Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan bankacılık sektörü, 2025 yılının ilk yarısını rekor kârlarla kapattı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından kamuoyu ile paylaşılan son rapor, sektörün finansal gücünü ve kârlılık kapasitesini bir kez daha ortaya koydu. Açıklanan verilere göre, bankaların 2025 yılının ilk altı ayındaki toplam net kârı, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 34,5 gibi çarpıcı bir oranda artarak 422 milyar 459 milyon liraya ulaştı. Bu olağanüstü kârlılık, sektörün zorlu ekonomik koşullara rağmen ne denli dayanıklı ve dinamik bir yapıya sahip olduğunun en net kanıtı olarak yorumlandı.
Varlıklar 40 trilyon liraya merdiven dayadı
Bankaların finansal sağlığının en önemli göstergelerinden biri olan aktif büyüklüğü de yılın ilk yarısında gözle görülür bir artış kaydetti. 2024 yılı sonuna göre 7 trilyon 9 milyar liralık bir genişleme yaşayan sektörün toplam aktifleri, Haziran 2025 sonu itibarıyla 39 trilyon 666 milyar 557 milyon lira gibi devasa bir rakama ulaştı. Bu büyüme, bankaların ekonomiye sağladığı fonların ne denli genişlediğini ve finansal sistemdeki ağırlıklarının ne kadar arttığını gösteriyor. Sektörün bilançosunun bu denli büyümesi, hem reel sektöre aktarılan kaynakların hem de menkul kıymet yatırımlarının artmasından kaynaklandı.
Kredi muslukları ekonomiyi beslemeye devam ediyor
Bankacılık faaliyetlerinin kalbi olarak kabul edilen kredi hacmi, sektörün büyümesindeki ana itici güç olmaya devam etti. BDDK verilerine göre, Haziran 2025 itibarıyla bankaların toplam kredi stoku 19 trilyon 555 milyar 463 milyon lira seviyesine çıktı. Bu rakam, hem bireysel hem de ticari kredilerdeki canlılığın sürdüğünü ve ekonomik aktivitenin finansmanında bankaların kilit rol oynadığını teyit etti. Kredi artışına rağmen, sektörün risk yönetimi konusundaki başarısı da dikkat çekti. Kredilerin takibe dönüşüm oranı yüzde 2,12 gibi oldukça düşük bir seviyede gerçekleşti. Bu oran, verilen kredilerin geri ödemesinde ciddi bir sorun yaşanmadığını ve bankaların kredi kalitesini korumayı başardığını gösteriyor.
Vatandaşın güvenli limanı mevduat oldu
Bankaların en temel fon kaynağı olan mevduat hacminde de yılın ilk yarısında rekor bir artış gözlendi. Vatandaşların ve kurumların birikimlerini değerlendirdiği mevduatlar, 2024 sonuna kıyasla yüzde 21,2 oranında artarak 22 trilyon 914 milyar 438 milyon liraya yükseldi. Bu durum, tasarruf sahiplerinin bankacılık sistemine olan güveninin devam ettiğini ve bankaların fon toplama kapasitesinin ne kadar güçlü olduğunu ortaya koyuyor. Artan mevduatlar, bankaların kredi verme potansiyelini de doğrudan destekleyerek ekonomiye can suyu olmaya devam ediyor.
Olası şoklara karşı çelik yelek: Sağlam sermaye yapısı
Bir bankacılık sisteminin fırtınalı havalarda ayakta kalabilmesinin en önemli güvencesi, sahip olduğu sermaye gücüdür. BDDK raporuna göre, sektörün özkaynak toplamı yılın ilk altı ayında yüzde 16,7’lik bir artışla 3 trilyon 382 milyar 20 milyon liraya ulaştı. Bu güçlü özkaynak yapısı, bankaların olası zararları karşılama kapasitesini artırıyor. Sektörün finansal sağlamlığını ölçen en kritik göstergelerden biri olan sermaye yeterliliği standart oranı ise Haziran 2025 sonunda yüzde 18,03 gibi oldukça tatmin edici bir seviyede gerçekleşti. Yasal sınırların oldukça üzerinde olan bu oran, Türk bankacılık sektörünün uluslararası standartlarda güçlü bir sermaye yapısına sahip olduğunu ve olası ekonomik şoklara karşı dayanıklı olduğunu kanıtlıyor.
Rakamların ardındaki gerçekler
Sektörün elde ettiği bu parlak sonuçlar, yüksek faiz ortamı ve enflasyonist süreçten de önemli ölçüde etkilendi. Bankalar, artan faiz oranları sayesinde kredi ve mevduat arasındaki makası kendi lehlerine çevirerek kârlılıklarını artırdı. Ayrıca, menkul kıymet portföylerinden elde edilen gelirler de kârlılığa önemli katkı sağladı. Menkul değerler toplamının 6 trilyon 267 milyar lirayı aşması, bankaların Hazine kağıtları ve diğer finansal enstrümanlara yaptığı yatırımların boyutunu gösteriyor.
Gelecek döneme ilişkin beklentiler
Uzmanlar, yılın ikinci yarısında da bankacılık sektörünün güçlü performansını sürdürmesini bekliyor. Ancak küresel ekonomideki belirsizlikler ve iç piyasadaki enflasyonla mücadele politikalarının seyrinin, sektörün gelecekteki performansı üzerinde belirleyici olacağı ifade ediliyor. Bankaların, dijitalleşme ve teknolojiye yaptıkları yatırımlarla operasyonel verimliliklerini artırarak kârlılıklarını korumaya çalışacağı öngörülüyor. Finansal istikrarın korunması ve sürdürülebilir büyümenin sağlanması adına BDDK’nın atacağı adımlar da sektör tarafından yakından izlenecek.