Kazdağları’nın ilk ekoturizm tesisi Öngen Country Hotel’in sahibi Mehmet Öngen:Sert söylemlerle, zıtlaşmalarla gelişen dış politika anlayışının sonuçlarını, tüm sektörlerde olduğu gibi özellikle ağırlıklı olarak turizmde yaşıyoruz.

Röportaj/ Engin YAVUZ

Türkiye’de otellerin çoğu artık satılık. Ülkemiz neredeyse satılık otel mezarlığına döndü. Oysa biz bunları hak etmedik.

OTELC03Bugünkü konuğumuz 1995 yılında Kazdağları’nda ekoturizmi ilk kez başlatan ve bu amaçla Öngen Country Hotel’i hizmete açan Mehmet Öngen. Kendisiyle turizm sektöründen, turizm işletmeciliğinin inceliklerinden ve gelecekle ilgili hedeflerinden söz ettik.
Kendinizi tanıtır mısınız bize?


İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni 1980 yılında bitirdim ve 1981 yılında serbest avukatlığa başladım. Avukatlığımın ilk yıllarından itibaren turizm sevdası yüreğime düşmüştü. Eşime, 1985 yılında yazdığım 14 sayfalık mektupta, ileride yapacağım turizm yatırımının hayali projesini anlatmıştım. O mektup hala arşivimizde saklıdır. Hayalim, doğduğum Yeşilyurt Köyü’nün turizmle gelişmesini sağlamak, bunun için, tabii ki öncelikle mimari dokusunu korumak ve kendim de bir otel yaparak bu gelişim sürecine katkıda bulunmaktı. Nihayet 1995 yılında hayallerimi gerçekleştirme imkanı bulabildim. Projesini Cengiz Bektaş’ın çizdiği, 45 derece eğimli bir arazi üzerine, olağanüstü zor koşulların hakim olduğu inşaatıma başladım. Tam beş yıl sürdü inşaat. Bir tek zeytin ağacını kesmeden, tek bir kayayı parçalamadan, makine ve teknolojinin giremediği bir arazi üzerinde, doğayı hiç tahrip etmeden, aksine koruyarak inşaatı tamamladık. 2000 yılında Öngen Country Hotel’i hizmete açtık. Tesisimiz eko turizmin Türkiye’deki öncülerinden biri oldu. 2001 yılında da dünyanın en saygın mimarlık ödüllerinden olan Ağa han mimarlık ödülüne aday gösterildi. Benim bir hayalim daha vardı. Bölgemizde ilk uluslararası oteller zincirini kurarak bölgenin adını dünyaya duyurmak. Bu hayalimi de 2016 yılında Ramada Resort Kazdağları& Thermal Otel’i açarak gerçekleştirdim.

DOĞA İLE İÇ İÇE

Tesisleriniz birçok kez uluslararası ödüle layık görülmüş. Sizin diğer yatırımcılardan ne farkınız var?
Projelerimi oluştururken hedefim, yapılanları tekrar etmek değil, yapılmayan işleri hayata geçirebilmekti. Kendi tesisimde doğa ve çevre ile uyumlu, öte yandan iç mekanlarda belirli bir konforu yakalayarak, misafirlerimize doğa ile konforu bir arada aynı anda yaşatabilmekti. Öte yandan otelin mutfağında, kendi çiftliğimizde tamamen doğal yöntemlerle ürettiğimiz yiyecekleri sunduk . Konuklarımız, otelimizde kentte kaybettikleri değerleri buldular. Temiz hava, korunmuş ve nitelikli bir çevre, tamamen yöresel ve doğal yiyecekler, ama aynı zamanda konfor.
Ramada Resort –Kazdağları & Termal Otel’e gelince, dünyanın en büyük otel zinciri olan Wyndham Grubu bünyesindeki Ramada’da dünyanın İlk termal oteli olduk. Kaplıca turizmi de denilen termal turizmde, ülkemizde hala eksik ve doğru olmayan bir algı var. O da şu : Termal oteller, belirli mütedeyyin kişilerin gittiği, daha muhafazakar bir turizm anlayışının hakim olduğu işletmelerdir. Tabii ki bu algı son derece yanlış. Termalin değeri, ülkemizde yeni yeni anlaşılıyor. Her sosyal ve kültürel sınıftan, her yaş grubundan kişilerin yararlandığı bir turizm kolu haline geldi artık termal turizm. Biz de konuklarımıza en iyisini sunuyoruz.

111OTELC11

YERLİ TURİST GELİYOR

konuk profiliniz hakkında bilgi verebilir misiniz bize?
2016 yılı, ülkemizin iç sorunları nedeniyle, yabancı turistlerin Türkiye’den uzaklaşmasına neden oldu. Sanıyorum bu durum, 2017’de de devam edecek. Bu nedenle biz, otelin açılmasından aylar önce başlattığımız tanıtım ve satış çalışmalarımızda, bu gerçeği göz önünde bulundurarak yönümüzü tamamen yerli turiste çevirdik. Misafirlerimiz en çok İstanbul’dan geliyorlar. Ayrıca biz dünyanın 200 eko sisteminden biri olan Kazdağları’nın eteklerindeyiz. Buranın havasında bulunan oksijen oranı, dünyanın ender bulunan yoğunlukta. Misafirlerimiz, bu gerçeği bilerek hem muhteşem bir doğa ve tertemiz hava içinde olmak, hem de termalin şifalı sularından yararlanmak için geliyorlar. Bununla birlikte, Trakya bölgesinden, İzmir’den, Bursa’dan ve hatta termal turizm bölgesi Afyon’dan gelen çok sayıda misafirimiz var. Orada, termalin dışında bulamadıkları temiz bir çevre ve bozulmamış bir doğayı, bir arada hissetmek için otelimizi tercih ediyorlar.

SAKİN TATİLLER İÇİN

Öngen Country Hotel’in misafirleri için de benzer değerlendirmede bulunabiliriz. Tabii termal dışında. Ancak orada oteli açtığımız 2000 yılından itibaren çok sayıda yabancı turist ağırlıyorduk. Özellikle Almanya’dan ve ABD’den, seçkin kültür grupları otelimizde kalıyorlardı. Ancak belirttiğim gibi maalesef, son yıllarda, ülkemizin genelinde olduğu gibi, bölgemizde de de artık bu yabancı turistleri göremez olduk. Buradaki yerli misafir profilimiz, orta ve üst kültür ve sosyal gruptan kişilerdir. Büyük otellerin karmaşasından uzak duran, sakin, temiz, nitelikli ve konforlu bir tatili tercih eden nitelikle misafirlerimizi ağırlıyoruz.

DÜRÜST OLUN

Tesislerinizde ne tür farklı hizmetleriniz var?
Çocuklarıma ve tüm personelime şunu öğütlerim; Kendinizi, karşındakinden daha akıllı ve kurnaz görmek, dünyanın en büyük gafletidir. Sakın ola ki, misafirimizi aldatmaya, gerçek olmayan beyanlarla onları kandırma yoluna gitmeyin. Dürüst ve şeffaf olun. Hatanız olduğunda, bunu kurnazlıkla kapatmak yerine, doğru açıklamasını yapın ve telafi yoluna gidin. Geleceğin dünyası, şeffaflık üzerine kurulacaktır.
Tüm personelim, bu anlayışla işlerini yaparlar. Öte yandan turizm, diğer sektörlerden biraz farklı olarak bir gönüllülük ve sevgi işidir. Personelin işini severek yaptığı, mutlu ve huzurlu olduğu, hizmeti ile misafire yansır. Bu nedenle, personelimizin her şeyden önce kendini mutlu ve huzurlu hissetmesi gerekir. Bunu sağlayacak koşulları gerçekleştirmelisiniz. Hem ekonomik olarak, hem psikolojik olarak. Her iki otelimizde de, bölgenin karakteristik yapısına uyan, son derece kaliteli yapı ve dekor malzemeleri kullandık. Kaliteden asla ödün vermedik. Misafirlerimiz bunu çok iyi hissediyor ve değerlendiriyorlar. Misafirlerimize sunduğumuz yiyecekleri özenle hazırlıyoruz. Tüm yemeklerimizde tamamen doğal sızma zeytin yağı kullanıyoruz. Taze ürünleri sunuyoruz. Etlerimizi, Ayvacık yöresinin meralarında yayılan hayvanlardan elde ediyoruz. Lezzeti kesinlikle farklı oluyor. İlgi ve samimiyetinizin içten ve gerçek olup olmadığı , sorunları çözmede gösterdiğiniz duyarlılık, misafirleriniz tarafından rahatlıkla algılanır.


MARKA OLACAK

OTELC09Kazdağları’nı Türkiye’ye ve dünyaya nasıl tanıtacaksınız?
Önce şu gerçeğin altını çizmem gerekir ki, her hedef bir iddia taşır. İddianız olmadan hedeflediğiniz amaca ulaşmanız mümkün olamaz. Bakın, 2000 yılında Öngen Country Hotel’i açtığımızda, değil otelimizin bulunduğu Yeşilyurt Köyü’nü, Kazdağları’nı bile tanıyan insan sayısı çok çok azdı. Şu anda Kazdağları denildiğinde, bilenlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Tabii bunun altında, büyük bir emek ve çaba var. Bizimle birlikte, bölgede bir biri ardına açılan butik oteller, bu otellerle ilgili yazılı ve görsel medyada çıkan yüzlerce haber, fotoğraf vs. bölgemizin tanınmasında çok etkili oldu.
Kazdağları’nı, bir dünya markası yapma iddiamızı destekleyen üç faktörden söz edebilirim:
Birincisi, bildiğiniz gibi Ramada dünyanın en büyük otel zinciri olan ABD merkezli Wyndham Grubu’nun en etkili markasıdır. Bölgemizde ilk olarak Ramada Oteli’nin açılmasıyla birlikte, grubun dünya genelindeki çeşitli online kanallarında tam 52 ülkede bugün Kazdağları ismi dönüyor. Dünya genelindeki Wyndham bünyesindeki 7.800 otele girildiğinde, Kazdağları ismine ve bilgisine ulaşılabiliyor. Bu, son derece ciddi bir tanıtım etkinliğidir.
İkincisi, hizmete girdiğimiz Nisan ayından bu yana yaklaşık beş kez Uluslararası Yoga Festivali düzenledik. Dünyanın çeşitli ülkelerinden ve yurtiçinden gelen yüzlerce yogacı, Ramada’da üç gün boyunca yoga yaptı. Çevreyi tanıdı. Şimdi diyoruz ki ; hedef, Kazdağları’nı Yoga’nın merkezi .yapmak.
Üçüncüsü, geçen yıl Kasım ayı içinde, Rosist ve Edremit Belediyesi ile birlikte, önemli bir organizasyonu Uluslararası Kazdağları Ultra Maratonu’nu gerçekleştirdik. 200 civarında sporcu katıldı. Hatta 14 kilometrelik Yeşilyurt – Adatepe parkurunu İran’dan gelen bir sporcu kazandı. Bu maraton etkinliğine Rusya, Almanya, Finlandiya, İran, Fransa’dan sporcular geldiler. Kazdağları’nın muhteşem doğası içinde 14, 44 ve 80 kilometrelik özel olarak düzenlenmiş parkurlarda koşuldu. Organizasyon son derece verimli ve güzel tamamlandı. Yaşadıkları kentlerine ve ülkelerine dönen sporcular, binlerce kanalda bu etkinliği paylaştılar. Seneye katılımcı sayısını 800 civarında bekliyoruz. Bu etkinlik kapsamında, yüzlerce sporcu bölgenin köylerinden geçtiler. Köylüler ile tanıştılar. Karşılıklı bilgi ve kültür alışverişi oldu. Hatta ürün alışverişleri bile yapıldı. Bütün bu yapılanlar, yukarıda sözünü ettiğim ciddi iddiamızı yaşama geçirme için bizi besliyor ve umutlandırıyor.

Yeşilyurt hep öncü oldu

YESLYURT01Kazdağları’nın güneybatısında yer alan Yeşilyurt Köyü 1355 yılında Oğuzlar’ın Çepni boyu tarafından kuruldu ve adını Büyük Çetmi Köyü koydular. Yüzlerce yıllık göçebe yaşam tarzından yerleşik düzene geçen köyün ilk kurucuları, evlerini inşa ettirmek için Marmara Adası ve çevresindeki Rum taş ustalarını köylerine getirdiler. Zamanla nüfusları artan Rumlar da köye yerleşti ve bir mahalle kurdular. Daha sonraki yüzlerce yıl Türkler ile Rumlar sevgi, barış ve dostluk içinde bir arada yaşadılar. Kurtuluş Savaşı’nın ardından 1924 yılında yapılan mübadelede Rumlar köyden ayrıldı, yerlerine Girit ve Midilli adalarından gelen Türkler yerleşti.
Büyük Çetmi Köyü, Cumhuriyet’in ilk yıllarında baloların düzenlendiği, gençler arasında güzel konuşma ve kitap okuma yarışmalarının yapıldığı, eğitim odası, kanalizasyon ve içme suyu altyapısı olan, kültürel ve estetik değerlerin çok derece yüksek olduğu bir köydü. Büyük Çetmi, Çanakkale’nin 528 köyü içinde, 1937 yılında 5 derslikli ilköğretim sistemini başlatıldığı ilk köy olarak kayıtlara geçti.
Yeşilyurt Köyü şimdi, kendi yerel olanakları ve iradesi ile geleneksel yapı dokusunu koruyan ve hızla gelişen bir turizm merkezi…