Kemalpaşa’nın Sinancılar Köyü’nü Ovacık’a bağlayacak 3.5 kilometrelik yol, vatandaşın bütün girişimlerine karşı yıllardır asfaltlanmadı. Yolun yapımını ne Kemalpaşa Belediyesi ne de Büyükşehir Belediyesi üstleniyor.

Röportaj /Engin YAVUZ

“Kışın o yolu kullanamaz hale geliyoruz, çoğu zaman traktörlerle toprak taşıyıp biz düzeltiyoruz.”

Efe Bardak İzmirli, Göztepe tutkunu. Kemalpaşa Sinancılar Köyü’nde kiraz bahçeleri var… Öncülük yapmış, Gazete 9 Eylül’e köylülerin imzaladığı bir dilekçe göndermişler, yardım istediler. Bağyurdu beldesinden birkaç kilometre ötedeki Ovacık sapağını geçtik, 100 metre sonra Sinancılar sapağından girdik. Çınar ağaçlarının gölgelediği köy kahvehanesinde buluştuk. Köyde çiftçilik yapanlar vardı, köyün yaşlıları oradaydı, ihtiyar heyeti üyesi gelmişti, köyün önemli bir sorunu vardı ama muhtar yoktu.
Çaylarımızı yudumlarken anlattılar. 850 nüfuslu Sinancılar’ı Ovacık’a bağlayan yol berbattı. Bağyurdu’nda kiraz döneminde AKP’li Kemalpaşa Belediye Başkanı Arif Uğurlu tarafından yapılacağına söz verilen kiraz pazarıyla ilgili sorun çözülememişti. Köylüden 3 liraya aldığı kirazı beş dakika sonra kiraz pazarında 6 liraya satan ayakçılardan şikayetçiydiler.
Köy sakinlerinden Ahmet Sarı Sinancılar Ovacık yolunun 1938 yılında Vali Kazım Dirik döneminde ilk kez Sinancılar-Ovacık-Bayındır-Aydın yolu olarak hizmete açıldığını anlattı, şöyle dedi:
“ O dönemde iş makinesi ne gezer. Yıllarca kazma kürekli çalışıp açmışlar bu yolu. 1387 metrelik Dededağı’ndan aşıp Ovacık’a, oradan Bayındır’a giden bir yoldu burası… Ana yoldu... Köy meydanında iki büyük fırın vardı, esnafın dükkanları vardı, mola verecekler için kahvehaneler vardı. Turgutlu tarafından gelenler Tire- Aydın’a gidecekse bu yolu kullanırdı. Uzun zaman bu yolu kullandık biz, hem Ovacık’a giderken, hem kiraz bahçelerimize, cevizliklerimize giderken. Zaman geçti, bizim köyün girişinden 100 metre geride Ovacık’a başka bir yol açtılar, asfaltladılar. Köyümüzün yolunu ileride Ovacık yoluna bağlayan yola ise dokunmadılar. Bizim köyün 3.5 kilometrelik yolu öylece bırakıldı. Altyapısı yok, toprak, engebeli, toz içinde. Kiraz zamanı kirazların üzeri tozla kaplanıyor. Yağmurlar başladı mı yukarıdan gelen seller yolun üzerindeki malzemeyi de götürüyor. Kışın o yolu kullanamaz hale geliyoruz, çoğu zaman traktörlerle toprak taşıyıp biz düzeltiyoruz. Bu yolu kime yaptıracağız hala çözebilmiş değiliz.”
SINANCILAR05

HALI SAHA YAPARIM

Köy ihtiyar heyetinden İbrahim Özavcı ise, yolun asfaltlanması için önce Kemalpaşa Belediyesi’ne başvurduklarını ama Başkan Uğurlu’nun kendilerine, “O yola harcayacağım parayla 29 halı saha yaparım” dedidiği hatırlattı ve şunları söyledi:
“Burası orman köyü. Kemalpaşa’ya çok yakın. Ama ne olduğumu hala çözebilmiş değiliz. Kemalpaşa Belediyesi ilgilenmiyor, orman işletmesi ilgilenmiyor. Büyükşehir Belediyesi tek umudumuzdu kaç kez başvurduk, olumlu bir sonuç alamadık. Belki siz aracı olursanız yolumuzu asfaltlarlar da biz de yazın toz içinde, kışın çamur içinde yolculuk yapmaktan kurtuluruz…”
Yalnızca Sinancılar’ı değil, kiraz bahçelerinin yaygın olduğu çevre köyleri de ilgilendiren bir sorun daha vardı. Kirazların toplanmaya başladığı Mayıs ayında üretilen kiraz Bağyurdu’ndaki pazara indiriliyor ve ihracat için görüşmeler yapılıyordu. Ama Kemalpaşa Belediyesi burayı düzenleme konusunda da başarılı olmamıştı, bu sorunu da kiraz üreticisi
Efe Bardak’tan dinledik:


SÖZÜNÜ TUTMADI

SINANCILAR09“Bağyurdu’na yabancı müşteriler adına geliyorlar, anlaşmalar yapıyoruz, fiyat belirliyoruz, sonuçta ürünümüzü satıyoruz ama burada bir düzen yok. Başkan Uğurlu sözünü tutmadı. Biz buraya gerçekten üreticiyi de alıcıyı da rahat ettirecek bir merkez yapılmasını istiyoruz. Son umudumuz her zaman olduğu gibi yine İzmir Büyükşehir Belediyesi.”
Çaylarımızı bitirdik, yıllardır asfaltlanmayan o engebeli tozlu yolda 3.5 kilometre zorlukla ilerleyip Ovacık’a giden asfalt yola ulaştık ve ceviz, palamut ve kestane koruluklarının arasında, Dededağı’nın yamaçlarından derin bir vadiye, 250 kişinin yaşadığı Ovacık Yaylası’na indik.
Kavak ağaçlarının gölgelediği bir kır lokantasında ağırlandık. Sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle o dönemin Valisi Kazım Dirik tarafından yaptırılan Paşa Çeşmesi’nin yanıbaşındaki kır kahvehanesinde Kemalpaşa Orman Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Günay Yalvaçlı ve Ovacık Muhtarı Kenan Kurt ile sohbet ettik.
Ovacık Yaylası ceviziyle, kirazıyla, kara üzümü ile ünlü. Ama 770 metrelik bir yükseklikte olduğu için hem kiraz hem de kara üzüm geç olgunlaşıyor. Günay Yalvaçlı’ya sorduk:
“Ne olacak bu çiftçinin hali?”

SINANCILAR12

YÜZÜMÜZ GÜLMÜYOR

“Çiftçinin yüzü artık hiç gülmüyor. Burası yayla olduğu için kiraz çok geç çıkıyor. Bizim kiraz piyasaya çıktığında ihracat dönemi çoktan kapanmış oluyor. Eğer ihracat dönemine yetişir 3-4 liralık fiyatla satabilirsek en azından masraflarımız çıkıyor. Çünkü kiraz toplayanın günlük ücreti 80 lira, 50 kilo topluyor günde. Çiftçinin cebinde ürünü toplayacak Bağyurdu’ndaki pazara götürecek para olmayınca ayakçı dediğimiz kişiler fırsattan yararlanıyor. Çiftçinin ürününü bahçeden topluyor, diyelim ki kilogramına 2 lira veriyor. Beş dakika sonra aynı ürünü pazarda 4 liraya satıyor. Ovacık Yaylası kirazı geç yetiştiği için genellikle bizim ürettiğimiz kiraz çok daha ucuza manavlara gidiyor. Bu yıl kirazdan para kazandık diyen birini duyarsanız da şaşırmayın, o kazandığı anca banka borçlarının bir kısmını ödemeye yetiyor. Kirazdan para kazanamayacağını gören çiftçi artık ağaçlarını söküp ceviz dikmeye başladı. Ama cevizin de kirazdan farkı yok. Cevizleri ağaçtan indiren sırıkçı günde 250 lira alıyor. Günde anca 3-4 ağacın cevizini toplayabiliyor. Bizim buradan 7-8 liraya sattığımız ceviz piyasada 25 liradan satılıyor. Üretici olarak biz para kazanmıyoruz ama üretimle hiç ilgisi olmayanlar oturdukları yerde bizden fazlasını kazanıyorlar. Kestaneyi de geçen yılın fiyatına 8-10 liraya satarsak anca masrafları karşılarız. Kısaca çiftçi gırtlağına kadar borçlu, artık kar etmenin değil masrafları karşılamanın derdinde…”
Ovacık Muhtarı Kenan Kurt da, bölgenin sofralık siyah üzümünün çok beğenildiğini ancak üzümün de geç yetiştiğini, terazide 2 liraya satılan üzümün bağda 50 kuruştan satıldığını söyledi. Yayla yüksek olduğu için sıcaklığın genellikle düşük olduğunu belirten Kurt, “Kışın burası geceleri -20 dereceyi görüyor. Yılın iki ayı kar var. Kar 1 metreyi buluyor. Bu yüzden bizim şartlarımız Kemalpaşa Ovası’ndan da, aşağıdaki köylerden de çok farklı. Biz dağ köyü gibiyiz. Minibüs ya da toplu ulaşım aracı çalışmadığı için ulaşım sorunumuzu da kendi imkanlarımızda çözmeye çalışıyoruz” dedi.
Köye İZSU tarafından su şebekesi döşendiğini ancak suyun çeşmelerden hala akmadığını belirten Ovacık Muhtarı Kurt, “Projede eksiklik varmış. Su deposu koymayı unutmuşlar. Şimdi su deposu yapılacak diye 1.5 yıldır bekliyoruz” diye konuştu.
Ovacık’tan ayrıldıktan sonra İzmir’e Bayındır üzerinden döndük. Son olarak uğradığımız 10 kilometre ötedeki Dereköy’de taze ceviz 10 liradan, yayla domatesi 1.5 liradan, barbunya 5 liradan satılıyordu.