Haber/ Didar DEMİRCİ
 

Rize İkizdere’de Cengiz İnşaat'ın yapmayı planladığı taş ocağına karşı köylülerin direnişi sürüyor. Çevrenin ve doğanın talan edilmesine karşı yapılan bu eyleme ilişkin Türkiye’nin yakın geçmişinden örnekler veren TARIM ORKAM- SEN İzmir Şube Başkanı Çağdaş Topal, bu olayları iyi anlamak için ülkemizde yürütülen çevre ve doğa politikalarına yakından bakmak gerektiğini söyledi. Topal, “Ülkemizde orman alanlarının korunmasında temel teşkil eden 6831 sayılı Orman Kanunu, çıkarıldığı 1956 yılından bugüne kadar toplam 29 kez değiştirildi ve bu değişikliklerin 15’i AKP döneminde gerçekleştirildi. Yapılan bu değişikliklerle görüyoruz ki hükumetin amaçladığı şey uzun dönemdeki çevresel etkilere yatırım yaparak sürdürülebilir bir çevre politikası yürütmek değil, kısa dönem kaynak kullanımına giderek 'yatırım' adı altında bu kaynakları sermayeye peşkeş çekmektir” dedi.

Rant uğruna pay ediliyor

Cerattepe, Allianoi, Hasankeyf, Karadeniz, Munzur, İznik ormanları, Salda Gölü, Kaz Dağları ve daha onlarca doğa harikasının çıkartılan yasa değişiklikleri ile katledildiğini ifade eden Topal, “Son olarak 06 Ocak 2021 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan '6831 Sayılı Orman Kanunun Ek 16. Maddesi Kapsamında Orman Sınırları Dışına Çıkarma İşlemlerine İlişkin Yönetmelik' ile ormanlarda sınır belirleme yetkisi Cumhurbaşkanı'na verilmiş olup ihtiyaç duyulması halinde sanayi alanlarına tahsis edilebilecek ve imar alanı haline gelebilecektir. Keza Kasım ayında mecliste görüşülen 'Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi' ile bu kanunun 6. Maddesi kaldırılarak ruhsatsız olarak orman ve koruma alanlarında maden ve benzeri faaliyetlerin yürütülmesinin önü açılmıştır. Bu birkaç örnekle bile korunması gereken ekosistem alanlarının nasıl pervasızca sermayedarlara peşkeş çekildiği, yaşamımızın devamı için zaruri ihtiyaç olan ormanlarımızın rant uğruna pay edildiğini görmekteyiz. Ekosistemin temel taşları olan tarım ve orman alanlarında yapılacak her uygulama hayati önem taşımakta. Hükumetin bu tür yasa değişikliğine giderken bu alanda faaliyet gösteren sendika, oda, örgütlerin görüş ve önerilerini dikkate alması gerekmektedir” diye konuştu.

Doğal hayat tehdit altında

Topal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Taş ocağı kurulmak istenen İşkencedere Vadisi dünyada öncelikli korunacak 200 ekolojik bölgeden biri olan Rize İkizdere Vadisi’nin bir kolu olup, bölge doğal sit, sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı olarak tescil edilmiş durumdadır. İskencedere Vadisi’nde kurulması planlanan taş ocağı, doğal hayatı ve yaşamı tehdit etmektedir. Bölgede kurulacak taş ocağı ile Rize İyidere Lojistik Limanı inşaatında kullanılmak üzere yaklaşık 16 milyon ton taşın alınacağı ileri sürülmektedir. Biz KESK'e bağlı TARIM ORKAM-SEN olarak sermayenin kazanç hırsı yüzünden bu doğa harikasının katledilmesini asla kabul etmiyoruz.”