Halihazırda bırakın üretimlerini geliştirmeyi, geçimlerini bile sürdürmekte zorlanan ve fındık üretimini sadece geleneksel alışkanlıklarla devam ettiren üreticiler artık bir çözüm talep ediyor ve dünyanın en büyük fındık üretim merkezi olan Türkiye’ye yakışır bir fındık politikasını talep ediyorlar.

Üreticilerin ve Karadeniz Bölgesi’nin siyasi temsilcilerinin tespit ve taleplerini aktarmaya devam ediyoruz.

Hasat öncesi açıklanan fındık rekoltesi tahminlerinin ve bu tahminler üzerinden oluşan fiyatların üreticileri yoksullaştıran bir manipülasyon olduğunu ifade eden Çiftçiler Sendikası (Çiftçi-Sen) Fındık Kürsüsü Temsilcisi Kutsi Yaşar ise "Ekonomik kriz daha da derinleşmekte, döviz kurlarındaki belirsizlik ve yüksek faiz politikaları ile hammadde olarak dışa bağımlı girdi fiyatlarında sürekli artışlar sonrasında fındık çiftçisi yoksulluğa mahkum edilmektedir. Diğer yandan elektrik, su, ekmek ve tüp gaz vb. yaşamsal girdilerdeki zamlar fındık çiftçisinin katlanamayacağı boyutlara ulaşmıştır." şeklinde konuştu.

Yaşar, fındık üreticilerinin karşı karşıya olduğu koşulları şöyle anlattı:

"Fındık çiftçisinin insanca yaşamasın için gerekli olan yaşamsal ve tarımsal girdilerin fiyatları sürekli artarken fındık fiyatlarındaki bir ileri bir geri durumları borç sarmalının büyümesine sebep olmuş, fındık çiftçisi bir kez daha vahşi piyasa içerisinde, şirketler karşısında kendi kaderine terk edilmiştir."

Çiftçi-Sen olarak Tarım ve Orman Bakanlığı'na ve ülke kamuoyuna çiftçilerin Birleşmiş Milletler tarafından kabul gören haklarından bir tanesinin de "Tarımsal Üretimde Fiyat ve Piyasa Belirlemede Özgürlük Hakkı" olduğunu ve çiftçilerin bu kapsamda adil bir piyasaya ve tatmin edici bir fiyata ulaşma haklarını hatırlatmanın öncelikli görevleri olduğunu söyleyen Yaşar, sözlerine şöyle devam etti:

"Çiftçi-Sen olarak fındık tüm tarafların kazanacağı bir formülün peşinde değiliz. Çok iyi bilmeliyiz ki bir tarafta üreten çiftçiler diğer tarafta ürettiklerimizi yok pahasına almaya çalışan şirketler var. Şirketler kazanırsa paralar ülke ekonomisine değil çokuluslu şirketlerin havuzuna akacaktır. Oysa fındık çiftçileri kazanırsa ülke ekonomisi de kazanacaktır. Onun içindir ki AKP hükümeti ve ona bağlı Tarım ve Orman Bakanlığı, TMO'yu değil sezon başında FİSKOBİRLİK'i devreye sokmalı ve fiyatları maliyet, kar payı ve insanca yaşama payı gözeten FİSKOBİRLİK'in üretimden pazarlamaya kadar zincirin her halkasına sahip olacak şekilde ve fındık çiftçilerinin yönetimlerini demokratik olarak belirleyecekleri bir yapıya kavuşturulmasını talep ediyoruz. 2000 yılında sözde özgürleştirme yasası olarak çıkarılan 4572 sayılı kooperatif yasasının şirketler lehine olan hükümleri kaldırılmasını istiyoruz."

REKOLTE TAHMİNİ SAĞLIKLI DEĞİL

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya ise rekolte tahmin çalışmalarının sağlıklı bir şekilde yapılmadığını belirterek, fındık fiyatının yükselmesini istemeyenlerin rekolte tahminlerini düşük tutmaya çalıştıklarını ve kendisinin de rekolte tahminleri açıklandığında buna TBMM'de yaptığı açıklamalarda, dile getirilen rekolte tahminlerinin yüksel olduğunu belirterek buna itiraz ettiğini ifade etti.

Kaya, rekolte tahmininin sağlıklı yapılabilmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı'nın; üretici birlikleri, ziraat odaları ve üniversiteler ile birlikte rekolte tahmin keşifleri yaparak ortalama bir rekolte tahminini yapması gerektiğini söyledi.

Tarım sektörünün bütününde olduğu gibi fındık üretiminde de maliyetlerin çok yüksek seviyelere ulaştığını belirten Kaya, fındık fiyatları açıklanırken kendilerinin fındık fiyatının minimum 25 TL olması gerektiğini ifade ettiklerini söyledi. Üretim maliyetleri üzerinden yaptıkları hesaplamaya dayanarak bu fiyatı ifade ettiklerini belirten Kaya, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) fındık alanındaki faaliyetlerine de değindi.

'TMO ÜRETİCİLERİ KORUMALI'

Geçtiğimiz yıl 16-17 TL'den üreticiden alım yapan TMO'nun 24 TL'den bu fındıkları sattığını ve aradaki fark kadar kar ettiğini belirten Kaya, TMO'nun kar etmesine bir itirazları olmadığını ancak TMO'nun asıl görevinin üreticileri piyasadaki güçlere karşı korumak olduğunu hatırlattı.

TMO'nun Aralık ayının sonunda fındık alımını durduracağının açıklandığını ifade eden Kaya, fındığı ucuza almak isteyen bir çok alıcının şu anda TMO'nun fındık alımını durdurmasını beklediğini söyledi.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile bu konu hakkında bir görüşme gerçekleştirdiğini ifade eden Kaya, söz konusu görüşmede bakan Pakdemirli'ye TMO'nun Nisan ayına kadar fındık alımına devam etmesi gerektiğini ilettiği bilgisini paylaşarak şunları söyledi:

"Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli'ye dedim ki Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) daha önce Aralık ayı sonuna kadar fındık alacağını söylemişti. TMO çıksın Nisan'a kadar piyasada kalacağım, desin. Üreticiyi güvencesiz bırakmayacağım, desin. Bu fındık fiyatlarının düşmesine mani olur. O da bu önerimizi dikkatle dinledi, not aldı. Umarım uygularlar. Uygulamazlarsa fındık fiyatlarında maalesef büyük bir düşüş olacağı kaygısını taşıyoruz."

Tüccarların TMO'nun alım fiyatına yakın fiyatlardan alım yaptığını ve TMO'nun prosedürlerinin yorucu olması sebebiyle üreticilerin TMO yerine tüccara fındıklarını sattığını ifade eden Kaya, TMO'nun yeterli düzeyde alım yaptığını söylemenin zor olduğunu belirtti.

Ayrıca TMO'nun üreticiden fındık alırken saptadığı randımanın, aynı fındığa ilişkin tüccarların saptadığı randımanın altında olduğunu belirten Kaya, dolayısıyla üreticinin de TMO'ya fındık satmaktan geri durduğunu ifade etti. TMO ile tüccarlar arasındaki randıman farkının da düşük randıman tespiti yapan TMO'ya kar olarak geri döndüğünü vurgulayan Kaya, TMO'nun üreticiyi destekleyen bir şekilde faaliyet yürütmesi gerektiğinin altını çizdi.

Yazımızın ilk bölümündeki vurgularımızı tekrarlıyoruz, Türkiye’nin tarım ve gıda sisteminden kaynaklanan sorunların çözümü, elbette tekil başlıklardaki düzenlemelerle değil, sorunların kaynağındaki sisteme alternatif bir tarım ve gıda sistemini hem talep ederek hem de mümkün olduğunu yaşamın içerisinden örneklerle kanıtlayarak geliştirilecek. En önemli nokta ise her yıl tekrarlanan sorunları ve tartışmaları ilk kez gündeme geliyormuş gibi ele almak değil, biriktiren bir çözüm arayışını toplumsallaştırarak hayata geçirmek olacaktır.

Fındık üreticileri ne talep ediyor?

Çiftçiler Sendikası (Çiftçi-Sen) Fındık Kürsüsü Temsilcisi Kutsi Yaşar, fındık üreticilerinin taleplerini ve çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

• Gerek Uluslararası sözleşmelerden gerekse de Anayasadan gücünü alan Fındık çiftçilerinin, bağımsız olarak sendikal örgütlenmesini sağlayacak iç hukuk düzenlemeleri yapılsın. Var olan Ziraat Odaları, Birlikler vb. çiftçi örgütleri de demokratik yapılara kavuşturulmasını talep ediyoruz.

• Fiskobirlik, üretimden pazarlamaya kadar zincirin her halkasına hakim olacak ve yönetim organlarını üreticilerin belirleyeceği şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.

• 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu şirketlerin kazancını artırmak için değil, fındık üreticilerinin zor günlerinde yardımcı olmak amacıyla yeniden düzenlenmelidir.

• Lisansı depoculuk şirketlere kazandırmaya yönelik değil, fındık çiftçilerinin yararına olacak şekilde kurgulanmasını talep ediyoruz.

• Tarım Sigortaları Yasası şirketlerin kazancını artırmak için değil, fındık çiftçilerinin zor günlerinde yardımcı olmak amacıyla yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz.

• Fındık çiftçileri eksiksiz sosyal güvenceye kavuşturulmasını talep ediyoruz.

• Mevsimlik işçiler için 2009 yılında hazırladığımız rapordan sonra ulaşım, barınma ve çocuk emeğinin kullanılmasında birtakım olumlu gelişmeler olsa da yeterli değildir. Hala hazırda mevsimlik tarım işçileri düşük ücretli ve sosyal güvencesiz çalışmaya devam etmektedirler. Pandemi sürecinin titizlikle takip edilip sürece uygun tedbirlerin alınmasını ve mevsimlik işçilerin koşullarının iyileştirmesini ve de çocuk emeğinin kullanılmamasını talep ediyoruz.