Türkiye'de, sonu gelmeyen zamlar ve rekor seviyelerdeki hayat pahalılığı ile boğuşan milyonlarca asgari ücretlinin gözü kulağı, Ankara'dan gelecek bir "müjde" haberindeydi. Temmuz ayında, yılın başında yapılan zammın enflasyon karşısında erimesi nedeniyle, bir ara zam yapılıp yapılmayacağı sorusu, aylardır kamuoyunun en önemli gündem maddelerinden biriydi. İşte bu kritik soruya en yetkili ağızdan, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan net ve kısa bir yanıt geldi. Partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) grup toplantısının ardından, kendisini takip eden gazetecilerin "Asgari ücrete ara zam olacak mı?" sorusuyla karşılaşan Erdoğan, sadece iki kelimeyle yanıt verdi: "Söyledim ya." Bu kısa yanıt, aslında hükümetin ve ekonomi yönetiminin aylardır işaret ettiği "yılda tek zam" politikasının bir teyidi ve ara zam beklentilerinin de kesin olarak sona erdiği anlamına geliyordu.
Kürsüden 'alım gücü arttı' mesajı: Mazot hesabı tartışma yarattı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısı çıkışında verdiği bu kısa ve net mesajdan önce, kürsüde yaptığı konuşmada, asgari ücretlinin alım gücüne dair kendi perspektifini ortaya koyan çarpıcı bir hesaplama yapmıştı. Muhalefetin ve ekonomistlerin, asgari ücretin özellikle gıda ve temel ihtiyaç maddeleri karşısında nasıl eridiğine dair eleştirilerine, farklı bir metrikle, mazot üzerinden yanıt veren Erdoğan, 2002 yılından bugüne "ciddi bir iyileşme" yaşandığını savundu.
Erdoğan, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: "Biz bunu (asgari ücretin alabildiği mazot miktarını) 2015 yılında 290 litreye çıkardık. Bugün ise asgari ücretle tam 445 litre mazot alınabiliyor. Asgari ücret alan bir vatandaşımız arabasının deposunu ayda 10 kez doldurabiliyor. Aynı oranlar dolar bazında yapılacak karşılaştırmada da geçerlidir. Her alanda olduğu gibi asgari ücretin alım gücünde de 2002'ye kıyasla ciddi bir iyileşme söz konusu."
Ekonomi programı ve kemer sıkma politikası: ara zam neden yok?
Peki, hükümet, milyonlarca çalışanın bu bariz talebine ve yüksek enflasyon gerçeğine rağmen, ara zam kapısını neden bu kadar net bir şekilde kapatıyor? Bu sorunun cevabı, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in öncülüğünde yürütülen yeni ekonomi programının temel felsefesinde gizli. Programın ana hedefi, ne pahasına olursa olsun, kronikleşen yüksek enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek. Ekonomi yönetimine göre, bu hedefe ulaşmanın yolu ise, iç talebi soğutmaktan, kamu harcamalarını kısmaktan ve piyasadaki para arzını kontrol altında tutmaktan, yani bir "kemer sıkma" politikasından geçiyor.
Bu perspektiften bakıldığında, asgari ücrete yapılacak bir ara zam, programın temel hedefleriyle çelişen bir adım olarak görülüyor. Ara zammın, piyasaya ek bir para enjeksiyonu anlamına geleceği, bunun da tüketim talebini körükleyerek enflasyonist baskıyı daha da artıracağı savunuluyor. Ayrıca, artan işçilik maliyetlerinin, üretici fiyatları üzerinden yeniden tüketici fiyatlarına yansıyarak, bir "fiyat-ücret sarmalı" yaratmasından endişe ediliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, konuşmasında "Hayat pahalılığı kaynaklı her türlü sıkıntının farkındayız. Buna çözüm bulmak için başarılı bir ekonomik program uyguluyoruz" demesi de, bu stratejiyi işaret ediyor. Hükümetin temel tezi şu: Vatandaşa, enflasyonla sürekli eriyecek olan geçici maaş artışları vermek yerine, enflasyonu kalıcı olarak düşürerek, alım gücünü sürdürülebilir bir şekilde artırmak. Ancak bu "acı reçete"nin, enflasyon düşene kadar geçecek olan süreçte, dar ve sabit gelirli kesimler üzerinde yaratacağı ağır yük, en büyük tartışma konusu olmaya devam ediyor.