Mücadele konusunda ortak çıkar var. 2010 yılından itibaren Çin Hükumeti bu konuda mücadele için yasalarda yeni düzenlemeler yaptı. Bir çok önlem alındı, mücadele uluslararası ortak çalışmayla sürdürülmek isteniyor. Şincan'ın istikrara kavuşturulması kolay değil. Ama uygulamaya konan kararlar neticesinde son iki yilda bölgeye huzur geldi. İki yıldır herhangi bir eylem olmadı. Ondan önce halk çok tedirgindi. Alınan önlemler bölgenin öncelikle kalkınmasına yoksulluktan kurtulmasına ve eğitime dayanıyor. Bu konuda önemli adımlar atıldı. Şincan - Uygur Özerk Bölgesi Yoksulluktan Kurtulma ve Kalkınma Projesinin temeli bu. Ekonomik güçlenme konusunda projeler geliştirildi. Zorunlu eğitim Çin'de 9 yıldır. Bu bölgede 15 yıla çıkarıldı. Halkın yaşam ortamları, koşulları iyileştiriliyor. Yeni iş alanları ve istihdam olanakları yaratılıyor. Şincan Çin'in yeni ve önemli ticaret ve lojistik merkezi olacak. Tüm bu çalışmaların sonuçlarını somut olarak göreceksiniz.”

Gezenleri derinden etkileyen, terörün karanlık bir çıkmaz olduğunu bir kez daha yüzümüze vuran sergiden ayrılırken bizim de 35 yıldır yaşadığımız kabus çöküyor üstüme.

Batıya bin kez bakış

Günün sonunda sanki sadece devasa bir kubbeden ibaretmiş izlenimi veren görkemli yapısıyla, geleneksel mimari tarzında inşa edilmiş büyüleyici Şincan Büyük Tiyatrosu'ndayız. Hayatımda gördüğüm en muhteşem yapımlardan biri olan İpek Yolu temalı 'Batıya Bin Kez Bakış' isimli gösteriyi izliyoruz. 180 derecelik bir sahnede teknolojinin bütün nimetlerinden yararlanan, seyirciyi yaratılan ortamın bir parçası yapan, oyuncularla birlikte atların, kervan kervan develerin de sahne aldığı bir müzik, dans, akrobasi, ışık cümbüşü...

Gösterinin sonunda bir ikilem gelip oturuyor yüreğimin ortasına. Daha bir kaç saat önce terörün karanlık yüzü içimizi burkarken şimdi doğudan güneşi ardımıza alarak bin kez batıya bakıyoruz.

O kadar etkileniyorum ki bildiğim üç beş Çince kelimeye bir yenisi ekleniyor. Kankula: Ağlamak istiyorum.

YARIN: ŞİNCAN SOSYAL BİLİMLER AKADEMİSİ

Diğer yazılar:

Çin'in başdöndüren yükselişi 1

Dünya ailemizdir 2

Şincan Şincan meyli (güzel) Şincan 3

Urumçi'de 2. Gün 4 

Hedef: Halkın yoksulluktan kurtulması 5

Merhaba Kaşgar 6

Kaşgar Eğitim Merkezi 7