Birleşmiş Milletler ve uluslararası kuruluşların raporları, yaşlı bireylerin şiddet, kötü muamele, yaşa dayalı ayrımcılık, sosyal ve ekonomik dışlanma gibi ciddi hak ihlallerine uğradığını ortaya koyuyor. Türkiye’de ise tablo özellikle gelir yetersizliği ve düşük emekli maaşları nedeniyle daha da çarpıcı.
Küresel Emeklilik Endeksi (Natixis Global Retirement Index 2025) verilerine göre Türkiye, emekliler için en iyi yaşam koşullarına sahip ülkeler sıralamasında ancak 42. sırada. Eurostat verilerine göre Avrupa Birliği’nde ortalama asgari emekli ücreti 1.248 Euro iken Türkiye’de bu rakam 352 Euro civarında. Temmuz 2025’te en düşük emekli maaşı 16 bin 881 TL oldu. Ancak Eylül 2025 verilerine göre sadece dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması 27 bin 111 TL, tüm temel ihtiyaçlarla birlikte 88 bin 310 TL’ye ulaşıyor. Bu tablo yaşlı yoksulluğunu Türkiye’nin en önemli sosyal sorunlarından biri haline getiriyor.
Evde bakım ve kurumsal hizmetler yetersiz
Araştırmalar, yaşlı bireylerin yaşlılık dönemini kendi evlerinde ve çevrelerinde geçirmek istediklerini gösteriyor. Ancak evde bakım sisteminin yetersizliği bu talebi karşılamaktan çok uzak. Türkiye’de evde bakım desteğine ihtiyaç duyan yaşlı oranı %16,4 iken 75 yaş üzerindekilerde bu oran %26,9’a çıkıyor. Buna karşın son bir yıl içinde evde bakım desteği alanların oranı yalnızca %2,5.
Kurumsal bakım ihtiyacı duyan yaşlı bireyler için huzurevleri ve yaşlı bakım merkezleri de erişim engelleriyle dolu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre Nisan 2023 itibarıyla Türkiye genelinde 458 huzurevi bulunuyor. Bu kurumların toplam kapasitesi 38.231 kişi iken fiilen bakım hizmeti sunulan yaşlı sayısı 29.332. Bakanlık ve diğer kamu kurumlarına bağlı huzurevlerinin kapasitesi ise 20.521 kişiyle sınırlı.
Kamuya bağlı huzurevlerinde yıllarca sıra beklenirken, özel huzurevleri ve yaşlı bakım merkezlerinin ortalama maliyeti 50-60 bin TL civarında. Bu rakamlar, emekli maaşlarıyla özel kurumlara erişimi neredeyse imkânsız hale getiriyor. OECD ülkelerinde 65 yaş ve üzeri nüfusun ortalama %5-6’sı kurumsal bakım kuruluşlarında yaşarken Türkiye’de bu oran 2024 itibarıyla yalnızca %0,3 düzeyinde.
Yaş dostu kentler ve hak temelli politikalar şart
Uzmanlar, yaş dostu toplum ve kent yaklaşımının hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. Bugün Türkiye’de kent mimarisi, yollar, kaldırımlar, konutlar ve toplu ulaşım gibi alanlar yaşlı bireyler için ciddi engeller barındırıyor. Bu durum yaşlıları hareketsiz yaşama ve izolasyona sürüklüyor.
Yaşlıların sağlık hizmetlerine erişimi de önemli sorunlar arasında. Kronik hastalıkların etkisiyle artan sağlık gereksinimleri ve çevresel riskler (hava kirliliği, trafik, hijyen sorunları) yaşam kalitesini ciddi biçimde etkiliyor. Uzmanlar, yaşlıların değişen sağlık ve bakım gereksinimlerini karşılayacak toplumsal politikaların ivedilikle geliştirilmesini talep ediyor.
Ege Geriatri Derneği Başkanı Psk. Mevlüt Ülgen, “Yaşlı bireyler birikimleri, deneyimleri ve topluma kattıkları değerlerle saygın bir şekilde yaşlanmayı hak ediyor. Engeller kaldırılarak yaşam kalitesini artıran yaşlı dostu politikalar acilen hayata geçirilmelidir” çağrısı yapıyor. Dernek ayrıca, BM İnsan Hakları Konseyi’nin başlattığı ‘yaşlı hakları sözleşmesi’ sürecinin hızla tamamlanmasını beklediklerini duyuruyor.