Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından yurda döndü. İki saat süren görüşmenin ardından Trump, Erdoğan’a aracına kadar eşlik etti ve “Harika geçti” sözleriyle basına açıklama yaptı.
Görüşme öncesi CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Erdoğan’ın Donald Trump’ın oğlu Junior Trump ile Boeing uçakları için pazarlık yürüttüğünü öne sürmüş, “Filistin’i Trump’a terk ediyorlar” ifadeleriyle sert eleştirilerde bulunmuştu. Erdoğan ise bu iddialara, “Sağır duymaz uydurur” sözleriyle karşılık vermişti.
THY’den dev Boeing anlaşması
Tüm bu tartışmaların ardından gözler Türk Hava Yolları’na çevrildi. THY Yönetim Kurulu, Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklamada, Boeing ile uzun vadeli bir uçak alım anlaşmasına vardığını duyurdu.
Buna göre:
-
2029-2034 yılları arasında teslim edilmek üzere 50 adet kesin sipariş ve 25 opsiyon olmak üzere toplam 75 adet B787-9 ve B787-10 tipi uçak alınacak.
-
Ayrıca 100 kesin + 50 opsiyon olmak üzere toplam 150 adet 737-8/10MAX tipi uçak için de anlaşmaya varıldı.
Böylece THY, Boeing’den toplam 225 yeni nesil uçak siparişi vermiş oldu. Açıklamada, bu uçakların motorları için Rolls-Royce, GE Aerospace ve CFM International ile görüşmelerin sürdüğü bilgisi de yer aldı.
2035’te tamamen yeni nesil filo
THY’nin açıklamasında, yeni uçak siparişlerinin şirketin büyüme stratejisinin önemli bir parçası olduğu vurgulandı. Buna göre, 2035 yılına kadar THY filosundaki tüm uçakların yeni nesil modellerden oluşması planlanıyor. Bu sayede operasyonel verimliliğin artması, yakıt tasarrufu sağlanması ve yıllık ortalama büyüme oranının yüzde 6 seviyesinde gerçekleşmesi hedefleniyor.
Uzmanlar, THY’nin bu hamlesini “Türkiye’nin havacılık sektöründe küresel ölçekte daha güçlü bir konuma gelme stratejisinin işareti” olarak değerlendiriyor.
Siyasi tartışma sürecek gibi
THY’nin duyurduğu siparişin büyüklüğü, Erdoğan’ın ABD temaslarıyla ilgili tartışmaları da yeniden alevlendirdi. CHP Lideri Özel, “Erdoğan bu anlaşmayla Trump’tan siyasi destek aldı” iddiasını sürdürürken, iktidar kanadı ise bu söylemleri “asılsız” olarak nitelendiriyor.