Teknoloji çağının sunduğu sınırsız imkanlar, aynı zamanda karanlık ve sinsi tehlikeleri de beraberinde getiriyor. Gençlerin ve çocukların saatlerini geçirdiği dijital dünyada, son yıllarda giderek yayılan ve "dijital uyuşturucu" ya da "binaural beats" olarak adlandırılan yeni bir bağımlılık türü, uzmanları ve aileleri endişelendiriyor. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Öğr. Gör. Dr. Ayşen Yalman, bu yeni nesil tehdidin, basit bir müzik dosyası gibi görünen ancak beyin üzerinde uyuşturucu etkisi yaratan özel ses frekansları olduğunu belirtti. Konunun uzmanı olan Yalman, bu tehlikenin çalışma mekanizmasını, "Bu ses dosyaları, sol ve sağ kulağa aynı anda, birbirinden çok az farklı frekanslarda sesler gönderilmesi prensibine dayanıyor. Örneğin, bir kulağa 300 hertz, diğer kulağa 310 hertz ses verildiğinde, beyin bu iki frekans arasındaki 10 hertzlik farkı kendisi bir titreşim olarak üretiyor," diyerek açıkladı.

İşte bu yapay titreşimin, tehlikenin kendisini oluşturduğunu vurgulayan Dr. Yalman, "Bu titreşim, kimyasal uyuşturucuların etkilediği beyin bölgesini doğrudan uyarıyor. Beyin, gerçek bir madde almamış olmasına rağmen, uyuşturucunun yarattığına benzer bir haz ve gevşeme durumunu simüle ediyor, yani taklit ediyor. Bu sahte hazzı bir kez tadan beyin, dopamin salgılıyor ve doğal olarak bu hissi yeniden yaşamak istiyor. Böylece dijital uyuşturucu döngüsü başlamış oluyor," ifadelerini kullandı. Bu durum, masum bir müzik dinleme eyleminin, aslında beyin kimyasını manipüle eden ve bağımlılığa kapı aralayan tehlikeli bir sürece dönüşebileceğini gözler önüne seriyor.

Masum Muzik Dosyasi Degil Dijital Uyust 930935 276531 (1)Masum Muzik Dosyasi Degil Dijital Uyust 930936 276531 (1)

Sanal hazdan kimyasal bağımlılığa: Cesaret kapısı aralanıyor

Dr. Ayşen Yalman'ın üzerinde durduğu en kritik nokta ise, dijital uyuşturucunun sadece bir ses dosyası bağımlılığı olarak kalmaması ve gençleri çok daha tehlikeli bir yola sürüklemesi. Yalman, bu sanal hazzın, kimyasal uyuşturucu kullanımından önceki bir basamak olarak kabul edilmeye başlandığı konusunda ciddi uyarılarda bulundu. "Bu ses dosyaları, sürekli dinlendiğinde bir bağımlılığa dönüşüyor. Sanal ortamda da olsa bu hazzı sürekli arayan genç bireyler, bir sonraki aşamada bu hissin gerçeğini merak etmeye başlıyor. Dijital uyuşturucunun yarattığı bu sahte deneyim, onların gerçek uyuşturuculara karşı olan korku ve çekincelerini azaltıyor. Sonuç olarak, gençler kimyasal uyuşturucuları denemek için çok daha cesur hale geliyor ve ne yazık ki kullanım oranları artıyor," diyen Yalman, bu durumun dijital uyuşturucuyu bir "geçiş kapısı" haline getirdiğini belirtti.

CHP'den Erdoğan-Trump görüşmesine tepki
CHP'den Erdoğan-Trump görüşmesine tepki
İçeriği Görüntüle

Bu sanal deneyim, uyuşturucunun yarattığı etkiyi normalleştirerek, gençlerin zihnindeki "tehlike" algısını zayıflatıyor. "Nasılsa bir zararı yok, sadece bir ses dosyası" düşüncesiyle başlayan süreç, zamanla merak ve daha fazlasını isteme arzusuna dönüşüyor. Bu durum, gençleri yasa dışı ve hayati tehlike taşıyan kimyasal maddelerin karanlık dünyasına bir adım daha yaklaştırıyor. Bu nedenle uzmanlar, dijital uyuşturucunun yarattığı etkinin, en az kimyasal maddeler kadar ciddiye alınması ve önleyici tedbirlerin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini savunuyor.

Tehlike bir tık uzakta: Kulaklık en büyük risk faktörü

Bu sinsi tehlikenin en korkutucu yönlerinden biri de erişiminin son derece kolay olması. Kimyasal uyuşturucular gibi yasa dışı yollarla ve büyük bir riskle temin edilmesine gerek kalmadan, dijital uyuşturuculara sadece bir akıllı telefon veya bilgisayar aracılığıyla ulaşılabiliyor. Dr. Ayşen Yalman, bu içeriklerin genellikle sosyal medya platformlarında, dijital oyunların arka plan müziklerinde veya "konsantrasyon artırıcı", "derin uyku müziği" gibi masum başlıklar altında uygulama marketlerinde satıldığına dikkat çekti. "Bu müzik dosyalarının çoğu akıllı telefon uygulamaları üzerinden cüzi miktarlara satılıyor. Hatta birçoğuna ücretsiz olarak ulaşmak bile mümkün. Bu durum, tehlikeyi her gencin cebine, odasının içine kadar sokuyor," dedi.

Tehlikenin boyutunu katlayan en önemli faktörün ise kulaklık kullanımı olduğunu vurgulayan Yalman, "Bu ses dosyalarının beyinde istenen etkiyi yaratabilmesi için iki kulağa farklı frekansların aynı anda gitmesi gerekiyor. Bu da ancak kulaklıkla mümkün. Özellikle kulaklıkla dinlenmesi, dijital uyuşturucunun etkisini 5 kata kadar artırabiliyor. Bu nedenle kulaklık, bu süreçteki en kritik ve tehlikeli araç haline geliyor," diyerek aileleri uyardı. Çocuğunun odasında, kulaklığıyla müzik dinlediğini veya oyun oynadığını düşünen bir ebeveyn, aslında onun son derece tehlikeli bir deneyimin içinde olduğundan habersiz olabiliyor.

Ailelere acil çağrı: Çocuğunuzun dijital ayak izlerini takip edin

Bu görünmez tehlike karşısında en büyük görev ise ailelere düşüyor. Dr. Ayşen Yalman, ailelerin yasakçı bir tutum sergilemek yerine, bilinçli ve gözlemci olmaları gerektiğini belirterek, bir dizi hayati tavsiyede bulundu. "Aileler, çocuklarının güvende olduğunu düşündükleri kendi odalarında bu içeriklere kolayca ulaşabildiğini unutmamalı. Bu nedenle, çocuklarının telefonlarındaki ve bilgisayarlarındaki uygulamaları, bu uygulamalar içindeki satın alımları, kredi kartlarından harcanan paraları mutlaka düzenli olarak kontrol etmeliler," dedi.

Özellikle çocuğun davranışlarındaki değişimlerin ve kulaklık kullanım alışkanlıklarının en önemli ipuçları olduğunu belirten Yalman, "Çocuğunuzun eskisinden çok daha uzun süreler boyunca, özellikle odasına kapanarak kulaklıkla vakit geçirdiğini fark ediyorsanız, bu bir uyarı işareti olabilir. Ders başarısındaki düşüşler, sosyal çevresinden uzaklaşma, uyku düzenindeki bozukluklar ve aşırı sinirlilik gibi belirtiler de bu tür bir bağımlılığın habercisi olabilir. Ailelerin çocuklarıyla açık bir iletişim kurması, dijital dünyanın tehlikeleri hakkında onları yargılamadan, korkutmadan bilgilendirmesi ve gerekirse bir uzmandan destek alması hayati önem taşıyor," diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: DHA