Sovyetler Birliği'ne bağlı Gürcistan'ın Ahıska bölgesinden 86 bin-116 bin Müslüman, 1944'te Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan topraklarına sürgün edildi. Yük trenlerinin vagonlarındaki zorlu yolculukları sırasında yaklaşık 17 bin kişi; açlık, soğuk ve hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. Yerel halkın desteğiyle hayata tutunanlar ise 12 yıl boyunca sıkıyönetim rejimi altında kaldı ve yerleştirildikleri bölgeden dışarı çıkmaları yasaklandı.
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra arşivlerde sürgünün Sovyetler Birliği lideri Stalin'in Karadeniz kıyılarını Türklerden temizleme operasyonunun bir parçası olduğu ortaya çıktı. Gürcistan'ın Ahıska bölgesine dönüşlerine halen izin verilmeyen Ahıska Türklerinden sürgünü yaşayıp hayatta olanların sayısı da oldukça azaldı. Ana vatanlarından koparılan Ahıska Türkleri, sürgüne ilişkin tanıklıklarını AA muhabirine anlattı.
"Vagondan inenler, istasyonlarda kaldı"
Kırgızistan'da oturan 82 yaşındaki Hanım Hasratova, annesi ve babasının dört erkek ve iki kız çocuğuyla sürgünü yaşadığını söyledi. Ailesiyle Özbekistan'a sürgün edildiğini belirten Hasratova, "Biz Özbekistan'a getirildik. Vagonda hastalanan bir kardeşim, hastalıktan yaşamını yitirdi. Babam, iki yıl sonra vefat etti. Biz yetim kaldık. Annem, 100 yaşında rahmetli oldu" dedi.
Hasratova, sürgün edilirken yaşanan eziyeti hiç unutmayan annesinin yolculuk sırasında vagondan inen birçok insanın istasyonlarda kaldığını anlattığını aktardı. Kırgızistan'a amcasının oğlunun tavsiyesi üzerine 1957'de göç ettiklerini dile getiren Hasratova, sevgi ve ilgiyle büyüdüğünü ifade etti.
"Sürgün sırasında halk, korku ve endişe içindeydi"
Hasratova'nın ağabeyi Paşa Aliyev, sürgünü 3 yaşındayken yaşadığını ağlayarak anlattı. Aliyev, köyde evlerinden çıkarılıp Ahıska'daki istasyonlara getirilen birçok insanın vagonların altında kaldığını ve sürgün sırasında köyündeki köpeklerin uluduğunu dile getirdi. Vatandan ayrılışını ve sürgündeki acılarını unutamayan annesinin sürekli ağladığını belirten Aliyev, "Annem ağladı, biz de çocukları olarak hep ağladık" şeklinde konuştu.
"Hatırladıkça ağlıyorum"
Sürgünün tanığı 85 yaşındaki Mişfin Eminov, 79 yıl önce Ahıska'dan Kırgızistan'a sürüldüklerini söyleyerek, "Hatırladıkça ağlıyorum" dedi. Kırgızistan'a vagonda annesi ve ninesiyle geldiğini anlatan Eminov, "Bizi derme çatma vagonlarda getirdiler. Herkes ağlıyordu ve eziyet çekiyordu" ifadelerini kullandı.
"Üç gün sonra getireceğiz dediler, 79 yıl geçti hala dönemedik"
Kandef İsmailova, sürgünü altı aylık bebekken yaşadığını dile getirerek, "Ahıska'daki halkı sürmeye gelen askerler, halka 'Üç gün sonra tekrar getireceğiz' demişler. 79 yıl geçti, hala dönemedik" diye konuştu. Ahıska halkının yanına bir şey almalarının yasaklandığını ve silah zoruyla vagonlara bindirildiğini belirten İsmailova, Kırgızistan'ın kendilerine vatan olduğunu kaydetti.
"Vatansız insan yaşayamaz"
Latif Bayogliyev, sürgünü 2 yaşındayken yaşadığını ifade ederek, "Herkese vatan lazım. Vatansız insan yaşayamaz. Ahıska, ana yurdumuzdur" dedi. Bayogliyev, sürgünle gelen halka evlerini ve sofralarını açan Kırgız halkına minnettar olduklarını kaydetti.
Kaynak: AA