İnşaat sektörünün normal şartlarda ekonomik darboğazın giderilmesi konusunda önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan Türkiye Resmi Sektör İnşaat Müteahhitleri İşveren Sendikası (TÜRK İNŞA) Genel Başkanı Servet Arslan, “Sektörümüz işlediğinde toplumun tansiyonunu düşürür, piyasayı güzelleştirir, istihdamı canlandırır, yükselen sesleri bastırır” dedi.

Hükümetin ne zaman dara düşse ya toplu konut hamlesi başlattığını ya da konut kredilerinin faizlerini düşürdüğünü vurgulayan Arslan, “Ancak çare olmadığı, fahiş bir şekilde artan kira ve konut fiyatlarıyla ortada. TÜİK rakamlarına göre inşaat maliyetleri endeks tarihinin yeni rekorunu kırdı. Temmuz’da bir önceki aya göre 6.46 olan endeks geçen yılın aynı ayına göre yüzde 114.47’ye yükseldi. Konut fiyatlarının düşmesi açıklanan inşaat maliyetlerine göre imkansız” vurgusu yaptı.

CEVAP BEKLEYEN SORULAR
Arslan, kaygılarını şu soru başlıklarıyla özetledi:
 “Toplu konut projeleri ile arzu edilen çözüme kavuşmak mümkün olsaydı, 20 senedir alt ve orta gelir grubuna yönelik yapılan 717.000 toplu konuttan sonra ekonomi niye hala bu durumda? 717.000 konutun saramadığı bu yarayı yeni yapılması planlanan 250.000 konut nasıl saracak?

Bu sektörün temel taşları olan müteahhitleri hayata döndürmeden bu projeler nasıl nihayete ulaştırılacak?

Her fırsatta çıkış yolu olarak görülen inşaat sektörünün içinde bulunduğu kangrenleşen sorunlar neden görmezden geliniyor?

Nefes almakta bile zorlanan müteahhitlerin bu ekonomiye güvenmeyip bu işlerin taahhüdünün altına girmek için, öngörülmeyen fiyat artışlarına karşı alacakları kişisel tedbirlerin devlete, millete maliyetini tahmin edebiliyor musunuz?

GERÇEKÇİ DEĞİL
Dar gelirlilere yönelik TOKİ projesini başarılı bir şekilde hayata geçirmek için konunun asıl paydaşı olan ve kamuya iş yapan müteahhitlerle ortak hareket edilmesini isteyen Arslan, şöyle devam etti:

Konut sorununun çözümü, müteahhitlerin kronik hale gelen sorunlarını çözmekten geçer. Firmalar batmaya devam ederken, müteahhitlerin dışlandığı TOKİ projelerinin başarıya ulaşması gerçekçi değildir. Siz gelin önce bizi duyun, bizi görün, bizi dinleyin, bizi muhatap alın. Bu derdi, derdi çekenden dinleyin. Parayı yöneten, sermayenin, istihdamın, üretimin ve ekonominin ana damarında duran müteahhitlerin aklını hafife almayın. Hepimiz biliyoruz ki istikrar varsa hepimiz varız ve bizlerin amacı, bu istikrarı sürdürebilir hale getirip, istikrardan para kazanmaktır.’’

KRİZE KARŞI EYLEM PLANI
Arslan, sektörde yaşanan krize karşı bir eylem planı yapılmasını istedi ve şu önerileri sıraladı:

Yaşanan bu kriz atlatılıncaya kadar, sadece müteahhittin talebi ile koşulsuz tasfiye hakkı mutlaka verilmelidir. Yeni, sürdürülebilir, kamuyu ve müteahhitleri sürekli kararname fiyat farklarına zorlamayan, gerçekçi bir fiyat farkı yönetmeliği hazırlanıncaya kadar temel inşaat girdilerinin esas alındığı malzeme ve işçilik listesi TÜİK tarafından derhal oluşturulmalıdır.

Bu konuda tespitler için kamu iradesi ile birlikte hareket etmeye hazır bir kitle ve STK olduğunu lütfen ihmal etmeyin. Hakediş harici stopaj ve KDV gibi kamu alacaklarımızın beyan usulüne göre ve incelemeyi beklemeden kamuya olan diğer borçlarımıza mahsup edilmesi sağlanmalıdır. (SGK-Veraset-Harçlar-Trafik Cezaları-Dava Harçları gibi)

Firmalarımıza kamu bankalarından Merkez Bankası baz fiyatından kredi verilmelidir.

KGF’den sözleşme bedellerinin %30 kadarına malzeme alış aşamasında garanti verilmeli, ihzarat hakedişlerinin kolay, hızlı ve sözleşmeye göre yapılması gereken hakediş sırasına bağlı olmadan, malzeme ihzarına her ihtiyaç duyulduğunda yapılabilir yöntemler geliştirilmelidir. KGF; hak edişleri temlik alan, piyasaya garanti veren bir kurum haline getirilmelidir.”

Sektörü kurtaracak adımlar
Mevzuatta yapılacak bazı düzenlemelerin sektöre katkıda bulunacağını ve ekonomiye iyi geleceğini belirtti. ArslanÇeşitli sebeplerle; mülkiyet hakkındaki sorun veya keyfiyetten kullanılamayan, ancak şehir merkezinde ve iyi konumda bulunan konutların, öncelikli olarak, kiralardan elde edilecek gelirlerin 775 sayılı ‘gecekondu kanunu’ ve 6306 sayılı ‘kentsel dönüşüm kanunu’ kapsamında değerlendirilerek kullanıma kazandırılması teşvik edilmelidir” dedi. Arslan, şöyle devam etti:

Son zamlarla geliştirilen vatandaşlık verme politikasının bir ürünü olan yabancılara satılan konutlar, ilk bakışta gelir getirici bir sistem olarak görünse de doğru yönetilemediğinden dolayı sorun haline gelmeye başlamıştır. Zira yabancı alıcılar vatandaşlığı aldıktan sonra neredeyse konutları terk etme noktasına gelmişlerdir. Birçok apartmanda hem aidatların ödenmemesi hem de konutun boş kalması sorunun kaynağı olarak gözükmektedir. Kamu, ivedilikle bu konuya müdahale etmelidir. Satış veya vatandaşlık koşullarının düzenlenmesiyle, satılan konutların kullanımı ya da kiralanması teşvik edilmelidir. Buradan yeterince konut üretileceği bir gerçektir.”