Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi öğrencisi Pınar Gültekin, 16 Temmuz 2020'de ortadan kaybolmuş, yapılan aramalar sonucunda korkunç bir cinayete kurban gittiği ortaya çıkmıştı. Olayın faili olarak eski sevgilisi Cemal Metin Avcı gözaltına alınmış ve cinayeti itiraf etmişti.
Cinayeti Detaylarıyla Anlatmıştı
Avcı, çıkan tartışmanın ardından Gültekin’i boğarak öldürdüğünü, cesedini bağ evindeki bir varile koyup yaktığını ve ardından üzerine beton döktüğünü söyledi. Ancak Adli Tıp raporu, Gültekin’in ölmeden önce yakıldığını ortaya koydu.
Mahkeme İlk Kararında Ceza İndirimine Gitmişti
Yerel mahkeme, Cemal Metin Avcı’ya önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Ancak ardından haksız tahrik indirimi uygulayarak cezayı 23 yıla düşürdü. Sanığın kardeşi Mertcan Avcı ise beraat etti.
İstinaf Mahkemesi Cezayı Artırdı
Dava sürecinde dosya temyize giderken, İzmir İstinaf Mahkemesi yerel mahkemenin kararını bozarak Avcı’ya ağırlaştırılmış müebbet, kardeşi Mertcan Avcı’ya ise 4 yıl hapis cezası verdi.
"Canavarca Hisle Değil"
Ancak Yargıtay, bu kararı bozarak, sanığın tasarlayarak ve canavarca hisle öldürme suçundan değil, sadece kasten öldürme veya eziyet çektirerek öldürme suçundan yargılanması gerektiğine hükmetti. Gültekin ailesinin avukatı Dr. Rezan Epözdemir, kararın adalet duygusunu zedelediğini belirterek tepki gösterdi.
Epözdemir, sosyal medyada yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
"Mağdur aile vekili olarak görev yaptığımız müvekkillerin kızı Pınar Gültekin'in hunharca ve vahşice katledilmesine ilişkin dosya kapsamında, İzmir Bölge Adliyesi Mahkemesi 4. Ceza Dairesi sanık Cemal Metin Avcı hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesine göre tasarlayarak ve canavarca hisle kasten öldürme suçundan Ağırlaştırılmış Müebbet hapis cezası, sanık Mertcan Avcı bakımından ise Türk Ceza kanun’nun 281. maddesi uyarınca suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme suçundan 4 yıl hapis cezası vermişti. Bu karar taraflarca temyiz edilmiş ve dosya Yargıtay’a gönderilmişti. Bugün henüz tarafımıza tebliğ edilmeyen, bilgimizin olmadığı ve her nasılsa basınla paylaşılan Yargıtay 1. Ceza Dairesinin kararını biz de basından öğrendik.
Buna göre Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Başkan vekili ile birlikte iki üyenin karşı oyuna rağmen, üçe iki şekilde oy çokluğuyla kararı bozmuştur. Sanık Cemal Metin Avcı'nın müvekkillerin kızı Pınar Gültekin’i canavarca hisle ve tasarlayarak öldürmediği, kendisine aynı zamanda haksız tahrik indirimi uygulanması gerektiği gerekçesiyle karar sanık lehine bozulmuştur.
"Hukuki Dayanaktan Yoksun ve Mesnetsizdir"
Bize göre Yargıtay'ın oy çokluğuyla aldığı bu karar açıkça hukuk garabeti mahiyetindedir. Aşamalarda üç defa değişen, kendi içinde çelişen, dosyadaki delillerle desteklenmeyen, ezberlenmiş ve kurgulanmış haksız tahrik savunmasına kutsiyet atfedip, haksız tahrik uygulamak suretiyle cezanın indirilmesi gerektiği şeklindeki tespit açıkça hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsizdir. Yine dosyada bulunan adli tıp kurumu raporuna göre henüz canlıyken diri diri yakılan, üzerine beton dökülerek nehre atılan Pınar Gültekin'in canavarca hisle öldürülmediği şeklindeki tespit ise inanılmazdır.
Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesinin gerekçesinde dahi canavarca hisle öldürme haline örnek olarak kişinin canlı yakılması gösterilmişken, adli tıp raporuna göre diri diri yakıldığı tespit edilen maktule Pınar Gültekin'in ölümünün canavarca hisle gerçekleştirilmediğini söylemek son derece manidar ve düşündürücüdür. Bir kimseyi diri diri yakmak canavarca hisle öldürme değilse, hangi durumda bu nitelikli hal uygulanabilecektir? Bunu anlayabilmek mümkün değildir. Geldiğimiz noktada İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Yargıtay'ın bozma ilamı doğrultusunda karar verir ve karar bu haliyle kesinleşirse; sanık Cemal Metin Avcı 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilecektir. Kendisine netice ceza olarak 12 yıl hapis cezası verilmesi halinde, şartla salıverme ve denetimli serbestlik kurumları tatbik edildikten sonra 7 yıl cezaevinde kalacaktır, kendisine üst sınırdan 18 yıl hapis cezası verildiği takdirde ise, şartla salıverme ve denetimli serbestlik kurumları uygulandıktan sonra 11 yıl cezaevinde kalacaktır. Ceza infaz hukukunun temel ve evrensel prensibi ve amacı ıslah iken, bize göre hunharca ve vahşice cinayet işleyen bu sanığın henüz ıslah olmadan topluma karışması kamu vicdanında ve müvekkil ailenin vicdanında derin yaralar açacaktır.
"Sözün Bittiği Yerdeyiz"
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin oy çokluğu ile vermiş olduğu bu karar, kadına şiddet ve kadın cinayetleri ile yeknesak ve esaslı bir mücadele iradesini akamete uğratabilecek olan bir karardır. Bu karar kızlarını vahşi bir cinayette kaybetmiş olan müvekkil aile üyelerini hayal kırıklığına uğratmış ve ziyadesiyle üzmüştür. Şüphesiz ki bu karar, tarih önünde müvekkil ailenin vicdanında ve kamu vicdanında mahkum olacaktır. Yargıtay'ın bu bozma kararına karşı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin direnme kararı vermesi ve failin hak ettiği emsal mahiyette cezalandırılabilmesi için hukuki mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Bu kararla ilgili aslında çok şey söylemek istiyoruz ama özneden yola çıkıyoruz ve fakat yükleme doğru tıkanıyoruz. Yani sözün bittiği yerdeyiz."