Haber/ Didar DEMİRCİ

Özellikle Kovid-19 pandemisi ile sağlıklı olmak büyük önem kazandı. Ancak, sağlıkta dönüşüm programıyla uygulamaya giren bir çok şeyin sağlık sistemini olumsuz etkilediğine dikkat çeken Genel Sağlık İş İzmir Şube Başkanı Tarık Doğan, “Sağlıkta dönüşüm programı tamamen özelleştirmeye dayalı kurulmuş olan bir sistem ortaya çıkardı. Sağlığın kendi içerisinde kamusal bir hizmet olması gerekirken sağlıkta bir rant ortaya çıkartı. Sağlık hizmetleri; koruyucu hizmetler, tedavi hizmetleri ve rehabilitasyon hizmetleri olarak ayrılır. Rehabilitasyon hizmetlerini tarikatlara cemaatlere bu tür grupların inisiyatifine bıraktılar. Tedavi edici hizmetleri ön plana çıkararak asıl önemli olan koruyucu hekimlik hizmetlerini arka plana ittiler. Koruyucu hekimliğin mantığı şudur; hasta ortaya çıkmasın. Koruyucu hekimliği ortadan kaldırırsanız hasta ortaya çıkar. O zaman da bunun radyolojisi var, laboratuvar var, ilaç gideri var. Türkiye’nin ilaç giderlerinden dolayı son 20-25 yılda bir harcama kalemi oluştu. Bu ranttır! Bu rantı kim yiyecek? İlaç şirketleri, özel hastaneler. Önceden böyle değildi. Burada oluşturulan rant belli gruplara aktarıldı. Bir dönem mecliste bu gündeme geldi. Bu noktada da haliyle sağlık çalışanları -kamudakiler hariç- özel hastane patronlarının inisiyatifine kaldı. Bunu kamu zararı olarak bize olumsuz etkileri oldu. Bizimle beraber kamuda çalışan vergi dairesindeki memur, okuldaki öğretmen, 657’ye tabi olan çalışan herkes ve aileleri olumsuz etkilendi” dedi. Doğan, ayrıca sağlıkta dönüşüm programının, koruyucu sağlık hizmetlerini geri plana itmesinden dolayı pandemide sınıfta kaldığına dikkat çekti.

Sağlık piyasalaştırılıyor

Sağlıkta dönüşüm programı ile sağlığın piyasalaştırıldığına vurgu yapan Doğan, “Sağlıkta dönüşüm programı ile devletin sağlık alanındaki sorumluluğu geri çekilmekte ve daha fazla hastaya ihtiyaç duyan sağlık modelinde koruyuculuk unutturulmaya çalışılmaktadır. İktidar sağlık sisteminin organizasyonunu neredeyse bütünüyle piyasa koşullarına ve dinamiklerine terk ederken, kendi pozisyonunu düzenleyici ve denetleyici bir pozisyona çekmektedir. Sağlıkta dönüşüm programı ile özel hastanelere yönlendirilen hastalardan alınan katkı payları ilk aşamada düşük tutulmuş, halk özel hastanelere gitmeye alıştırıldıkça katkı payları ve farklar birkaç kat birden artırılmıştır. Katkı paylarının giderek adım adım artırılmasındaki amaç; sağlığın -halkın ödediği vergilerle karşılanan- kamusal bir hizmet olarak görmesini unutturulmasıdır. Piyasalaştırma sürecinde AKP, sağlık alanına çok daha fazla kaynak aktararak ve talebi kışkırtarak alanı ulusal ve uluslar arası sermaye için çekici hale getirmeye çabalamaktadır” ifadelerini kullandı. Doğan, AKP’nin en çok övündüğü sağlık hizmetine başvuru sayısının ciddi artışı piyasalaşmanın ve sağlığın alınıp satılır bir meta olmasının temel işaretidir” diye konuştu.

AKP döneminde hasta sayısı 2.5 kat artı

Sağlık Bakanlığı’nın 2002 ve 2016 muayene verilerini paylaşan Doğan, “AKP iktidarında hasta sayısında 2.5- 3 kat artış olmuştur” dedi. Doğan, “Muayene olan hasta sayılarının Türkiye genelinde artmış olması, OECD kriterlerini yakalamış hatta geçmiş olması, finansal açıdan başarı olarak görülse de halk sağlığı yönünden nitelik boyutu ile bakınca başarı olarak kabul edilemez” ifadelerini kullandı.