Dr. İpek Elif Atayman, yaşadığı cezaevi koşullarını kamuoyuna duyurdu. 5 Haziran’da ailesine ve avukatlarına haber verilmeden Silivri Cezaevi’nden Afyonkarahisar Kapalı Cezaevi’ne sevk edilen Atayman, tutukluluğunun artık bir cezalandırma yöntemine dönüştüğünü şu ifadelerle anlattı:


“Bileklerim kelepçeden morarmış durumda. Eşyalarım çöp torbasında. Haftada yalnızca bir kez, 10 dakikalık görüşme hakkım var. Bu bir yargılama değil, açık bir şiddet uygulamasıdır. 72 gün boyunca hücrede, ardından 5 gün koğuşta kaldım. Sonra yalnızca bir parça ekmekle, 7,5 saat boyunca kelepçeli şekilde, bir metrekarelik zırhlı bir kabin içinde Afyon’a sevk edildim.”

Dr. Atayman’ın aktardığı koşullar, 2011 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne düzenlenen operasyonun ardından yaşananları akıllara getirdi. Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu dahil 130 kişinin “çete” suçlamasıyla yargılandığı davada, aralarında Genel Sekreter Pervin Şenel Genç’in de bulunduğu kadın belediye yöneticileri aylarca cezaevinde kalmıştı.

O dönemde de kadın tutuklulara yönelik kötü muamele iddiaları gündeme gelmişti. Kalabalık koğuşlarda yatak yetersizliği nedeniyle kadınların 40-45 gün boyunca yerde, tuvalet kapısının önünde uyuduğu, altı kişilik koğuşlarda 13 kişinin kaldığı ve kişisel eşyaların dahi paylaşıldığı belirtilmişti. Kadın tutukluların yaşadığı hak ihlalleri yıllar geçmesine rağmen benzer biçimde devam ederken, Atayman’ın açıklamaları cezaevlerindeki insan onuruna aykırı uygulamaları bir kez daha gözler önüne serdi.

“Tutuklu kadın arkadaşlarımızı betonda yatırdılar”

Cezaevi sürecindeki dayanışmasıyla akıllara kazınan eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu geçmişi anlattı, bugün yaşanan benzer hukuksuzlukları da şöyle değerlendirdi:

“Arkadaşlar, ilk tutuklandıklarında Bergama Kadın Cezaevi’ne gittiklerinde orada bir yatak problemi vardı. Arkadaşlar ziyarette söylediler. Biz de on tane, açılır kapanır türden yataklardan aldık. Hatta eşim, Türkan Kocaoğlu, gitti Karabağlar’dan aldı. Ve aynı gün biz Bergama Cezaevi’ne gönderdik, teslim ettik. Ama bir hafta sonra “Yataklar geldi mi?” diye sordum. Henüz teslim edilmemişti. Gittik, savcıya rica ettik, uğraştık...” Yani bir hafta boyunca, yataklar cezaevine ulaşmasına rağmen yerde, betonda yatırdılar. Bu bir uyarıydı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde olduğu gibi operasyonlar bize de yapıldı. Altı sene yargılandık, hiçbir şey çıkmadı. Sonunda beraat ettik. 130 kişi yargılandı. Şimdi de Ekrem Bey, 130’a yakın kişiyle yargılanıyor. Oradan da bir şey çıkacağına inanmıyorum. Bir defa, seçilmiş başkanların ya da üst düzey bürokratların böyle işlere bulaşacağını ben hiç ihtimal vermiyorum. Birçoğunu tanıyoruz. Bu bir operasyon. Algı yönetimiyle, itibarsızlaştırmayla ilgili. Tabii, bu algı yönetimi geri tepmezse yapan için her türlü değer yargısını ayaklar altına alarak bir kazanca dönüşebilir. Ama er geç adalet tecelli ediyor.

İmamoğlu'dan Kılıçdaroğlu'na mektup! Özgür Özel detayı dikkat çekti
İmamoğlu'dan Kılıçdaroğlu'na mektup! Özgür Özel detayı dikkat çekti
İçeriği Görüntüle

Ben inanıyorum ki orada tutuklu bulunan arkadaşlar beraat edecek. Türkiye’nin gönlünde, kendi kentlerinin gönlünde, yüzleri ak bir şekilde çıkacaklar. Bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi muhalefetin en büyük koltuğuysa, o zaman da 2011 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi muhalefetin en büyük koltuğuydu. “Oradan bir şey çıkarsa, kişi kendinden bilir işi” mantığıyla, “CHP belediyesinden bir şey çıkarsa zarar veririz, güç kaybettiririz” diye yapılan bir hareketti. Burada da bir şey olduğuna

Muhabir: Özge Uyanık