1988 yılında Dünya Mirası Listesi’ne alınan ve 1996’da milli park ilan edilen antik kent Truva, İlyada’da sözü edilen Truva Savaşı’nın geçtiği yer olarak biliniyor.1870’li yıllarda yapılan kazılarda çıkarılan ne varsa Almanya’ya kaçırılmış. Bunların büyük bölümü Berlin ve Rusya’da Puşkin müzelerinde sergileniyor.
Bu hafta sonu Çanakkale yakınlarında, Truva’dayız. Troya Antik Kenti veya Truva, Kaz Dağı (Antik İda Dağı) eteklerinde bulunan ve Homeros tarafından yazıldığı sanılan iki manzum destandan biri olan İlyada’da sözü edilen Truva Savaşı’nın yaşandığı yer. 1870'li yıllarda Alman amatör arkeolog Heinrich Schliemann’ın Tevfikiye Köyü civarında keşfettiği antik kentte çıkan eserlerin çoğu günümüzde Türkiye’nin yanı sıra Almanya ve Rusya’da sergileniyor. 1988 yılında Dünya Mirası Listesi’ne alınan antik kent, 1996 yılında da ulusal park ilan edildi.
Kentin kurucusu Tros'un oğlu İlios. Frigya kralının düzenlediği bir yarışmayı kazanır ve ödül olarak verilen siyah boğayı takip ederek, boğanın durduğu yere bir kent kurmaya karar verir. Boğa, tanrıça Ate'nin düştüğü yerde yere çöker ve İlius kentini bu tepeye kurar. Kente kurucusundan dolayı İllion, İlius'un babası Tros'dan dolayı Troya denir. Kentin adı Yunanca belgelerde (Troia) olarak geçiyor. Bazı uzmanlar, kentin Türkçe "Troya" olarak anılmasının daha doğru olduğunu savunuyor. Antik kent, Çanakkale’nin Tevfikiye Köyü’nün batısında, "Hisarlık Tepesi" nde bulunuyor. Tepe 31 metre yüksekliğinde ve 200x150 metre boyutlarında.

[caption id="attachment_97743" align="alignnone" width="656"]yruva-geziizlenim Antik şehrin kalıntılarında yapılan kazılar sonucunda, aynı yerde yedi kez -farklı dönemlerde- kent kurulduğu ve farklı dönemlere ait 33 katman olduğu saptandı.[/caption]

DENİZE YAKIN KENT


Efes ve Miletos antik kentleri gibi denize yakın olan kent, ilk Çanakkale Boğazı’nın güneyinde bir liman kenti olarak kurulmuş. Zamanla Karamenderes nehrinin kent kıyılarına taşıdığı alüvyonlar nedeniyle denizden uzaklaşmış ve önemini yitirmiş. Bu yüzden yaşanan doğal felaketler ve saldırılar sonrasında yeniden iskan edilmeyip, terk edilmiş. Troyalılar, Sardis kökenli Herakleid hanedanının yerine geçmiş ve Anadolu'yu 505 yıl boyunca Lidya krallığı Candaules (M.Ö. 735-718) dönemine dek yönetmişler. İonlar, Kimmerler, Frigyalılar, Miletliler, onların ardından Anadolu’ya yayılmış, MÖ 546 yılında Pers istilası yaşanmış.

İLK KEŞİF 1871’DE


1871'de amatör arkeolog Schliemann tarafından keşfedilen antik şehrin kalıntılarında, ilerleyen zamanlarda yapılan kazılar sonucunda, aynı yerde yedi kez -farklı dönemlerde- kent kurulduğu ve farklı dönemlere ait 33 katman olduğu saptanmış. Şehrin bu karmaşık tarihsel ve arkeolojik yapısı, daha kolay inceleyebilmek için kent tarihsel dönemlere göre sırayla Roma rakamlarıyla ifade edilen 9 ana bölüme ayrılmış. Troya’nın tarihinin bulunan kalıntı ve belgelerin ışığında MÖ 3000 yılına kadar uzandığı kaydediliyor. Troya Antik Kenti’nin Hisarlık’ta olabileceğine ilişkin ilk yorumlar, 1922 İskoç Charles Maclaren tarafından yapılmış. İlk arkeolojik araştırma, bölgede bir höyüğün olabileceğini tespit eden İngiliz Frank Calvert tarafından 1863-1865 yıllarında yapılmış. Fakat bu kentin Troya olduğu görüşünün kesinlik kazanması ve yaygın şekilde tanınmasının Schliemann’ın kazı çalışması sonucunda olduğu söyleniyor. Asıl işi tüccarlık olan Heinrich Schliemann, Hisarlık’ta ilk geniş kapsamlı kazıları yapan ve "Troya Hazinesi" ya da "Priamos Hazinesi" adlı koleksiyonu bulan kişi. Osmanlı Devleti’nden kazı izni alarak 1870 yılında tamamlanan sondaj çalışmalarının ardından, 1871-1874 yılları arasında ilk grup kazılarını yapmış, 1890'lara kadar kazılara devam etmiş. Schliemann'ın kazılarda bulduğu hazineleri yurtdışına kaçırdığı da biliniyor. Uzmanlara göre gerek Schliemann'nin arkeoloji kökenli olmayışı, gerekse arkeoloji biliminin o dönem yeterince gelişmemiş olması nedeniyle bu dönem yapılan kazılarda çıkan eserler yeterince iyi değerlendirilememiş ve birçok başka arkeolojik bulguda tahribata yol açmış. Bir süre ara verilen kazılar Türkiye Cumhuriyeti döneminde ABD’li Carl W. Blegen tarafından tekrar başlatılmış. Kazılar Cincinati Üniversitesi desteğiyle 1932-1938 döneminde sürdürülmüş.

[caption id="attachment_97741" align="alignnone" width="656"]gezi-truva Antik şehrin kalıntılarında yapılan kazılar sonucunda, aynı yerde yedi kez -farklı dönemlerde- kent kurulduğu ve farklı dönemlere ait 33 katman olduğu saptandı.[/caption]

ÇOĞU KAÇIRILMIŞ


Uzun dönem ara verilen kazılara 1988 yılında Alman arkeolog Manfred Korfmann tarafından yeniden yine başlanmış. Öldüğü 2005 yılına kadar kazı başkanlığı görevini sürdüren Korfmann, antik kentin kazı tarihinde önemli bir yere sahip. 2003 yılında Türkiye vatandaşı olup, Osman adını ikinci isim olarak almış. Troya’da kazıları 2006 yılından bu yana Ernst Pernicka yürütüyor.
Troya’daki uzmanların belirttiklerine göre Heinrich Schliemann Troya'da bulduğu hazineyi önce Yunanistan'a daha sonra Almanya'ya kaçırmış. 2.Dünya Savaşı’ndan önce Almanya'da olduğu bilinen hazine sonra kayıplara karışmış. Almanya’nın elinde hala yaklaşık 480 Troya eseri olduğu sanılıyor. Bu eserler Berlin’de sergileniyor. Troya hazinesinin Berlin’de kaybolan kısmının 2. Dünya Savaşı sonunda, Berlin’den Ruslar tarafından götürüldüğü sonradan ortaya çıkmış. Uzun süre eserlerin ülkesinde olduğu iddialarını reddeden Rusya, 1994’te gerçeği itiraf ederek bunların savaş tazminatı olduğunu belirtmiş. Bu eserler de şimdi Moskova’da Puşkin Müzesi’nde sergileniyor.

ÜST ÜSTE YEDİ KAT


Troya I Erken, Orta, Geç Troya I olarak inceleniyorr. Büyük ölçüde restore edilen Troya I surlarının kent kapısının doğu kulesi iyi durumda. Bir portikosu (Önünde sütunların yer aldığı üstü örtülü salon), büyük bir oda ve odanın ortasındaki ocağı olan uzun, dar bir yapı olan ev, bilinen en eski megaronlardan (on yüzünde girişi oluşturan bir on oda ile arkasında ortada ocak bulunan bir salondan ve bazen de bir arka odadan oluşan uzun ve dar ev) biri. Bu dönem mimarisinde balıksırtı şeklinde örülmüş duvarlar görülüyor. Henüz çark kullanılmamakla birlikte bakır aletler kullanılmış. Troya II, birbiri üzerine yedi kattan oluşan üç ana evresiyle tanımlanıyor. Her birinin yeni bir sur duvarı var. Bu dönemde çark kullanılmaya başlanmış. Troia IV ile V, MÖ 2200-1800'e tarihleniyor.

[caption id="attachment_97740" align="alignnone" width="656"] Troya Antik Kenti’ne özellikle Alman ve Japon turistler büyük ilgi gösteriyor.[/caption]

Bu dönemden ev ve duvar kalıntıları bulunuyor. Erken Helas seramiği buluntuları bu dönemde Troya'nın Yunanistan'la ilişkisi olduğunu kesinleştirmiş. Altın, gümüş, elektrondan yapılmış süs eşyaları ve kap kaçak Troya IV'te ele geçmiş. İthal malı Miken kapları ile Kıbrıs kapları, hem Troya VI’da hem de VII’de var. Büyük bir yangınla sona eren VII tabakası için “Troya savaşlarının gerçekleştiği Priamos'un Troya'sı olmalı” deniyor.
Mitolojiye göre Paris'in güzel Helen'i kaçırmasıyla başlayan Troya savaşları yıllarca sürmüş. Troya VIII tabakasına ait en eski buluntu MO 7.Yüzyıl’dan eskiye gitmiyor. Troya VIH'de ise, iki altar ile Athena Tapınağı’na ait kalıntılar bulunmuş. Troia IX'a (Roma devri) ait bouleuterion, tiyatro, tiyatronun önündeki mozaik döşemeli yapı kalıntısı dikkati çekiyor.
Eğer bu değerli anti kenti görmek istiyorsanız, Troya’ya İzmir’den Edremit-Ayvacık-Ezine-Çanakkale güzergahını kullanarak ulaşmak mümkün. İzmir-Troya Antik Kenti arasında 303 kilometrelik bir yolculuk gerekiyor .