Türkiye'nin gündemine bir "sağlık skandalı" olarak oturan ve kamu vicdanını derinden yaralayan "Yenidoğan Çetesi" davasında yeni bir perde aralandı. Özellikle maddi durumu yetersiz ve çaresiz ailelerin yeni doğan bebeklerini hedef aldığı iddia edilen örgütün, 19'u tutuklu toplam 58 sanığı, Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 5'inci kez yargılanmaya başlandı. Davanın büyüklüğü ve sanık sayısının fazlalığı nedeniyle adliyenin konferans salonunda görülen duruşma, saat 10.30 sıralarında sanıkların kimlik tespitleriyle başladı. Duruşmaya, sanık ve taraf avukatlarının yanı sıra, çocuklarını bu şebekenin elinde kaybettiğini iddia eden aileler ve çok sayıda izleyici katıldı.

İddianamede yer alan kan dondurucu suçlamalara göre, örgüt, sistematik ve son derece organize bir şekilde çalışıyordu. İddiaya göre, genellikle kamu hastanelerinde görevli bazı sağlık personelleri, durumu kritik olan veya yoğun bakım ihtiyacı duyan yeni doğan bebekleri tespit ediyordu. Ardından, paniğe kapılmış ve çaresiz durumdaki ailelerle temasa geçen örgüt üyeleri, bu aileleri, kamu hastanelerinde yer olmadığı veya yetersiz kalındığı yalanıyla, kendilerinin önceden anlaşmalı olduğu özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yönlendiriyordu. Bu sevkler karşılığında, hem sevk eden sağlık personeline hem de örgütün diğer üyelerine yüklü miktarda komisyonlar ödendiği öne sürülüyor. Ancak, asıl vicdanları sızlatan iddia, bebeklerin bu özel hastanelerde gerekli tıbbi bakımı alamadığı ve kasıtlı ihmaller sonucu hayatlarını kaybettiği yönünde. İddianamede, bu ihmallerin, hem hastane masraflarını şişirmek hem de Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan (SGK) haksız yere yüksek meblağlarda ödeme almak için yapıldığı belirtiliyor.

Davanın seyrini değiştiren gelişmeler: İkinci dalga operasyon ve birleşen dosyalar

Başlangıçta daha sınırlı sayıda sanıkla başlayan dava, soruşturmanın derinleştirilmesi ve polisin düzenlediği ikinci dalga operasyonla birlikte daha da büyüdü. "Yenidoğan Çetesi"ne yönelik düzenlenen ikinci dalga operasyona ilişkin hazırlanan yeni iddianame, ana dava dosyası ile birleştirildi. Bu birleşmeyle birlikte, şebekenin sadece birkaç doktordan oluşmadığı, hemşirelerden ambulans şoförlerine, hastane yöneticilerinden aracı kişilere kadar geniş bir ağa sahip olduğu ortaya çıktı ve sanık sayısı 58'e yükseldi. Bu gelişme, davanın ne denli karmaşık ve çok katmanlı olduğunu gözler önüne serdi.

Davanın seyrini etkileyen bir diğer önemli gelişme ise, önceki duruşmalarda yaşanmıştı. Mahkeme, Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’i makamında tehdit ettiği iddia edilen tutuklu sanıklardan Mustafa Kemal Zengin’in dava dosyasının, bu davadan ayrılarak yeni bir soruşturma konusu yapılmasına hükmetmişti. Bu ayrılma kararı, örgütün yargı mensupları üzerinde dahi baskı kurmaya çalıştığı iddialarını güçlendirirken, davanın ne denli yüksek bir gerilim altında sürdüğünü de gösterdi. Ayrıca, geçtiğimiz duruşmada mahkemenin, tutuklu sanıklardan 10'unun tahliyesine karar vermesi, mağdur aileler ve kamuoyu tarafından tepkiyle karşılanmıştı.

Bazıları neden otobüste ters oturamaz? Otobüste ters oturamama sebepleri
Bazıları neden otobüste ters oturamaz? Otobüste ters oturamama sebepleri
İçeriği Görüntüle

Duruşma salonundan notlar

Adliyenin dev konferans salonunun bir mahkeme salonuna dönüştürüldüğü duruşmada, sanıkların ve avukatların çokluğu nedeniyle adeta bir insan seli yaşandı. Örgüt lideri olmakla suçlanan doktor Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 19'u tutuklu sanığın yoklamalarının alınmasıyla devam eden duruşmada, sanıkların soğukkanlı tavırları dikkat çekti. Diğer yanda ise, çocuklarının bu şebeke tarafından ölüme terk edildiğine inanan ailelerin gözyaşları ve adalet arayışı, salonun atmosferini ağırlaştırdı.

Kaynak: HABER MERKEZİ