İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kentteki yapı stokunun envanterini çıkartmak için çalışmalara başladıklarını söyledi. Yapı kontrol laboratuvarı kurmayı ve binalara deprem güvenlik karnesi vermeyi planladıklarını belirten Soyer, “Orta hasarlı yapılar için de mevzuat düzenlemesi ve finansman modeli üzerinde çalışıyoruz” dedi.
ODTÜ Mezunlar Derneğinin düzenlediği deprem konulu çevrim içi söyleşiye katılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, belediyenin bu alandaki yol haritasını paylaştı. Depremin hemen ardından arama kurtarma çalışmaları, çadır alanları oluşturulması ve yardımların koordine edilmesi başta olmak üzere kapsamlı bir çalışma başlattıklarını söyleyen Soyer, “Zaman içinde son derece organize biçimde çadır alanlarındaki her türlü talebi anında çözebilecek noktaya geldik. Belediyemizin Uzundere’de 224, Gaziemir’de 58 konutunu ve eski adıyla Hilton’un 380 odasını hızla depremzedeler için hazır hale getirmeye başladık. Yavaş yavaş bu konutlara afetzedeler yerleşmeye başladı. Halkın Bakkalı ve Biz İzmir platformu üzerinden ‘Biz Varız’ kampanyası başlattık ve ilk saatlerden itibaren binlerce gıda, hijyen paketi, sıcak yemek ve uyku tulumu bağışı ile afetzedelerimizin ihtiyaçlarını karşıladık. Yatak, beyaz eşya, ocak gibi evin temel ihtiyaçlarına dönük bağış kampanyamız halen devam ediyor” dedi.


“Afetzede hemşerilerimizin bir yuvaya kavuşmasını sağlıyoruz”

“Bir Kira Bir Yuva” kampanyası başlatarak kullanmadığı evlerini paylaşmak isteyenleri ve 5 ay boyunca kira desteği sunacak yurttaşları afetzedelerle buluşturduklarını söyleyen Soyer, sözlerine şöyle devam etti:
“Şimdiye kadar bu kampanyamızda 217 hemşerimiz evini paylaştı. 38 milyon liraya yakın kira desteği sağladık. Bu, 3 bin 800 deprem mağdurunun beş aylık kira bedelinin toplanması anlamına geliyor. Bu desteklerle peyderpey afetzede hemşerilerimizin bir yuvaya kavuşmasını sağlıyoruz. Evi ağır hasar görmüş, yıkılmış ya da yıkılması gereken 4 bin 239 hanenin acil ihtiyaçlarını karşılayacak noktaya geldik. 6 bin 929 orta hasarlı ev tespiti yapılmış aile için de büyükşehir olarak her bir haneye 5 bin lira destek vermeyi karar altına aldık. Bu da 35 milyon liralık bir bedel ödenmesi anlamına geliyor. Dolayısıyla ağır hasarlı binalardaki 4 bin 239 hanemizle orta hasarlı binalardaki 6 bin 229 hanemiz için acil ihtiyaçlarını gidecek çözümü 13-14 gün içinde üretmiş olduk. Kitabı yazılacak bir başarı hikayesi ortaya konuldu."

“Risk araştırması yapmaya başlıyoruz”

İzmir’in bu tür afetlere karşı dirençli bir kent olması için yapılacaklar ve bunun için finansman modelinin belirlenmesi üzerine çalıştıklarını söyleyen Soyer, depremle ilgili Bilim Kurulu oluşturarak bu kurul rehberliğinde yol alacaklarını vurguladı. Soyer, “Amacımız; 1999 öncesinde ruhsatlandırılmış yapılardan başlayarak kentteki yapı stokunun envanterini çıkartmak. Biz de bir yandan bu yapı stoku ile ilgili risk araştırması yapmaya başlıyoruz. Yapı kontrol laboratuarı kuracağız ve binalara bir deprem güvenlik karnesi vermeyi planlıyoruz. Büyükşehir belediyesinin bütçesini de revize ederek depremle ilgili çalışmalar için 200 milyon lira kaynak aktarmayı uygun gördük” dedi.

“Türkiye için model olsun”

Göreve geldiklerinde Toplum Sağlığı Dairesi Başkanlığı ile Deprem Dairesi Başkanlığını kurduklarını hatırlatan Soyer, afet ile ortaya çıkan dayanışma gücünün çok kıymetli olduğunu değinerek “İzmir’i dirençli bir kent yapacak asıl şey, kentin dinamiklerini bir araya getirme kabiliyetini artırmaktan geçiyor. Şimdiki derdimiz bu dayanışmanın sürmesi yönünde; çünkü Türkiye deprem kuşağında bir ülke. Bizim İzmir için bundan sonra üreteceğimiz çareler Türkiye için de model olsun düşüncesini taşıyoruz” şeklinde konuştu.

“Orta hasarlı yapılarla ilgili çalışma başlattık”

Soyer, orta hasarlı binalardaki depremzedeler için nasıl bir yol izleneceğine dair gelen soruya ise öncelikle mevzuattan bahsederek yanıt verdi. Soyer, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı mevcut mevzuat ile ağır hasarlı ve acil yıkılması gereken yapılardaki depremzedeler için bir bölümü yerinde bir bölümü rezerv alanda toplu konut yapımı ile ilgili bir çözüm ortaya koyuyor. Nitekim 5 bin konut yapımıyla ilgili süreci başlattık. 2 bini yerinde 3 bini rezerv alanda olacak; ancak bu çözüm sadece ağır hasarlı binalarla ilgili. Mevzuatımız orta hasarlı yapılarla ilgili sınırlı çözüm üretiyor. Binayı güçlendirirsen orada oturabilirsin diyor ama binayı güçlendirmekle ilgili bir destek öngörmüyor. Orada bir mağduriyet söz konusu. Belediye olarak çalıştığımız ana başlıklardan biri de orta hasarlı yapılar. Bir yandan daha önce yaptığımız kentsel dönüşüm çalışmalarını hızlandırırken bir yandan da orta hasarlı yapılardaki deprem mağdurları için bir çözüm üretmek üzere çalışma başlatıyoruz. Bunun mevzuat ve finansman tarafı var. Büyükşehir olarak hem mevzuat için yapılacak düzenlemelerle hem de finansman modeli üzerinde çalışıyoruz. Dünya Bankası ve başka finans kuruluşlarıyla görüşmeye başladık” dedi.

Heykelciğin beyaz mermerden yapılmış olmasının Ege kültürlerine özgü olduğunu belirten Doç. Dr. Derin, “İç Anadolu’da Çatalhöyük’te pişmiş toprak ve kireç taşı kullanılırken Yeşilova Höyüğünde yaşayan ilk İzmirliler daha zor işlenen mermeri tercih etmişler. Hatta kolye ve bazı el aletlerinde de mermer kullanmışlardır. Tarih Öncesi ilk İzmirlilerin doğurganlık ve yaşamın bir simgesi olarak karşımıza çıkan bu tür heykelcikler günlük işlerin içinde toplumun inancını yansıtan buluntular olarak görülmektedir. Bu tür eserler Egeli toplumunun günlük kullanımı ifade eden sıradan nesneler olmaktan çok, kutsallık-kadın arasındaki bağlantının Neolitik dönem insanlarının sosyal hayatı içerisindeki somut kanıtlarından biridir. Bu durum daha sonraki dönemlerde de Kybele, Artemis, Magna Mater ile devam ederek, kadına-anaya olan saygı ve inanç yüceltilmiştir” diye konuştu.


“294 eser İzmir Arkeoloji Müzesi’ne teslim edildi”


Yeşilova Höyüğü ve höyükte devam eden kazı çalışmaları hakkında bilgi veren Doç. Dr. Derin, “2020 yılındaki çalışmalar pandemi önlemleriyle daha kısıtlı sayıda arkeolog ve öğrencilerden oluşan bir ekip tarafından gerçekleştirildi. Bu süreç içinde ele geçen 294 eser İzmir Arkeoloji Müzesi’ne teslim edildi. Günümüzden 8200 yıl öncesine ait mekânlarda bulunan taş, kemik ve pişmiş toprak eserler içinde dikkati çeken buluntulardan biri, beyaz mermerden yapılmış bir “Ana Tanrıça” heykelciği olmuştur. Küçük heykelcik, ayakta duran, küçük göğüslü, dar kalçalı, hafif göbekli bir çıplak kadın şeklindedir. Heykelciğin baş kısmı kırılmıştır. Tek parça halinde yontulan heykelciğin başı Göller Bölgesi ve Çatalhöyük örnekleri gibi topuzlu ve badem gözlü olmalıdır. Başı kendi döneminde kırıldıktan sonra kıvrık sol kolu üzerine delik açılarak kolye olarak kullanılmaya çalışılmıştır” dedi.
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Üniversitemiz akademisyenleri Anadolu’da sahip olduğumuz zengin, kültürel mirasın gün ışığına çıkarılması çalışmalarına akademik katkı sunmaya devam ediyorlar. Yeşilova Höyüğü kazı çalışmaları, 2008 yılından itibaren Bakanlar Kurulu Kararı ile Ege Üniversitesine tahsis edildi. Edebiyat Fakültemiz Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Zafer Derin’in başkanlığında sürdürülen kazı çalışmalarında, 8200 yıl öncesine ait mekânlarda bulunan kalıntılar içinde bir “Ana Tanrıça” heykelciğine ulaştılar. Tarih, kültür ve bilime önemli katkılar sunan bu buluntulara ulaşan kazı ekibimizi tebrik ediyorum” dedi.


İzmir’in Bornova ilçesinin Karacaoğlan Mahallesi, Manda çayı kıyısında bulunan Yeşilova Höyüğü, tarih öncesi dönemde zengin bitki örtüsü ve hayvan kaynaklarıyla uygun çevre koşullarına sahip olması nedeniyle, İzmir’in içinde ilk yerleşim yeri olarak kabul ediliyor. Egeli ilk toplulukların günümüzden en az 8500 yıl önce yerleşmeye başladığı tespit edilen Yeşilova Höyüğü, İzmir’in bilinmeyen bir dönemine ait yüzlerce eser kazandıran ve kalıntıları ile turizmin ilgi çeken alanlarından biri olarak dikkat çekiyor. Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğrencilerinin de bir eğitim alanı olan Yeşilova Höyüğü, ziyaretçi merkezi ile her yıl binlerce misafirini ağırlıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Bornova Belediyesi’nin desteğiyle devam Yeşilova Höyüğü kazı çalışmaları, İzmir ve Ege Bölgesi’nin kültür tarihine bulgularıyla katkıda bulunmaya devam ediyor.