Türkiye'nin üretim ve ihracat alanındaki en büyük gururlarından biri olan, Avrupa'nın üretim üssü olarak kabul edilen beyaz eşya sektörü, tarihinin en zorlu virajlarından birine girdi. Yıllardır süren ihracat odaklı büyüme modelinin, küresel pazarlardaki daralma ve artan maliyet baskısıyla sekteye uğramasının ardından, şimdi de iç pazardan gelen olumsuz sinyaller, tehlike çanlarının daha gür çalmasına neden oldu.

İzmir sokakları yeniden pazara çıkıyor
İzmir sokakları yeniden pazara çıkıyor
İçeriği Görüntüle

Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD), sektörün 2025 yılının ilk yarısını kapsayan altı aylık performans karnesini kamuoyuyla paylaştı. Açıklanan rakamlar, sektörün hem yurt içinde hem de yurt dışında eş zamanlı bir talep daralması yaşadığını net bir şekilde ortaya koydu. Bu durum, on binlerce kişiye doğrudan, yüz binlerce kişiye dolaylı olarak istihdam sağlayan ve Türkiye'nin en önemli sanayi kollarından biri olan sektörün geleceği hakkında ciddi endişeler doğurdu. Yüksek enflasyon, düşen alım gücü ve finansmana erişimdeki zorluklar, iç satışları vururken; küresel resesyon endişeleri ve artan rekabet de ihracat pazarlarını olumsuz etkiledi.

Rakamlar alarm veriyor: Üretim de satış da sert düştü

TÜRKBESD tarafından paylaşılan veriler, sektördeki daralmanın boyutunu somut bir şekilde gözler önüne seriyor. 2025 yılının ilk altı ayında, buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, fırın gibi altı ana ürün grubunda kaydedilen rakamlar, tablonun vahametini kanıtlar nitelikte:

  • İç Satışlar: Geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 8 oranında azaldı. Bu, düşen alım gücünün ve artan faiz oranlarının tüketici harcamalarını nasıl ertelediğinin en net göstergesi oldu.

  • İhracat: Son üç yıldır devam eden gerileme trendi sürdü ve ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 daha geriledi.

  • Toplam Satışlar: İç ve dış pazarlardaki daralmanın birleşimiyle, toplam satışlarda yüzde 6'lık bir düşüş yaşandı.

  • Üretim: Talepteki bu düşüş, doğrudan üretim rakamlarına da yansıdı. Sektörün toplam üretimi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 oranında azaldı.

Bu rakamlar, sadece birer istatistik olmanın ötesinde, fabrikalarda çarkların daha yavaş dönmesi, stokların artması ve yatırım iştahının azalması anlamına geliyor.

İhracat cephesinde üç yıllık kan kaybı ve rekabet baskısı

TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, yaptığı değerlendirmede, sektörün karşı karşıya olduğu zorlukları detaylandırdı. Son üç yıldır ihracat pazarlarında sürekli bir gerileme yaşandığına dikkat çeken Sığın, bu durumun sektörün geleceği için büyük bir risk oluşturduğunu belirtti. "Üretiminin yüzde 70’ini ihraç eden bir sektör olarak dış pazarlarda elde ettiğimiz başarı bizi bugün dünyanın en büyük 2. üreticisi haline getirdi. İhracat pazarlarındaki daralma ve yüksek maliyet baskılarına karşılık; sektörün üretim kapasitesinin, rekabetçilik ve istihdam gücünün korunması için ihracatta rekabet gücünü geliştirecek politika ve uygulamalara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuluyor" diyen Sığın, hükümete ve ekonomi yönetimine çağrıda bulundu.

Sığın, ihracattaki rekabet gücünün korunmasında, Dahilde İşleme Rejimi’nin (DİR) etkinliğinin kilit bir rol oynadığını vurguladı. DİR, ihracatçı firmaların, ihraç edecekleri ürünlerin üretiminde kullanacakları ithal girdileri gümrük vergisi ödemeden yurda sokmalarına olanak tanıyarak, maliyet avantajı sağlıyor. Sığın, bu rejimin etkinliğinin korunmasının hayati olduğunu belirtirken, devam eden ticaret politikası soruşturmalarının ise sanayiyi aksi yönde etkilediğini ve belirsizlik yarattığını ifade etti.

İç pazarda da çarklar yavaşladı: Taksit ve faiz kıskacı

Sektör için alarm zillerini çaldıran asıl gelişme ise, ihracattaki kronikleşen soruna ek olarak, bugüne kadar bir "güvenli liman" olarak görülen iç pazarın da daralmaya başlaması oldu. 2025 yılında yavaşlayan iç piyasa koşullarına dikkat çeken Gökhan Sığın, satış kanallarının canlılığını korumak ve tüketicilerin alım gücünü desteklemek için acil adımlar atılması gerektiğini belirtti.

Sığın, iki temel sorunun altını çizdi:

  • Yüksek Kredi Kartı Komisyon Oranları: Bankaların, satıcılardan aldığı yüksek kredi kartı komisyonlarının, maliyetleri artırarak hem satış kanallarına (bayilere) hem de dolaylı olarak tüketiciye olumsuz yansıdığını belirtti.

  • Faiz Yükü ve Taksit Sınırlamaları: Tüketiciler üzerindeki yüksek faiz yükünün azaltılması ve özellikle beyaz eşya gibi yüksek meblağlı ürünlerde taksitlendirme imkanlarının artırılmasının, iç talebin sürekliliği için kritik bir önem taşıdığını vurguladı. Tüketicilerin, artan fiyatlar ve sınırlı taksit seçenekleri nedeniyle alımlarını ertelemek zorunda kaldığına işaret edildi.

Çıkış yolu aranıyor: Enerji verimliliği kritik bir koz olabilir

TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, içinde bulunulan bu zorlu süreçten çıkış için önemli bir stratejik öneriyi de gündeme getirdi: Enerji verimliliği yüksek ürünlerin üretiminin ve tüketiminin desteklenmesi. Sığın, bu konunun, sektörün rekabetçiliğini artıracak en önemli unsurlardan biri olduğuna dikkat çekti.

Enerji verimli ürünlerin kullanımının, sadece bireysel olarak tüketicilerin elektrik faturalarında tasarruf sağlamakla kalmadığını, aynı zamanda ülke genelinde enerjide dışa bağımlılığın azaltılması ve çevresel etkilerin en aza indirilmesi açısından da kritik bir rol üstlendiğini belirtti. Sığın, "Enerji verimli ürünlerin piyasada yaygınlaşması sadece ülkemizin yıllık enerji tasarrufu miktarını artırarak kaynakların verimli kullanımını sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda sektörümüzde de üretime güç katarak ihracat için kaldıraç rolüne işaret ediyor" dedi. Bu bağlamda, tüketicilerin A sınıfı ve üzeri enerji verimliliğine sahip buzdolabı, çamaşır makinesi gibi ürünlere ulaşmasını kolaylaştıracak her türlü teşvikin (vergi indirimleri, hurda teşvikleri vb.), hem milli servete katkı sağlayacağını hem de sektöre yeni bir ivme kazandıracağını vurguladı.

Sadece bir sektör değil, ekonominin barometresi

Beyaz eşya sektöründe yaşanan bu çifte daralma, sadece o sektöre özgü bir sorun olarak görülmemeli. 32 milyon adetlik üretim ve 22,5 milyon adetlik ihracat kapasitesiyle faaliyet gösteren, 60 bin kişiye doğrudan, 600 bin kişiye ise yan sanayi ve bayi ağıyla dolaylı istihdam sağlayan bu dev sektör, Türkiye ekonomisinin genel sağlığı için bir "barometre" niteliği taşıyor.

Sektördeki daralma, iç pazarda tüketici güveninin ve alım gücünün ne denli zayıfladığını, dış pazarlarda ise Türk sanayicisinin artan maliyetler ve küresel rekabet karşısında ne kadar zorlandığını gösteriyor. Bu durum, demir-çelikten plastiğe, elektronikten lojistiğe kadar onlarca farklı alt sektörü de doğrudan etkiliyor. Ekonomi yönetiminin, beyaz eşya sektörünün bu yardım çağrısına nasıl bir yanıt vereceği, sadece bu sektörün değil, Türkiye sanayisinin genel geleceği açısından da yakından takip edilecek.

Kaynak: HABER MERKEZİ