Kovid-19 pandemisinin ikinci yılının, 14 Mart haftasındayız. Siz deyin “tıp bayramı” biz diyelim “ne bayramı? Her yerde matem havası”. Yas günlerini “bayram”a sığdırmak neye sığar?

Sağlık emekçilerinin en fazla konuşulduğu, ancak göz önünde oldukları kadar değer göremedikleri; mali haklar, sosyal / özlük hakları ve sendikal haklar konusunda en fazla mağduriyetlerin yaşandığı bir dönem yaşanmakta. ‘Yıllık izin kullanayım, istifa edeyim, yeter artık emekli olayım’ deme şansı bile verilmeyen bir dönem. Yer yer süt izni haklarının dahi kullandırılmadığı, ‘kurum inisiyatifi’ ayrıntısıyla yayımlanan genelgelerle kurum amirlerinin iki dudağı arasına bırakılan; çalışan aleyhine şekillenen bir kriz ortamındayız. Bu somut durumu unutup, fedakarca çalışan sağlık emekçilerini köleleştirmek neye sığar?

14 Mart itibariyle 387 sağlık çalışanımızı Kovid-19 nedeniyle kaybettik.

Salgın artan bir hızla devam ediyor. Maalesef ciddi bir koruyucu sağlık politikası üretilmemesi nedeniyle yakın zamanda son bulacak gibi de görünmüyor.

Herkesin hatırlayacağı gibi pandemi ek ödemelerinden bahsedildi; resmi ağızlardan vaatlerde bulunuldu ve sonrasında inanılmaz gelişmeler yaşanmaya başladı. Sağlık emekçileri pandemi döneminde çalışıyor olmalarından kaynaklı daha fazla ücret asla talep etmediler. Madem vadettiniz adaletsizliğe son verin dediler ve o andan itibaren susturulmak istendiler.

Dediler ki; biz yoksulluk sınırı üzerinde temel ücret istiyoruz,

Dediler ki; kreşleri, okulları kapattınız çocuklarımızı bırakacak yer bulamıyoruz,

Dediler ki; yaşlılarımızın sokağa çıkma kısıtlaması var, onlar torun bakamaz; bize kreş/ etüt sağlayın,

Dediler ki; yıpranıyoruz, büyük risk altındayız, yıpranma payı hakkımızı, fiili hizmet zammını verin,

Dediler ki; ek gösterge en az 3600 olmalıdır,

Dediler ki; kadro farkı olmasın, herkes güvenceli istihdam edilsin,

Yıllardır olduğu gibi; sağlıkta özelleştirmelerin, dönüşümlerin başladığı günden beri ve bugün de dendi ki; sağlık hizmetlerinde ticaret olmasın, herkes sağlık hizmetlerine ulaşmakta aynı olanaklara sahip olsun, sağlık hizmetleri tamamen ücretsiz olsun, yeterli sayıda sağlık çalışanı olsun ki dinlenme haklarını kullanabilsin.

Kovid-19 ve tüm salgın hastalıklar iş sağlığı ve iş güvenliği politikaları uygun hale getirilerek meslek hastalığı kabul edilsin.

Bunlardı istenilenler sadece. Hak arama mücadelelerinin üzerini örtmek neye sığar?

Sağlık emekçileri çoğu sağlık kurumunda derdini anlatacak muhatap dahi bulamadı. Dilekçelere yanıt verilmedi. Yönetim koridorlarını çalışanlara HES kodu ile açtılar; Kovid-19 pozitif hastalara bakarken yeterli koruyucu ekipman bulamayan sağlık çalışanı, yöneticilerinin kapılarına dahi yaklaşamadı.

Ülke genelinde pek çok hastanede ve diğer sağlık kurumlarında sadece sendikalar olarak değil meslek odaları, dernekler ve işçi sendikalarının da ortaklaştığı mücadele platformları oluşturuldu ve bazı yerlerde bu platformlara emek ve demokrasi güçleri destek verdiler. İl Sağlık platformları hala da devam etmektedir. Ancak, görünen odur ki mücadelenin yükseldiği, hak arama eylemlerinin arttığı ve emek güçleri içinde de yaygınlaştığı yerlerde baskı, ceza ve çeşitli yıldırma uygulamaları da yaygınlaştı. Örgütlü olmak suç gibi hissettirilmeye başlandı.

Bu uygulamalardan birisinin öznesi de ben (SES iş yeri ve kurum temsilcisi) ve Arzu hemşire (SES üyesi) olduk; hakkımızda açılan bir soruşturma nedeniyle tedbiren (!) görevden uzaklaştırıldık. Bu yazıyı hazırlarken henüz söz konusu soruşturma hakkında tarafıma bir belge tebliğ edilmemişti. Uzaklaştırılma kararının verildiği gün, SES İzmir Şubesi'nin aldığı kararla, öğle yemek saatinde Kovid-19 nedeniyle kaybettiğimiz sağlık emekçileri için yemekhanede saygı duruşu yapmış olmamız akıllara gelen bir sebeptir? Kaybettiklerimizi saygıyla anmayı cezalandırmak neye sığar?

Neyin tedbiri olduğunu hala bilmiyorum; ne konulu bir soruşturma ki benim çalıştığım süre içinde delil yok edeceğim ihtimali düşünülerek tedbiren “uzaklaştırılıyoruz”. Çok açıktır ki özneler Günseli ve Arzu gibi gözükse de ‘gizli özne’ mücadele kararlılığı sindirilmek istenen sağlık emekçileridir… O nedenle hatırlatalım; BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ.