Haber/ Didar DEMİRCİ

Korona virüs pandemisi nedeniyle birçok şirketin aşı üretimine başladığına ve bu aşıların sayısının giderek artacağına vurgu yapan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şube Sekreteri Ümit Doğan, önemli bir ayrıntıya dikkat çekti. Aşıların kişilerde sadece 6 ay süren bir bağışıklık geliştirdiğini belirten Doğan, “Bu da korona virüs aşısı olan kişilerin 6 ay sonra tekrar hasta olabileceği anlamına geliyor. Hatta ikinci hastalığın daha ağır geçtiği vakalar var. Türkiye’nin 83 milyon vatandaşına her 6 ayda bir aşı yapacak bir ekonomisi yok. O zaman tedaviyi önceleyen politikalardan bir an önce vazgeçilip, koruyucu sağlık hizmetlerine odaklanmamız gerekiyor” dedi.

İlaç şirketleri iyileştirir

Kapitalist üretim ilişkileri içerisinde ilaç sektörünün piyasada ciddi bir paya sahip olduğunu anımsatan Doğan, “Bu anlamda ilaç ve aşı üretimi yapacak şirketler giderek artacak. Ancak üretilen veya üretilecek ilaç ve aşılara hastalığı sonlandırıp sonlandırmayacağı yönünden bakmak gerekiyor. Çünkü baktığımız zaman pozitif çıkan ve tedavi sürecinin sonunda iyileşen hastaların 3-5 ay sonra yeniden korona virüse yakalanabildiklerini görüyoruz. Normal şartlarda bir virüs vücuda girdiği zaman vücut onunla savaşır ve ona karşı bağışıklık kazanır. Belli bir süre sonra virüs o vücuda yeniden gelse bile vücut artık bağışıklık kazandığı için hasta olmaz. Aşıların genel mantığı da budur. Fakat Kovid-19’a karşı kazanılan bağışıklığın süreklilik arz etmediğini görüyoruz” diye konuştu.

‘Ben atlattım’ diye düşünmeyin!

Doğan, mevcut Kovid-19 ile mücadele sistemin zayıf noktasını ise şöyle anlatı: “Ben Kovid atlattım diyen kişi bir daha hasta olmam diye kendine güvenmesin. Kovid’e bir değil birkaç kez yakalanabilirsiniz. Birincide basit bir şekilde geçen hastalığın ikincide daha sancılı geçtiğini söyleyen vaka örnekleri var. Oysa hasta ilkinde bağışıklık kazanmış olsaydı, ikinci kez yakalanmaması gerekirdi. Burada önemli olan kazanılan bağışıklığın ne kadar süreyle gereçli olduğudur. Şu andaki görüntü bu bağışıklığın maksimum 6 ay sürdüğü şeklindedir. Bu nedenle üretilen aşıların da ömrü 6 ay olabilir. Türkiye’nin de 83 milyona 6 ayda bir aşı yapacak sağlık bütçesi yok. Sağlık Bakanlığının bugüne kadarki mücadele politikasına baktığımız zaman daha çok hastalanan kişilerin evinde kalıp ilaçlarla tedavi edilmesi şeklindedir. Filyasyon uygulaması ise çok fazla artan vaka sayıları karşısında zaten yakın zamanda çökecek. Bakanlığın şu andaki pandemi ile mücadele sistemi de koruyucu sağlık hizmetlerini öncelemiyor. Sistem kişilerin hastalanmamasına yönelik değil, hastalandıktan sonra gelip hastanede tedavi edilip sermayeye yeni bir alan açmak üzerine kuruludur.”

Esas olan koruyucu sağlık hizmetleridir

Küba örneğinden yola çıkarak koruyucu sağlık sisteminin önemini anlatan Doğan, hasta tedavi rakamlarının değil, toplumun sağlıklı halinin korunmasının esas başarı göstergesi olduğunu söyledi. Bu anlamda poliklinik sayılarının 3 milyondan 5 milyona çıkarılmasının bir başarı olmadığını belirten Doğan, “Normalde insanların sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürmesi ve hastanelere mümkün olduğunca az ihtiyaç duyması gerekir. Sağlık sistemini de bu şekilde kurgulamalısınız. Örneğin Küba’da koruyucu sağlık hizmetleri çok gelişmiştir. Bu nedenledir ki dünyadaki hemen hemen tüm hastalıkların aşısı Küba’da üretilir. Bu üretilen aşılar Küba’nın en önemli gelir kaynaklarından biridir. Hatta kapitalist ülkelere de aşıları Küba satar” dedi.