Urla'dan yola çıktık ve iki yanını çam ağaçlarının, ürünü hala toplanmamış enginar tarlalarının, yemyeşil bahçelerin, kır evlerinin arasından İskele'ye iniyoruz bugün. Kahvehanelerin, restore edilmiş Rum evleri, ekmek arası sardalya veren balıkçılar, sonradan otele dönüştürülen Yunan yazar Yorgo Seferis'in evi, butik oteller birbirine komşu burada.

Erkenden uyandınız. Harika bir tatil günü... Aylardan Mayıs ama hava Temmuz havası. İzmir'in sıcağı körfezin üzerine çökmüş. Yaprak kımıldamıyor. Öyle bir yere gidelim ki hem denizin serinliği, hem de bir kasabanın sakinliği iç içe olsun, harika bir akşam yemeği de yiyelim, tabaklarımızda balık da olsun, günbatımı da seyredelim diyorsanız eğer, bu pazar yolculuğumuz Urla İskele'ye...

Urla ilçesi İzmir'den 41 kilometre... Sahil yolunu da kullansanız, otoyoldan da gitseniz yapacağınız yolculuk en fazla 40 dakika sürecek.
Önce Urla'ya girin. Cumalı Anı ve Kültür Evi'ni görün, Sanat Sokağı'nda dolaşın, Malgaca Pazarı'nda küçücük avluyu gölgeleyen sarmaşıkların altında mis kokulu çaylarınızı yudumlayın. İlçenin yaşayan tarihini, birçok evin restore edildiği arka sokaklarını dolaşın.
Küçük turumuzun ardından, iki yanını çam ağaçlarının, ürünü hala toplanmamış enginar tarlalarının, yemyeşil bahçelerin, kır evlerinin arasından İskele'ye inelim şimdi...


ÖNCE LİMANTEPE


Yol arkadaşım Petek'le aracımızı URİT'in yanındaki otoparka parkedip, sahilde bir gezinti yapmadan önce antik Kybele teknesinin rıhtıma çekildiği sahilden Limantepe'ye yürüdük önce.
Limantepe antik bölgesi İskele çevresinde öncelikle görmeniz gereken yerlerden. Arkeolojik kazıların sürdüğü yer Urla iskele yakınlarında Karantina Adası’nın tam karşısında. Limantepe höyük bölgesinde yapılan kazılarda yöredeki yerleşimin MÖ.4000’lere kadar; yani Tunç çağına kadar indiği tespit edildi. Klazomenai ise antik dönemin ünlü tarihçi yazarlarından Heredot tarafından, döneminin en önemli 12 kentinden biri olarak belirtiliyor. Heredot yazıtlarına göre kent, MÖ.950 yılında kuruldu ve Helenistik dönemde, bölgenin merkezlerinden biri olarak öne çıktı. Ancak, bu önemli şehrin büyük bölümü hala toprak altında. Şehrin limanı da su altında ama kalıntılar su altında görülebiliyor. Ayrıca Karantina Adası’nda mendirek, amfitiyatro ve tapınak kalıntılarını görmek mümkün. Klazomenai ise Helenistik döneme ait bir yerleşim ve kültür merkezi olarak dikkati çekiyor. Burada yapılan kazılarda bir zeytinyağı işliğinin izlerine de rastlandı ve o yıllarda buradan deniz yolu ile zeytinyağı ihraç edildiği sonucuna varıldı. Buradaki kazılarda bulunan kuşak süslemeli amphoralar burada önemli miktarda zeytinyağı ve şarap üretildiğini, depolandığını ve ihraç edildiğini ortaya koyuyor. Ege Üniversitesi tarafından, bu zeytinyağı atölyesinin bir benzeri kuruldu ve siz de burayı ziyaret edebilirsiniz.


TIP MÜZESİ OLACAK


Klazomenai’yi keşfettiyseniz, buradan Karantina Adası'na (Tahaffuzhane)geçebilirsiniz. Belgelerden öğrenildiğine göre eski yıllarda İzmir şehrine gelen yabancılar, bulaşıcı hastalıklara karşı, önce burada kontrol edilirler ve daha sonra şehire girmelerine izin verilirmiş. O dönemlerde kullanılan karantina binası hala sapasağlam. 1800’lü yıllarda, veba, kolera ve cüzzam gibi hastalıkların toplu ölümlere yol açtığı 1800’lü yıllarda burada karantina hamamları kuruluymuş. Özellikle Osmanlı döneminde, hacı kafilelerini taşıyan gemiler önce buraya uğrarmış. Osmanlının bu ilk karantina bölgesi burada 1865 yılında kurulmuş. Karantina işlemleri 1950’li yıllara kadar devam etmiş. Urlalılar buranın “Tıp Müzesi” ne dönüştürülmesini istiyor ve Sağlık Bakanlığı’ndan bekliyor.

KATMERİ MEŞHUR


Artık Urla İskele'de sahil boyunca yürümenin tam zamanı...İskele, Urla'nın sahildeki uzantısı, iyot kokulu poyrazın karaya doğru serin serin estiği, masmavi berrak denize açılan kapısı.
Bir bardak çayı 1 liraya içebileceğiniz kahvehanelerin, restore edilmiş Rum evlerinin, kır lokantalarının, ekmek arası sardalya veren balıkçıların, kalamar yığılı tabakların müşterilere servis edildiği lüks restoranların, sonradan otele dönüştürülen Yunan yazar Yorgo Seferis'in evinin, butik otellerin, gözlemecilerin, katmercilerin kafelerin birbirine komşu olduğu, sıcacık, alçakgönüllü, sakin ve huzur veren bir yer Urla İskele...
İsterseniz gidin küçücük bir lokantada fasülye pilav yeyin, isterseniz balık restoranlarda da bütçenize çok uygun fiyatlarla çipura, mercan, karagöz ve levreğe, dışı terlemiş bardaklarınızla lezzet katabilirsiniz... Dileyenler için Urla'nın katmeri de meşhur; fiyatı da uygun...


GÜNBATIMI GÜVENDİK'TE


Urla İskelesi’nden yolunuza devam ederseniz birkaç kilometre sonra Çeşmealtı’ndasınız. Çeşmealtı'nın da uzun bir sahili, mendirek ve teknelerin demirlediği büyük bir limanı var. Buradaki dalgakıran, sessiz, sakin gezintiler, yürüyüşler yapmak isteyenler için ideal. Burada gecelemeyi düşünüyorsanız bu rıhtımdan yakın çevreye ve 12 adalara, günübirlik tekne-yat turları yapabilirsiniz. Çeşmealtı’nda gezginler için amp alanları da var. Ayrıca yaz geceleri barlar, restoranlar, kafeler ve alışveriş mekanları buraya canlılık katıyor. Çeşmealtı’na giderseniz tarçınlı lokma yemeden dönmeyin.
Akşam yemeğini "günbatımını izledikten sonra yerim" diyorsanız Güvendik Tepesi'ni çıkmanızı öneririm. Etkileyicidir.