Bayraklı Belediyesi tarafından düzenlenen ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin de paydaşı olduğu "İzmirli Gazeteciler Uğur Mumcu'yu Anlatıyor” adlı söyleşide Mumcu'nun yaşamı, yazıları, araştırmaları ve bugüne ışık tutan fikirleri konuşuldu. Bayraklı Belediyesi Osmangazi Hizmet Binası'nda gerçekleşen etkinlikte; 9 Eylül Gazetesi Yayın Koordinatörü Mutlu Yılmaz, İz Gazete Genel Yayın Yönetmeni Ümit Kartal, Yenigün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Dirik, Yeni Bakış Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Emin Varol, İlkses Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Erdal Erek, Ege Telgraf Gazetesi Haber Müdürü Hakan Serbest konuşmacı olarak katıldı.

HABERCİLİK ATEŞİ SÖNMEYECEK

Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte açılış konuşmasını gerçekleştiren İGC Başkanı Dilek Gappi, gazeteciler olarak Uğur Mumcu cesaretine geri döneceklerini belirterek, “Hasan Tahsin’in yaktığı bağımsızlık meşalesini, Uğur Mumcu’nun yaktığı özgür habercilik ateşini asla söndürmeyeceğiz. Karlı sokaklarda yürümeye devam edeceğiz. İlkeli, Atatürk Devrimlerine gönülden bağlı, dürüst, yurtsever gazeteciler yetiştireceğiz. Tüm faili meçhul cinayetlerle yaşamdan kopartılan Türkiye’nin en önemli kalemlerine, mücadelesinin bedelini bedeniyle ödeyen düşün insanlarımıza, Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu’nun anısı önünde söz veriyoruz” dedi.

Henüz iletişim fakültesini yeni bitirmiş genç idealist bir gazeteci olduğu yıllarda, öykündüğü tek ismin Uğur Mumcu olduğunu dile getiren Gappi sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben Uğur Mumcu gazeteciliği yapacağım dediğimi unutmuyorum. Yapabildik mi ? Araştırmacı gazeteciliğin neresindeyiz. Uğur Mumcu’nun gövdesini ortaya koyduğu bağımsız gazetecilik misyonunu, günün ekonomik şartlarında nereye kadar yerine getirebiliyoruz. Türk basınında en büyük kaybımız özgür gazetecilik değil, biz asıl cesur kalemleri yitirdik. Yolsuzlukların, haksızlıkların ortaya çıkarılması için yılmadan, korkmadan yazmaya devam eden bir anlayışı yeniden köklerinden birer filize dönüştürebilecek miyiz?

Sadece Mumcu mu? Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Prof. Dr. Muammer Aksoy cinayetlerini de kapsayan Doç. Dr. Bahriye Üçok, Hrant Dink, Metin Göktepe, Musa Anter ve daha nice ismini sayamadığımız aydın, gazeteciyi katleden karanlıklara teslim olmaya daha ne kadar devam edeceğiz?”

ÖZGÜR BASIN OLMADAN, ÖZGÜR BİREY OLMAZ

Özgür gazeteciliğin özgür birey demek olduğunu, onurlu yaşamak için önce özgür olmak gerektiğini söyleyen Gappi, “Günümüzde dünyanın en zor yapılan mesleklerin başında tarafsız gazetecilik geliyor. Özgür gazeteciliğin özgür birey demek olduğunu, onurlu yaşamak için önce özgür olmak gerektiğini unutmadan mücadeleye devam edeceğiz. Bu anlayışın yaşadığımız kentte yansıması olan yerel gazetelerimiz ve işini hakkıyla yapan yerel internet haber sitelerimizin yanında olun ki, Uğur Mumcu’nun her parçasından nice Uğur Mumcular doğsun. Plazalara konuşlanan, her şey harika, şahane diyen bir basın yerine, sorgulayan araştıran, kalemini budaktan esirgemeyen gazetecilerin ve basın organların yanında olunuz” dedi.

Dilek Gappi, böylesi anlamlı bir günde gazetecilere, düşüncelerini dile getirme fırsatı verdiği için Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal’a teşekkür ederek sözlerini noktaladı.

BELGEYE DAYALI HABERCİLİK

Söyleşi de konuşan 9 Eylül Gazetesi Yayın Koordinatörü Mutlu Yılmaz, “Belgeli gazeteciliğin atası olarak tanımlayabileceğimiz Uğur Mumcu, bugün yaşasaydı, ülkemizde çok daha iyi bir gazetecilik anlayışı olurdu. Mumcu’nun fikirlerinin ışığında gelecek nesillerde de bilgi, belge ve araştırmaya dayalı haberciliğin gelişmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Yeni Bakış Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Emin Varol ise, “Herkesin konuşmaktan, yazmaktan korktuğu konuları araştırmaktan, sorgulamaktan, yazmaktan vazgeçmeyen çok değerli bir gazeteciydi Mumcu. Kimsenin cesaret edemediklerini yapan, özgürce araştıran ve yazan bir değerdi” diye konuştu.

Yenigün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Dirik şunları söyledi: “Bugün bir aydınlanma neferini anıyoruz ama tablo karanlık. Her şeyden önce cinayetin kendisi karanlık bir olay. Araştıran, sorgulayan, tarikat, siyaset, para, terör ve bunların arka planlarını yazmaya çalışan bir insan katledildi. Faili meçhul deniyor ama failler biliniyor. 30 yıldır isimleri bilinen kişilere bu emri kimin verildiği sorulmadı, sorulmuyor. Faili meçhul değil, katledenler belli ama bu karanlık olayın aydınlanmasını isteyenler meçhul. Onlar bilinmiyor. Mumcu’nun katledilmesi, gerçek gazeteciliğin de katledilmesine yol açtı. Ancak karamsarlık lüksümüz yok.”

Ege Telgraf Gazetesi Haber Müdürü Hakan Serbest şunları anlattı: “Uğur Mumcu, işaret ettikleri, muhteşem Türkçesi ve güçlü kalemiyle Türkiye’nin en önemli gazetecilerinden biriydi. Bugün yaşıyor olsaydı adım gibi eminim 81 yaşında hala araştıran üreten saygın bir gazeteci olacaktı. Belki mahkemelerde, hapislerde geçen bir ömrü olacaktı ama o yine de doğru bildiklerini söylemekten, yazmaktan geri kalmayacaktı.”

İlkses Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Erdal Erek de, “Uğur Mumcu gibi yurtseverlerin yaptıkları iş çok kutsaldı. Cesur olmanın, araştırmanın, düşünmenin ve yazmanın bedelini canlarıyla ödediler. Bugün onların düşüncelerinin ışığında yaşamaya devam ederken Uğur Mumcu’yu her zaman hatırlarsak ve mesleğimizin değerlerini yeniden canlandırıp gençlere yol açabilirsek belki Uğur Mumcu’nun bize bıraktığı hatırasına sahip çıkmış oluruz” dedi.

İz Gazete Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Yağız Barut şöyle konuştu: “Unutmamanın ve unutturmamanın devrimci bir eylem olduğunu düşünüyorum. Halk ne kadar cesur olursa, gazeteciler de o kadar cesur olur ve gerçeğin peşinde koşar. Suskunlar toplumu olduğumuz sürece neden gerçekler yazılmıyor diye sorulmamalı. Daha fazla cesur olmalı ve doğruyu bulmak için mücadelemizi sürdürmeliyiz.”

Editör: Cem Özer