AKUT Onursal Başkanı ve AKUT Vakfı Başkanı Nasuh Mahruki:1999’dan bu yana Türkiye’de değişen bir şey yok. 18 yılda bu işi çözemedik. Deprem vergileri ne oldu diye sormadıysak, yerel yönetimler üzerinde baskı kurmadıysak hepimiz sorumluyuz.

Arama Kurtarma Derneği AKUT, resmi kayıtlara göre 19 bin kişinin yaşamını yitirdiği Marmara Depremi’nden üç yıl önce dağcılık, arama ve kurtarmada deneyimli 7 gönüllü tarafından kuruldu. AKUT’un kurucusu o dönem Sovyetler Birliği sınırları içinde 7000 metreden yüksek 5 dağa birden tırmanarak Rusya Dağcılık Federasyonu tarafından “Kar Leoparı” ünvanını hak eden en genç isim olarak kayıtlara geçen Nasuh Mahruki’ydi.
Kaptan-ı Derya Ali Paşa’nın altıncı kuşaktan torunu 1968 doğumlu Mahruki’nin kurduğu AKUT, adını ilk olarak Marmara Depremi’nde duyurdu. Kuruluşundan depremin yaşandığı 1999 yılına kadar örgütlenen, toplum tarafından kucaklanan ve gönüllü sayısı hızla ardan AKUT’un ekipleri depremin ardından 220 kişiyi enkaz altından kurtarmayı başardı. AKUT, deprem sonrasında dünyanın birçok köşesinden gelen gönüllüleri büyük bir başarıyla örgütledi, yardımları düzenli bir şekilde dağıttı ve başarıyla adını tüm dünyaya ve Birleşmiş Milletler’e duyurdu.
Mahruki liderliğindeki AKUT, yakın zamana kadar hem yurtiçinde hem de yurtdışında yaşanan birçok afetin ardından gönüllüleriyle birlikte daima zor durumda kalan insanların yanında oldu. Türkiye’nin farklı il ve ilçelerinde örgütlenmiş 29 ekibiyle sadece bu yıl çeşitli olaylarda mağdur olan 2554 kişinin kurtarılmasında aktif çaba gösterdi.

HEDEF HALİNE GELDİ

Ülkede yaşanan gergin ve çalkantılı ortamdan rahatsız olan Nasuh Mahruki, 2013 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yazdığı mektubun ardından hedef haline getirildi. Derneğin bürolarına el konulmak istendi, okullarda sürdürülen eğitim faaliyetleri engellendi, destek kesildi.
Bu gelişmelerin ardından AKUT’un toplum için taşıdığı önemi ve derneğin geleceğini düşünerek yalnızca Onursal Başkanı olarak kalmaya karar veren ve 2011 yılında kurulan AKUT Vakfı’nın başına geçen Mahruki, önceki gün Karabağlar Belediyesi ve İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından düzenlenen İzmir ve Deprem Gerçeği konulu panelde konuşmacıydı.
Kendisine sormak istediklerimin çoğunu aslında paneldeki konuşması sırasında yanıtladı.

HİÇ DERS ALMADIK

mahruki6Resmi rakamlara göre 19 bin, resmi olmayan rakamlara göre 50 bin kişinin can verdiği, 133 bin binanın yıkıldığı Marmara Depremi’nden hiç ders almadık, neden?

Evet, aradan geçen 18 yılda bu işi çözemedik. Hepimiz sorumluyuz. İtiraz etmeyen bizler sorumluyuz. Niye bu sorunları yaşıyoruz demediğimiz için biz sorumluyuz. Türkiye’nin en büyük sorunu kontrolsüz göç, kaçak yapılaşma ve plansız kentleşme… Ülke genelinde insanların insanca yaşayabilecekleri, çalışabilecekleri, geçinebilecekleri kentler oluşturamazsınız bu sonucunda insanlar göç eder. 50 yıl önce İstanbul’un nüfusu 2.5 milyondu. İstanbul aradan geçen sürede 7 kat büyüdü, nüfusu 18 milyon oldu. 5300 kilometrekare alanda ülke nüfusunun 5’te 1’i yaşıyor. Söylediklerim İzmir için de geçerli. İzmir de yoğun göç alıyor.

BASKI KURMALIYIZ

1999 depreminden sonra belirlenen afet toplanma alanları ne durumda, neler söyleyebilirsiniz?

Afet toplanma alanları Marmara Depremi’nden hemen sonra Ecevit Hükümeti tarafından belirlenmişti. Şimdi ağlanacak haldeyiz. İstanbul’da toplanma alanı olarak 493 arazi tespit edilmişti. Şimdi bunlardan yalnızca 77 tanesi kaldı. Çoğu toplanma alanını ranta kurban ettik, AVM, rezidans ve konut için imara açtık. İzmir’de de durumun bundan farklı olduğunu sanmıyorum. Bu durumu değiştirmek zorundayız. Bu yüzden yerel yönetimlere baskı yapmamız şart. Vatandaş olarak yerel yönetimleri sıkıştırmalı deprem toplanma alanlarının nerelerde olduğunu, ne halde olduğunu öğrenmeliyiz. “Yol inşaatlarına kullandık” denilerek geçiştirilen deprem vergilerinin nereye harcandığının hesabını sormalıyız. Bizler yönetenler üzerinde baskı kuramadığımız için de sorumluyuz. Kendi hayatımızın güvenliği için yerel yönetimler üzerinde baskı kurmamız şart.

mahruki12

TEK BAŞINAYIZ

Deprem sırasında ne yapmamız doğru olur?

Deprem anında sırasında herkes tek başınadır. Kimseden yardım bekleyemezsiniz. AFAD, AKUT, Silahlı Kuvvetler, gönüllüler hemen gelemeyebilirler. Ama deprem öncesi gereken tedbirleri aldıysanız bu çok işe yarar. Depremin ardından ilk birkaç dakika, ilk birkaç saat ve ilk birkaç gün çok önemlidir. Depremle ilgili planınız varsa ve yaşadığınız bina sağlamsa kurtulma şansınız da vardır. Hayat üçgeni işe yarar mı? Yarayabilir ama garantisi yoktur. En tehlikeli durum binanın yıkılması enkaza dönüşmesidir. Yapısal olmayan hasarlar daha az korkutucudur. Çünkü bina ayakta kalır. Binanın sağlam olduğunu biliyorsanız hayat üçgeni işe yarar. Ama siz her zaman binanızı yıkılacakmış gibi düşünün. Sağ kalabilme ihtimalinizi arttırın. Örneğin bir koltuk grubu deprem sırasında sizin yaşama şansınızı arttırabilir. O zaman sağ bulunma şansınız yüksektir. Bu nedenle bina yıkılsa bile size yaşayacağınız bir ortam bırakabilecek, evinizde bulunan sağlam yapılı objeleri önceden belirleyin. Deprem sırasında üst katlardaysanız zaten kaçmayı aklınızdan bile geçirmeyin. Önceden belirlediğiniz objelerin yanına sığınarak yaşama şansınızı arttırabilirsiniz. Bir afet çantanız da mutlaka olmalı. Bu çantada kuru gıda, su, fener, düdük, kalem, defter, yedek ilaçlar, giysiler ve bir pilli radyo mutlaka olmalı…

AKUT Vakfı Başkanı ve AKUT Onursal Başkanı Nasuh Mahruki’ye panelin ardından 2013 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yazdığı mektubu hatırlattım. “İkinci mektubun zamanı geldi mi” dedim.
“Ülkemiz daha iyi bir mektubu yazacağımız kıvama henüz gelmedi ama gelecek, biliyorum” yanıtını verdi.
“Bundan sonra neler yapmayı planlıyorsunuz” diye sordum. AKUT Vakfı’nın birçok faaliyete öncülük ettiğini hatırlatan Nasuh Mahruki, “Gençlerle spora ağırlık vermek istiyorum. Atatürk’ün bize işaret ettiği gibi zeki, çevik ve ahlaklı sporcuların yetiştirilmesine katkıda bulunacağım” dedi.

NASUH MAHRUKİ KİMDİR?

mahruki1Kaptan-ı Derya Ali Paşa’nın 6.kuşak torunu Nasuh Mahruki 1968 yılında doğdu. İlkokul ve ortaöğretimini Şişli Terakki Lisesi’nde okuyan Mahruki, 1992 tarihinde Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni bitirdi. 2004 yılında ise Milli Güvenlik Akademisi’nden mezun oldu. Bilkent Üniversitesi Doğa Sporları Topluluğu Başkanlığı da yapan Mahruki, 1992-1994 yılları arasında Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan 7000 metreden yüksek beş dağa tırmanarak Kar Leoparı unvanını elde eden en genç isim olarak kayıtlara geçti. 1995 yılında da Everest’e tırmanan ilk Türk oldu. Mahruki’nin “Bir Dağcının Güncesi”, “Bir Hayalin Peşinde”, “Asya Yolları, Himalayalar ve Ötesi”, “Yeryüzü Güncesi”, “Vatan Lafla Değil Eylemle Sevilir” ve “Kendi Everest’inize Tırmanın” adlı altı da kitabı bulunuyor.