2024 yılının Ağustos ayında İzmir’in Bayraklı ilçesinde günlerce süren büyük bir orman yangını yaşandı. Yangından zarar gören 90 hektarlık alanın da içinde bulunduğu toplam 375 hektarlık bölge, 31 Ağustos 2024’te yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla orman sınırları dışına çıkarıldı. Anayasa’nın 169. maddesine göre yanan ormanların yeniden ağaçlandırılması gerekirken, bu karar kamuoyunda tepkiyle karşılandı.

Mezarlıkta dehşet! Kış uykusundan uyanan ayı mezardan cenazeyi çıkardı! Mezarlıkta dehşet! Kış uykusundan uyanan ayı mezardan cenazeyi çıkardı!

Sivil toplum ve yurttaşlar iptal için harekete geçti

Kararın ardından, çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve yurttaş, Cumhurbaşkanlığı kararının iptali için 20 Eylül 2024’te dava açtı. Dava konusu alan, İzmir’in “Yeşil Kuşak” olarak bilinen, sel ve taşkınlara karşı doğal koruma sağlayan bir bölge. Ayrıca, 1995 yılında yaşanan büyük sel felaketinin ardından idare tarafından ormanlaştırılan bu alan, kentin ekolojik dengesinde kritik bir rol oynuyor.

Mahkemeden fahiş keşif ücreti talebi

Danıştay 8. Dairesi, dosyada keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdi. Ancak 22 Nisan 2025’te davacılara, bu işlemler için 180 bin TL’nin 10 gün içinde yatırılması gerektiği bildirildi. Mahkeme, “keşif avansı yatırılmazsa dosya üzerinden karar verilir” diyerek, paranın ödenmemesi halinde keşif yapılmadan karar alınacağını belirtti. Bu durum, adalete erişimin parayla bağlantılı olduğu eleştirilerini beraberinde getirdi.

Ekoloji örgütlerinden “adalete erişim hakkı” vurgusu

Çevre örgütleri ve davacı yurttaşlar, bu kadar yüksek bir keşif ücretinin adil yargılanma ve adalete erişim hakkını ihlal ettiğini savunuyor. Açıklamalarda, “Geleceğin, doğanın ve yaşamın savunulması için açılan bir davada, 180 bin TL gibi bir tutarın ekonomik kriz ortamında 10 gün içinde temin edilip yatırılması beklenemez. Anayasa’nın 56. maddesi, çevrenin korunmasını yurttaşlara bir ödev olarak veriyor. Bu kadar yüksek bir keşif ücreti, yurttaşın anayasal ödevini yerine getirmesinin önüne geçiyor” ifadelerine yer verildi.

“Yargı, hak arayanı cezalandırmamalı”

Ekoloji örgütleri, “Yargı, hak arayanı cezalandıran bir mekanizmaya dönüşmemeli, adil yargılanma ve hak arama özgürlüğü korunmalı. Çevre davalarında talep edilen keşif ve bilirkişi ücretleri makul seviyelere çekilmeli” diyerek, yargılamanın herkes için erişilebilir olması gerektiğini savunuyor.

İmzası bulunan kuruluşlar ve isimler arasında, Türkiye’nin önde gelen doğa ve çevre savunucusu sivil toplum kuruluşlarından Doğa Derneği, Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) ve Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği (EGEÇEP) yer alıyor. Ayrıca, çevre hukuku ve kamu yararı davalarında uzun yıllardır mücadele eden isimler arasında Senih Özay, Arif Ali Cangı, Tunç Soyer, Murat Fatih Ülkü, Suzan Bayrak, Ertuğrul Barka, Uğur Sümer, Nilay Sabuncuoğlu ve Servet Ali Çınar da bulunuyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ