Yaradılış suç sayılırsa eğer, Jack ve Jack gibi köpeklerin tek suçu kaslı bir vücut yapısına ve güçlü bir çeneye sahip olmaları… Yoksa onlar doğuştan saldırgan değil. Asıl suçlu, onları sırf güçlü hayvanlar diye saldırgan yetiştiren insan. 

Jack, tam anlamıyla bir insan mağduru; şiddet görmüş ve güçten düşünce de terk edilmiş. Uzun yıllardır yasaklı köpeklerle ilgili kurtarma çalışmaları yapan hayvan hakları koruyucusu, nam-ı diğer “Pitbull’ların annesi” Füsun Yağcı, Jack’in kurtarılma hikayesini şöyle anlatıyor:

“Jack, Manisa’da dağ başında perişan halde bulundu. Onu bulduğumuzda henüz 1 yaşında bile yoktu. Haberi alınca hemen İzmir’e aldırdım bu çocuğu. Alfa veterinerlikte tedavisi yapıldı. Klinikte yapılan testlerde, Erlişya, anaplasma ve aynı zamanda uyuz tespit edildi. Tahminen dövüştürülmüş veya dövüştürülmeye çalışılmış ve sonra terk edilmişti. Çok çektiği belliydi. Daha yetişkin olmamasına rağmen üretimde de kullanıldığını düşünüyoruz, çünkü çok güzel bir köpek. Tedavisi yaklaşık 3-4 ay sürdü. O süreçte ev pansiyonda kaldı. Düzenli olarak ilaç kullandı, cildi ile ilgili müdahaleler yapıldı. Bu süreçte klinik masraflarına bir hayvansever sponsor oldu ve Jack ihtiyacı olan tedaviyi en iyi şekilde aldı.”

Jack’in ilk geldiğinde ürkek, korkmuş ve sinmiş bir halde olduğunu söyleyen Yağcı, “İnsanlar yüzünden bu hale gelmesine rağmen yine de inanılmaz sevecen, inanılmaz insan canlısı bir köpekti. Çok ama çok sevgi dolu, hatta bizlerin haketmediğimiz kadar sevgi dolu bir çocuk. Aslında kurtardıklarımın hemen hepsi insanlara karşı sevgi dolular. Kötü yetiştirilenler diğer hayvanlara karşı agresif olabiliyor bazen ama o da sevgiyle, eğitimle rehabilite edilebiliyor” diyor.

Ve mutlu son…

Jack, tüm yaşadıklarına rağmen şanslı bir pitbull; çünkü sevgi dolu bir yuvaya kavuşabildi. Füsun Yağcı’nın çabaları sonunda Jack ömürlük ailesi Derya ve Savaş Kasapoğlu ile buluştu. Derya Kasapoğlu Jack’i şöyle anlatıyor: “Bizim gözlemlediğimiz kadarıyla Jack terk edilme korkusu ve yalnızlık anksiyetesi çok olan bir köpek. İlk geldiği dönem birbirimize alışıp dilimizi anlayana kadar epey bir sabır gerekti ki daha birkaç aydır bizi sahip olarak benimsemiş ve gitmeyeceğimize inanmaya başlamış gibi geliyor bana. Sosyallik anlamında ise hep sosyal, ılımlı ve sevgi dolu bir köpek Jack. Bu özelliği bize geldiğinde de böyleydi geçirdiğimiz zaman içinde de değişiklik olmadı. Çok seyrek havlayan, son derece oyuncu, küçük ırk yavru köpeklerle bile incitmemeye özen göstererek oynayan, çocuklara kendini sevdiren dengeli bir köpek Jack. O nedenle de çok şanslı hissediyoruz. Apartmanda ve sokaktaki komşular da kendisini epey seviyorlar. Özellikle apartmanımızdakiler ilk taşındığımız zaman korktuklarını ama Jack ile denk geldikçe sevdiklerini, apartmanda köpek olduğunu bile hissetmediklerini ve bir rahatsızlık duymadıklarını söylüyorlar.”

Çok azı Jack kadar şanslı

Jack gibi çok sayıda köpek var… Bu köpeklerin yüzde kaçının hikayesi mutlu sonla bitebiliyor?

Bu soruyu Füsun Yağcı şöyle cevaplıyor:

“Benim kendi kurtardıklarımdan deneyimlediğim kadarıyla maalesef mutlu sonla biten hikayelerin sayısı çok düşük. İnsanlarda inanılmaz bir önyargı var. Hele bir de dövüştürülenlerden birisi olunca daha da uzak duruyorlar. 10 yılı geçti yasaklı ırk kurtarıyorum, daha son 3-4 senedir bizler gibi insanlar sahiplenmek istiyorlar bu çocukları. Ama sahiplenmek isteyen iyi insanları bulmak zor; bulduğunuzda ya komşusu ya mahalleden birisi çıkıyor, yine sorun oluyor. Nereye varır bu işin sonu bilmiyorum. Tek başına bir gönüllü olarak, şu an himayemde 53 tane yasaklı ırk köpeğim var. Yüzbinlerce lira maddi borcum var. Maddi-manevi, psikolojik, ruhsal olarak bitik durumdayım ve üstelik her gün gelen yardım istekleri, sokakta, barınakta kötü koşullarda bakılan köpekler ve bunun gibi bir sürü ihbar oluyor. Yetişmek mümkün değil.”

Yasa değişti ama bakış açısı değişmedi

Yeni yasada tehlikeli ırklarla ilgili küçük de olsa bir değişiklik yapıldı ancak bu değişiklik sorunlara çözüm olmaktan uzak… Füsun Yağcı bu konudaki görüşlerini ise şöyle paylaşıyor:

“14 Temmuz’da kanun yürürlüğe girdi. Amerikan Pitbull Terier, Dogo Argentino, Fila Brazilio ve Japanese Tosa olan yasaklı ırklara, Amerikan Bully ve Amerikan Staff’ları da eklediler. Bütün bu ırk sahiplerinin köpeklerini kısırlaştırıp çip taktırarak ilçe tarım müdürlüklerine kaydettirmeleri gerekiyor. Verilen süre zaten çok kısaydı. Şimdi 2.5 ay kaldı kayıt yaptırabilmek için. Hala duymayan, bilgisi olmayan çok insan var. Ocak ayından itibaren resmen bir cadı avı başlayacak, kayıtlı olmayanların hepsi toplanacak. Ama kötü niyetli insanlar gidip merdiven altı üreticilerden yine bir köpek satın alacaklar. Olan yine hayvanlara olacak. Uzun yıllardır üretimi bitiremeyen devlet, bu kanunla yine kötü insanları değil köpekleri cezalandırıyor. Yasa ırkı suçlayıp cezalandırmak yerine, insanları denetlemeli, cezalandırmalı, merdiven altı üretimi durdurmalı; evde veya bahçede iyi bakılan, evlat gibi sevilen, sorumluluk sahibi insanlardaki köpekleri değil, gerçekten kurtarılmaya ihtiyacı olan köpekleri kurtarmaya yönelik olmalı.

Bu ülkedeki en şanssız, en çok şiddet gören, en çok istismar edilen, doğuştan katil ilan edilen ırktır pitbull. Ama onlar canavar değil, onların bu duruma gelmelerine sebep olanlardır canavar olan. Onların da sevgiye, şefkate ihtiyacı var. Belki de hepsinden çok. Lütfen artık önyargı ile bu köpeklere yaklaşılmasın.”