Yazan / Necip VARDAL / Eğitim Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı

4 Mayıs 2020 tarihinde yapılan kabine toplantısında, salgının devam ediyor olmasına rağmen, LGS ve YKS’nin Haziran ayında yapılması kararının alınmasından sonra konudan doğrudan etkilenen kesimlerin haklı olarak tepkisi yükseldi. Önce bu kararın gerekçesi anlaşılmaya çalışıldı. Sadece turizmcilerin kâr elde etme isteğiyle açıklanamayacak kadar ciddi olan bu kararın hala tartışılıyor olması ise kararı alanların aldıkları kararı savunacak geçerli ve kabul edilebilir gerekçelerinin olmamasından kaynaklıydı. Sınavın uygulanması durumunda sağlıkları ile ilgili risk oluşacağını düşünen milyonlarca öğrenci, eğitim ve bilim emekçisi, günlerce kararı alan siyasi iktidara oluşabilecek sorunları ve olumsuz sonuçları anlatmaya çalıştı. Uzaktan eğitime erişimi olmayan yüz binlerce öğrencinin maruz kalacağı eşitsizlikler haftalardır anlatılmaya çalışılıyor. Ailelerinin sosyoekonomik yapılarının, öğrencilerin eğitimle ilgili sonuçlarına etki etmemesi gerektiği ilgili tüm kesimlerce ısrarla anlatılmaya çalışılıyor. Kapsayıcı eğitim yaklaşımı ile dezavantajlı grupların hem süreçten hem de alınan bu karardan etkilenmemesi için çeşitli çevreler sürekli olarak karar alıcılara uyarılarını ve önerilerini iletmeye çalışıyor. Sınava sadece sayılı günler kalmış olsa da, toplumsal ve tarihsel sorumluluklarından kaynaklı, başta Eğitim Sen olmak üzere farklı kesimlerin çabasını ısrarla sürdürdüğünün altının çizilmesi gerekmektedir. Ancak, üzülerek ifade etmek gerekir ki, tüm bu çabalara rağmen, öncelikle alınan kararlardan etkilenen kesimler olmak üzere, eğitimcilerin, ailelerin, bilim insanlarının ortaya koyduğu tüm düşünce, öneri, eleştiri ve talepler siyasi iktidar tarafından dikkate alınmamış, alınan kararın uygulanmasında ısrar edilmiştir.

Bu dönemde Eğitim Sen süreçten öğrenciler ve eğitimcilerin etkilenmemesi için çeşitli faaliyetler gerçekleştirmiştir. Sorunun özneleri olmalarına rağmen görüşleri alınmayanların kendilerini ifade etmeleri için bir kürsü kurmuş, imza kampanyası başlatmıştır. Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu tarafından 08 Mayıs 2020 tarihinde “LGS-YKS Ertelensin” talebi ile başlatılan imza kampanyasının iki önemli amacı vardı: Öğrencilerimizin, eğitim ve bilim emekçilerinin sağlıkları açısından risk oluşturacak sınavların ertelenmesi. Uzaktan eğitime erişimi olmadığı için sınavların uygulanması durumunda ciddi eşitsizlikler yaşayacak öğrencilerle ilgili önlem alınması. Kamuoyunun ve alınan karardan etkilenen kesimlerin düşünce, öneri ve eleştirilerinin yok sayılmasına tepki göstermek. Siyasi iktidar tarafından dikkate alınmayan düşünce, öneri ve eleştirileri kamuoyunun bilgisine ve takdirine sunarak tartışılmasını sağlamak. Kampanyaya katılanların verdiği mesaj aslında çok açıktı; öğrencilerimizin eğitim hakkı ve sağlığı için Haziran ayında yapılması planlanan tüm sınavlar salgın tamamen bitene ve bilim insanları tarafından sınavların yapılabileceği açıklanana dek ertelenmelidir.

Salgının henüz bitmeyeceğinin belli olduğu bir dönemde, 800'lere kadar düşen vaka sayılarının yeniden 1500 lere çıktığı da dikkate alındığında, alınan önlemler ne olursa olsun, yapılacak olan sınavlara öğrencilerimiz kaçınılmaz olarak kaygı ile katılacaktır. Ayrıca, YKS’nin Temmuz ayında yapılacağı düşüncesi ile hazırlıklarını sürdüren, bu tarihe göre planlarını yapan öğrenciler, sınavın yeniden Haziran ayına alınması ile ciddi sorunlar yaşamıştır.

Salgın nedeniyle okulların açılışı, bursluluk sınavı Eylül’e; kalfalık/ustalık sınavı Ağustos’a, açık öğretim sınavları 25/26 Temmuz’a ertelenmiştir. Üniversitelerin yılsonu sınavları uzaktan yapılacaktır. LGS ve YKS için de aynı hassasiyeti beklemek öğrencilerin velilerin ve eğitim emekçilerinin hakkıdır.

Eğitim Sen, koşullar ne olursa olsun öğrencilerimizin mağdur edilmesine sessiz kalmayacak, çocuklarımızın eğitim ve sağlık hakkı için mücadeleyi sürdürecektir.

LGS, YKS’ ye sayılı günler kaldı.

Bilim Kurulu’nun değerlendirmeleri çerçevesinde MEB’in özel okullara deneme sınavı yapılmaması uyarısında bulunurken, LGS ve YKS’nin Haziran’ da yapılma ısrarının arkasında bilimsel değil politik gerekçeler olduğunun farkındayız. Siyasi iktidarın, kendisini destekleyen sermaye çevrelerinin gereksinimlerini karşılama ve salgından bir başarı öyküsü çıkarma isteği için riske atılacak ne tek bir öğrencimiz ne de tek bir öğretmenimiz var. Öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin sağlığı için MEB bürokrasisi hoşlanmasa da sormaya devam edeceğiz: Bir sınıfta kaç öğrenci var ve oturum aralarında fiziksel mesafe nasıl sağlanacak?

LGS için alınan önlemler içerisinde en önemli olanı fiziksel mesafenin sağlanmasıdır. Bir sınıfta sınava kaç öğrencinin gireceği ve oturum aralarında fiziksel mesafenin nasıl korunacağı bilgisinin kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir. Öğrencilerin yaş grubu ve kendi okullarında sınava girecekleri dikkate alındığında, fiziksel mesafenin korunmasının güç olacağı görülecektir.

Sınav merkezleri, sınav salonlarının sayıları açıklanmasına rağmen, her sınav salonunda kaç öğrencinin sınava gireceği, fiziki mesafe kuralının sağlanıp sağlanmadığı belirsizdir. İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğünü “İzmir’de okullar sınava hazır” açıklamasını yapmıştır. Ancak haberin görsellerinde hazır denen sınıfların Sağlık Bakanı’nın ısrarla vurguladığı mesafe kuralı hiçe sayılmıştır. Bu durumda öğrenci ve aileler nasıl “müsterih” olacaklardır? Milli Eğitim Bakanının kendisinin verdiği rakamlara göre dahi sınıf başına ortalama 15 öğrenci düşmektedir. Şehirlerin merkezlerinde bulunan kalabalık okullarda sınav salonlarında 20 öğrencinin bulunma olasılığı oldukça yüksektir. Öğretmen arkadaşlarımız, sorumlulukları gereği, Cumartesi günü görevli bulundukları salonlarda fiziki mesafeyi MEB’in gönderdiği yönergeye göre sağlamaya çalıştığında kimi sorunların yaşanacağı açıktır. MEB’in bu duruma dönük bir hazırlığının olmadığının farkındayız.

YKS, LGS’nin ertelenmemesi ve devam eden tartışmalar çocuklar, gençler için bir travmaya dönüştürüldü. Bilinmezliğin verdiği kaygı, yaşanacakların oluşturduğu korku öğrencilerimizi yıprattı. Siyasi iktidarın ve sermaye çevrelerinin gereksinimleri, öğrencilerimiz düşleri, umutları ve beklentilerinin üzerine adeta bir karabasan gibi çöktü.

YKS, LGS; Haziran ısrarı sürüyor. Kaygıları giderecek bilimsel açıklama ise hâlâ yok!

Yıllardır seçme ve elemeye dayalı merkezileşmiş standart sınavlara Eğitim Sen olarak itiraz ediyoruz. Öğrencileri yarıştıran, rekabet ettiren ve her koşulda kaybeden öğrencilerin olduğu bir eğitim sistemine mahkûm değiliz. Eğitim aracılığıyla yaşamını değiştirmeye ve gelecek düşlerini gerçekleştirmeye çalışan öğrencilerimize geleceksizlik dayatmasına dur demek gerekiyor. Her öğrencinin kamusal eğitim hakkı ve istediği okulda eğitim görme hakkı vardır. MEB öğrencilerin istediği okulda eğitim görme hakkını mutlaka hayata geçirmek zorundadır.

Sınavsız, her öğrencinin istediği okul türünde ve okulda eğitim alma hakkını esas alan bir sistem mümkün!