Gökçe ADAR ÇUBUKÇUOĞLU - Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde düzelenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi'nin Millet İttifakı oldu. Kongre'ye CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu katılırken İYİ Parti'yi temsilen ise Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale heyette yer aldı.



Türkiye’nin yeni yüzyılında izlenecek yol haritasının paylaşıldığı toplantıda konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı olarak işlerinin kolay olmadığını belirtti. Barış içinde kalkınan ve büyüyen, saygınlığı olan bir Türkiye için yola çıktıklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Zor zamanlardan geçiyoruz. İktidarımızda ülkemizi ayağa kaldırmak için 4 ayaklı bir strateji oluşturacağız. Bunun ilk ayağı güçlü bir demokrasidir. Bunun yanında kuvvetler ayrılığını da getireceğiz. Denetimsiz alan bırakılmayacağız. Özgür medyanın da alt yapısı sağlamlaştıracağız ve demokrasimizin güçlenmesine yardımcı olacağız” diye konuştu. 

'3 KONSEY KURACAĞIZ'
İktidara geldikleri zaman ilk işlerinden birinin Ulusal Vergi Konseyi kurmak olduğunu açıklayan Kılıçdaroğlu, “Kuracağımız konseylerle ilgili 6 lider de mutabakata imza attı. 85 milyondan toplanan vergilerin nereye harcandığını bu Konsey her yıl toplanıp karara bağlayacak ve ülke genelinde herkesin göreceği şekilde Resmi Gazete'de yayımlanacak. Başka bir şey daha; Siyasi Ahlak ve Etik Kanunu çıkaracağız. Harcanan paraların sağlıklı bir şekilde harcanıp harcanmadığının belirlenmesi için 6 lider yine oturduk ve TBMM'de Kesin Hesap Komisyonu kurmaya karar verdik. Böylece kaynakların nerelere harcandığının hesabı verilecek. Bunun başkanı da ana muhalefet partisinden olacak. Sayıştay'ın raporları asla makaslanmayacak ve tamamı TBMM'ye gelecek” ifadelerini kullandı. 

HEDEF ÇİP ÜRETİMİ
Türkiye'nin gelişimi için ikinci ayağın 'Üretim' olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Sanayiden tarıma kadar her alanda üretmek zorundayız. 21. yüzyılda neyi nasıl üreteceğimizi çok iyi bilmek zorundayız. 21. yüzyıl ekonomisi artık bilgi ekonomisidir. Hangi ülke bilgi üretirse o ülke büyür. Bunun için de iktidarımızda üniversitelerde her türlü düşünce özgürce tartışılacak. Hiç kimse farklı düşündü diye üniversiteden atılmayacak. Üretilen bilgiler de sanayici tarafından metaya dönüşecek. 
Katma değeri yüksek üretim yapmak zorundayız yoksa gelişemeyiz. Biz başkalarının pazarı değil üreten ve teknoloji ihraç eden bir ülke olacağız. 21. yüzyılın Türkiye'sinin temel hedefi 'Çip Üreten' bir ülke olmaktır” dedi.

'HERKES GÜVENCELİ OLACAK'
Çalışmaların üçüncü ayağıyla ilgili de konuşan Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Güçlü bir sosyal devlet inşa edeceğiz. Hakça bölüşmezseniz, bir kesim yoksul bir kesim varlıklı olursa orada huzur olmaz. Huzurun olması ise hakça bölüşmeye bağlıdır. Aile Destekleri Sigortası çıkarıp herkesi güvenceli hale getireceğiz. İnsan onuruna yakışır bir devleti inşa edeceğiz. 4. ayağımız ise sürdürülebilirlik. Yani üstteki 3 ayağı tamamladığımızda bunu sürdürmek için de önlemler alınmalı. Bu da devlette liyakatli insanların yer almasıyla olur. Devletin her kurumundaki kültüre de siyasetin müdahale etmesini engelleyeceğiz. Eğitim de sürdürülebilirlik açısından çok önemli. Bu açıdan biz eğitim sisteminde de köklü değişiklikler yapacağız.”

‘HER ŞEY DEĞİŞECEK’
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İktisat Kongresi’nin öneminden bahsederek, “Toplumun kılcallarından çıkarak bir gelecek inşa etmeye karar verdik. Bunların temsilcileri 500’ün üzerinden delege 21 ayrı toplantı gerçekleştirdik. Demokrasi, tarih ve inovasyon tarih başlıklarında buluşan 200’ün üzerinde ilke ve kararları kavramsallaştırmaya çalıştık. Tüm bu çalışmaları yaparken Atatürk’ün izlediği yolu izledik. Ortak akıl inşa ettik.  Hiç bir sorunun tek şekilde çözülmeyedeğini gördük. İlkeler ve kararlar geleceğin şekillendirilmesinde çok önemli bir rol oynayacak. Bugünun siyasal ikliminde biz sadece köprüleri yolları değil iyi tasarlanmış bir geleceği bırakmak istedik. Bu kongre Türkiye’nin içinden geçtiği tarihi adımlara İzmir’den yaptığımız bir katkıdır. Binlerce işçinin, çiftçinin ruhunu, uzmanların birikimlerini koyduk. Artık çok iyi biliyoruz bir şey değişecek her şey değişecek” ifadelerini kullandı.

‘TARİH YAZIYORUZ’
DEVA Partisi lideri Ali Babacan, “Ne kadar çok demokrasi o kadar adalet ne kadar liyakat o kadar ekonomi. Ülkemizi bu çoklu krizin ortasından çıkarmak, hem de ülkemizin bulunduğu durumu iyi durumdan geçiyor. Demokrasi mücadelecileri şu an da karşı karşıya. Bu mücadele Avrupa’da var. Amerika’da da var. Kurumların yok edildiği, hukukun yok edildiği ortak bir mücadele var. Bu mücadele şu an burada. Aym kararlarına, bu ülkenin sorunlarına çözümler adaletten, eşitlikten geçiyor. Güçlü bir demokrasiden geçiyor. Bu memleketi düştüğü durumdan kurtaramazsınız. Bugün eğer ülkenin başkanı 4 milyon dolar 5 milyon dolar istiyorsa bu ülkenin ekonomisi risk altına girmiş demektir. Adalet sadece yargının düzgün çalışması değildir. Sadece son iki yılda, 2020’de ücretlerin milli gelirden aldığı pay yüzde 54 iken yüzde 25’e düşmüş durumda. Biz, tarih yazıyoruz. Türkiye, demokrasisiyle örnek olacak” diye konuştu.

‘BUHRAN DÖNEMİNDEYİZ’
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, “Türkiye, buhran dönemi içerisinde. Cumhuriyet’in fetret dönemini sonlandıracağız. İstesenizde dişinden tırnağından artırdığıyla kademe kademe inşa ettiği varlığını bir yıkım mühendisleri projesiyle yıkmak isteseniz de yarınlara taşıyacağız. Bu tarih eşikte ülkemizi yeniden kuracak maruz kaldığı riskleri ve meydan okumaları ortadan kaldıracak siyasi bir akla ihtiyacımız var. Daha da vahim, keyfi kararlar alan bir ülkeyiz. Değişimin yüksek olduğu rekabet ile beşeri sermayemiz başta olmak üzere kullanmak ve kodlamak mecburiyetindeyiz. Bulunduğumuz bu tarih eşliğinde Türkiye’yi yeniden işleyen bir demokrasiyle, hukukuyla buluşturabileceği, böyle bir çağda denk bir siyasi akılla, bugün konuştuğumuz problemlerin konuşmayacağı bir ülkeye kavuşabileceğimizi biliyoruz” diye konuştu.

‘MAL VARLIĞIMIZ ASLA ARTMAYACAK’
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “İzmir bizim milletimizin ufuk şehridir. İzmir’in tarihiyle milletimizin tarihi karıştırılamaz. Bir masa etrafında toplandık. Sanayi devriminden çok daha derin izler bırakan hızlı bir şekilde hareket eden büyük bir değişim içerisindeyiz. Ya biz, ya kaçıracağız bu dönüşümü ya da işte bugün deyip o nesillerin önünü açacağız. Biz o nesillerin önünü açmak için altı siyasi bir araya geldik. Altılı masa 200 yıllık modelleşme 75 yıllık demokrasi tarihimizin en büyük barış hareketidir. Toplumu tekleştirmeye çalışanlara karşı toplumu birleştiren bir hareketiz biz. Güven duyacak işçi, çiftçi. İstemediğini banka kredilerine boğan isteğine kredi çıkaran hukuksuz bir dönem var. Siyasal ahlak yasasını meclise getirmiştik. Altı siyasetçinin metninin ruhu, siyasal ahlaktır. Eğer hesap vermeye hazır olmayan bir topluluk ülkeyi yönetiyorsa, karşı karşıya olduğumuz sorun ekonomik politik bir sorundur. Hem iktidarın hem de bizler de dahil mal varlığı beyanında bulunmalıdırlar.  Kendi gelirleriyle sahip oldukları mal arasında görevleri arasında artış varsa bu artış hazineye intikal edilmeli. Bizler iktidara geldiğimizde,iktidar temsilcileri mal mülk ve servetini asla artıramayacak” ifadelerini kullandı. 

‘İKTİSADİ KALKINMA ŞART’
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Kardeşlerimiz arkadaşlarımız güzel ufuklar çizdi ama biz bir şey yapamadık ki kendi içimize kapılmış bizim problemlerimizi çözecek adımlarımızı atamamışsız. Bu ülkemizin ayağa kalkması yaşanabilmesi için iktisadi kalkınma şart. Nereden başlayacağız derken herkes ittifak etti. Adalet olmadan hiç bir şey yapamazsınız. Adalet olmadan hiç bir şey olmaz. Devlet adalet üzerine işaret edilir. Dürüstlük, işin ehline verilmesidir. Siz işi ehline vermezseniz o iş inşa edilemezdi ki. 15 Mayıs’ta yeni bir dönem başlayacak. Dürüstlük mutlaka olacak. Ülkemizin kıskacı burada düğümleniyor. Ne adalete güven kaldı ne de dürüstlük” dedi.

‘YENİ BİR DEVLET SÖZÜ’
İYİ Parti'yi temsilen katılan Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale, “Bu toplumsal sözleşmenin temeli yaşatmaktır. Kahramanmaraş depremi bize devletin yaşatmak kelimesini yerine getirmediğini gösterdi. Bir zamanlar ışık renk, hayat olan yerler bir anda yerin altında kaldı. Devlet, nitelikli bir nüfus yetiştirmek zorundaydı. Bu nitelikli iş gücünü dışarıya kaçırmamak zorundayız. Kapsayıcı bir devlet olmak zorundadır. Türkiye olarak yaşlanıyoruz. Her üç kişiden biri çalışıyor. Bunun yarısı asgari ücret alıyor. Biz bu döngüyü değiştirmeliyiz. Kadınları eve, gençleri de kafeye hapseden anlayıştan çıkmamız gerekiyor. Özel sektörün marifetiyle büyümemiz gerekiyor. İş dünyası ile uyumlu bir anlayışa ihtiyacımız var. Yeşil ve çevreci bir anlayışa ihtiyacımız var. Biz bu yeni yüzyılda, sizlere yeni bir devlet anlayışının sözünü veriyoruz” şeklinde konuştu.

Editör: Yusuf Tomruk