Burdur Akçaköy’de madencilerin göz diktiği 670 dekar araziyi kiralayıp lavanta, kekik ve adaçayı diken doğa tutkunu Öztürk Sarıca hem araziyi kurtardı hem de köyün gençlerine iş alanı yarattı.

Röportaj / Engin YAVUZ

“Akçaköy’de lavanta ürettiğimiz alan 3.000dekara ulaşacak. Lavanta üretiminde çok yakında Fransa’ya rakip olacağız.”

Bundan 13 yıl önce aileden kalma ne varsa satıp Burdur Gölü’nün yanıbaşında Burdur Yaban Hayatı ve Rehabilitasyon Merkezi’ni kuran veteriner Öztürk Sarıca, bölgenin korunması ve kalkınması için çok önemli projelere imza attı.
“2005 yılında bürokrasiyle üç yıl mücadele ettikten sonra bu merkezi kurduğumda “Senin yaban hayatı ile ne işin var, bu iş devletin” diyerek küçümsediler” diyen Öztürk Sarıca, Lisinia Yaban Hayatı ve Rehabilitasyon Merkezi ile ilgili süreci şöyle anlattı:
Burdur’un Yeşilova ilçesine bağlı Akçaköy’de doğdum. Ailem ile birlikte doğa ile baş başa bir çocukluk geçirdim. Öğrenim yıllarımda Lisinia’nın öyküsü ilk gördüğüm andan itibaren etkilendiğim ardıç ağacı ile başladı. ardıç ağacının suyu ne kadar az tükettiğini, en kıraç yerden en sulak yere kadar her yerde yaşamı sürebildiğini, insanları gölgesinde ağırlayıp, uğurladığını gördüm. Biraz büyüyüp kitap okumaya başlayınca ardıç kuşları ve ardıç ağacı arasındaki uyumu öğrendim. Ağacın yere dökülen tohumları ardıç kuşunun sindirim sisteminde hayat buluyor ve kuş tarafından dışarı atılan bu tohumlar çimleniyordu. Doğadaki tüm canlı ve cansız varlıklar arasındaki sonsuz bir uyum vardı ve kendimi doğal hayatın sürmesi ve gelecek nesillere aktarılması için mücadeleye adadım. Bu projenin ilk adımını 2005 yılında Burdur Gölü’nün kıyısında attık. Bölgenin eski çağlardaki adı olan Psidya’nın en önemli şehirlerinden biri Lisinia’dır, merkez adını buradan alır.
3 yıl süren izin çalışmaları sonucu Lisinia öncelikle ülkemizin ilk yaban hayatı merkezlerinden biri olarak resmiyet kazandı. Ancak bakanlığın talebiyle masrafları tarafımızdan karşılanmak üzere 10 yıllığına bakanlığa hibe ettik.

LAVANTA04

KANSERSİZ GELECEK


En önemli amaçlarından birinin kanserle mücadele olduğunu belirten Sarıca, her yıl 11 milyon kişinin kansere yakalandığı dünyada, 7 milyon insan kanser nedeniyle ölürken, 25 milyon insan da kanserle yaşamaya devam ettiğini söyledi. Türkiye’de kansere yakalanan kişi sayısının 2030 yılında 500 bine ulaşacağının öngörüldüğünü belirten Öztürk Sarıca şunları söyledi:
“Kansersiz Gelecek Elimizde projesini iki dedemi, babamı ve çok sayıda arkadaşımı kanser nedeniyle kaybettikten ve annemin de kansere yakalanmasından sonra attım. Proje kapsamında kanserin nedenlerini ve günümüzdeki artış sürecini araştırdık. Özellikle üretim ve tüketimde kullanılan zararlı kimyasallar, nükleer deneme ve nükleer bombalar, dünyanın yapısında bulunan  kanserojen kimyasallar (arsenik,asbest,radon gazı…) maden ocakları, hava kirliliği(nükleer patlama, kükürt dioksit…), toprak ve suda bulunan kanserojen kimyasallar, kanserojen mikroorganizmalar, geni değiştirilmiş gıdalar, besin yapımı ve saklanmasında kullanılan katkı maddeleri, bazı böcek ilaçları ve en önemli sebep olarak da stres birer kanser nedeniydi.
Kanser konusunda farkındalık yaratmak için Lisinia’da kanser evleri ve kanser piramitleri yaptık. Kansere sebep olan özellikle kimyasalların ve kanserin günümüzde insanların üzerindeki etkisinin görseller kullanarak sergilendiği çalışma büyük ilgi görmeye başladı. Burada ziyaretçilerimize zararlı kimyasallar ve kansere etkilerini anlatmaya başladık. İlköğretim okullarına, liselere ve üniversitelere gittik, farkındalık eğitimleri verdik. Merkezimiz bünyesindeki tüm tarım alanlarında ilaçsız ve organik tarım yapıyoruz, Burdur yöresine ait yüzlerce yıllık tohumları kullanıyoruz. Ziyaretçilerimize bu arazileri gezdirip, genetiği değiştirilmiş mikroorganizmalar kullanılarak üretilmiş besinlerin zararları anlatıyoruz ve doğal beslenmeyi teşvik ediyoruz.

LAVANTA DERESİ

LAVANTA12Veteriner Öztürk Sarıca’ya Lavanta Projesi’ni sorduk, bu projeyi neden ve nasıl uyguladıklarını da anlattı, şöyle konuştu:


Biz lavanta üretimine ilk kez Lisinia Yaban Hayatı Rehebilitasyon Merkezi’nin çevresindeki arazilerde başlamıştık. Ancak üretim sürecimiz ilerlerken doğduğum köy olan Akçaköy’ün çevresinde madencilerin bölgede tespit edilen krom madenlerini çıkarmak için uğraştıklarını öğrendim. Bölgeden 670 dekar araziyi kiraladık ve 400 dekar araziye lavanta, 200 dekar araziye kekik, 70 dekar araziye adaçayı diktik. Projeyi köyümüzün gençlerini de dahil ettim. İki yıl sonra da ürün almaya başladık. Lavanta dikilen arazilerimizin genişliği şimdi 1000 dekara yaklaştı. Hedefimiz 3.000 dekar alanda lavanta üretip bu konuda Fransa’ya rakip olmak.
Göller yöresinde Burdur, Salda, Yarışlı, Çorak gibi göllerin kurumasını engellemek ve bölgedeki su kaynaklarının korunması amacıyla az su tüketen, ekonomik geliri yüksek aromatik tıbbı bitkilerin üretimini sürdürüyor ve çiftçiyi özendiriyoruz.
Bölgede yoğun faaliyet göstenen 100’e yakın mermer ve krom madeni ocuklarının ciddi biçimde olumsuz etkilediği doğal hayatı, Salda Gölü ile birlikte 30 yıl önce kurutulan Çorak Gölü’ü besleyen su kaynaklarını korumak için müdalede ediyoruz. Bölgede önemli ölçüde büyükbaş hayvancılık yapılıyor ve yem ihtiyacının karşılanması için yapılan mısır ve yonca üretimi bölgenin su kaynaklarını tüketiyor.
Çabalarımızın sonucunda bölgede suya ihtiyacı olmayan lavanta üretimi hızla yaygınlaşıyor. Salda Gölü’nde su seviyesi yükseldi, Çorak Göl’de 6 milyon metrekübe yakın su birikti. Mermer ocakları yüzünden Yarışlı Gölü’nü terk eden flamingolar Çorak Göl’de konaklamaya başladı.


30 ÜLKEDE TANITIM

Lisinia Projesi kapsamında son 6 yıl içinde 100 bini aşkın yerli ziyaretçi ve 10 bine yakın yabancı gönüllüye ulaştıklarını belirten Öztürk Sarıca, Lavanta Deresi projesinin Lisinia'nın yabancı gönüllüleri aracılığıyla 30'a yakın ülkede tanıtımına başlandığını söyledi. Tanıtımın ülkelerin sivil toplum örgütleri, üniversiteleri ve halk düzeyinde gerçekleştiğini kaydeden Sarıca, "Dünya sularına sahip çıkılması için uluslararası alanda da aromatik bitki projesini anlatmaya çalışıyoruz" dedi.
Kozmetik, gıda ve ilaç sanayilerinde kullanılan lavanta yağının litresinin 145 liradan alıcı bulduğunu aktaran Sarıca, bu konuda dünya pazarına hakim olan Fransa ve Bulgaristan ile rekabet gücüne ulaştıklarını da söyledi.

TURİZM DE CANLANDI

Sarıca, lavanta, gül ve diğer tıbbi ve aromatik bitkilerin kozmetik, ilaç ve gıda sanayilerindeki kullanımının yanı sıra, bölgede kırsal turizmi de ciddi ölçüde hareketlendirdiğini de anlattı. Sarıca şöyle konuştu:
"Fransa son yıllarda bu doğa, lavanta turizminden çok büyük para kazanıyor. Bu yönüyle Türkiye ve Burdur, Fransa ve Bulgaristan ile rekabet edebilecek güce sahip. Bu hafta sonu 2 bine yakın ziyaretçi ağırladık. Lisinia'da Mayıs ayında göl kenarındaki güllerle başlayan görsel şölen, mor adaçayları ve ardından lavantalarla birlikte 4- 5 ay devam ediyor.