HABER MERKEZİ- Türkiye'nin incisi İzmir, sahip olduğu zengin tarih ve kültürel mirasının yanı sıra doğal güzellikleri ile de büyüleyen bir şehirdir. Bu eşsiz şehir, ziyaretçilere tarihin derinliklerinde unutulmaz bir yolculuk sunuyor. Yapay zeka analizine göre, İzmir'de mutlaka görülmesi gereken noktaları belirledik. İzmir'in benzersiz yerlerini keşfetmeye hazır olun. Bu haberde, İzmir'de tarihin ve güzelliklerin iç içe geçtiği 5 özel yeri sizler için tanıtıyoruz.

YAPAY ZEKAYA GÖRE İZMİR’DE GÖRÜLMESİ GEREKEN 5 YER 

  • Kemeraltı Çarşısı

İzmir'in Konak ilçesine bağlı Mezarlıkbaşı semtinden başlayarak Konak Meydanı'na kadar uzanan Kemeraltı Çarşısı, ticari hayatın yoğunlaştığı tarihi bir semt ve çarşıdır. Fevzipaşa Caddesi ve Eşrefpaşa Caddesi, çarşının sınırlarını çizer. 1650-1670 yılları arasında deniz kıyısının doldurulması ve yeni yerleşim alanlarının oluşturulmasıyla ortaya çıkmıştır. İnşa edilen günümüze ulaşmış en önemli yapılarından biri, 1744 yılında Hacı Beşir Ağa tarafından inşa edilen Kızlarağası Hanı'dır. Bunun yanı sıra, semtte birçok tarihi sinagog da bulunmaktadır. Kemeraltı Çarşısı'nın geçmiş yıllarında kapalı çarşı görünümü hakimdi. Çarşı, 19. yüzyılın sonlarına kadar bu özelliğini sürdürdü. Günümüzde ise çarşının bazı ara sokakları beşik tonozla örtülü olsa da, genel olarak açık bir yapıya sahiptir. 19. yüzyılda ticaretin merkezi olan bu çarşı, eski hanlar ve bedestenlerle çevriliydi. Günümüzde çarşı, modern iş merkezleri, mağazalar, kafeler ve sinemalarla doludur. Aynı zamanda geleneksel Türk el sanatlarının örneklerini yansıtan ürünlerin de satıldığı dükkânlar mevcuttur. 2016 yılında çarşının girişinde yapılan kazılarda, 1800 yıllık bir Roma hamamının kalıntıları gün yüzüne çıkarıldı. 2018'den itibaren çarşı, belirli saatlerde motorlu araç trafiğine kapatılarak yayalaştırıldı. 2020 yılında Kemeraltı, "İzmir Tarihî Liman Kenti" olarak UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınmıştır. 

kemeraltı

  • İzmir Kordon 

Kordon, Türkiye'nin İzmir şehrinde yer alan ve deniz kıyısında uzanan özel bir caddedir. Tarihi 1850'li yıllara kadar uzanırken, Cumhuriyet Meydanı ile İzmir Limanı arasındaki sahil şeridini içerir. Kordon'un tarihi ve konumu, İzmir'in sosyal ve kültürel dokusunda önemli bir rol oynamıştır. 1997 yılında Burhan Özfatura'nın belediye başkanlığı sırasında, Kordon'un trafiği rahatlatmak amacıyla altı şeritli bir karayolu yapılması fikri ortaya çıktı. Bu proje kapsamında deniz alanının 150 metre kadar doldurulması planlandı. Ancak 1999 yılında, Kordon'un tarihi ve doğal değerleri göz önüne alındığında, bölge sit alanı ilan edildi. Bu ilanın ardından, dolgu çalışmaları mahkeme kararıyla durduruldu. Aynı yıl, belediye başkanlığına seçilen Ahmet Piriştina'nın döneminde, Kordon'un yeşil alan olarak düzenlenmesi kararı alındı. 15 Haziran 2000 tarihinde halka açılan bu yenilenmiş alanda, denize doldurulan bölge Gündoğdu Meydanı ve Alsancak Vapur İskelesi gibi yeni yapılarla zenginleştirildi. Bu şekilde, Kordon sadece bir yol değil, aynı zamanda İzmirlilerin dinlenebileceği, vakit geçirebileceği bir yeşil alan haline geldi. Eylül 2020'de, Kordon'a nostaljik bir tramvay hizmeti başlatıldı. Bu tramvay, bölgenin tarihine bir dokunuş olarak görülerek, Kordon'un atmosferine nostaljik bir hava kattı. İzmir Kordonu, şehir sakinlerinin ve ziyaretçilerin hoşça vakit geçirdiği, deniz manzarasının tadını çıkardığı, tarihi ve modern dokuların iç içe geçtiği özel bir mekan olarak varlığını sürdürüyor.

Kordon-Boyu

  • İzmir Saat Kulesi

1900 yılında Sultan Abdülhamid'in tahta çıkışının 25. yıl dönümü olan cülûs yıl dönümü için Osmanlı İmparatorluğu'nun çeşitli bölgelerinde büyük kutlamalar düzenlendi. Bu özel dönemi anısına kalıcı eserler yaratmak amacıyla çalışmalar yapıldı. İzmir Valisi Kamil Paşa, bu süreçte 1 Ağustos 1900 tarihinde bir toplantı düzenledi. Toplantıya yerel yöneticiler, mülkî ve askerî idareciler, memurlar ve şehrin ileri gelenleri katıldı. Bu toplantıda, Sarı Kışla yakınına çeşmeli bir saat kulesi inşa edilmesi kararlaştırıldı.

İnşaatın gerçekleştirilmesi için bir inşaat komisyonu oluşturuldu. Bu komisyon, Fransız mimar Raymond Charles Péré'nin Arap mimarisi üslubunda tasarladığı Çeşmeli Saat Kulesi projesini uygun buldu. Temel atma töreni 1 Eylül 1900 tarihinde Abdülhamid'in 24. cülûs yıl dönümü kutlamaları sırasında gerçekleştirildi. Kulenin inşaatı 1901 yılı Ağustos ayında temel hatlarıyla tamamlandı. Diğer eksikliklerin, özellikle saatlerin temin edilmesinin, tören sonrasında tamamlanmasına karar verildi ve kulenin resmi açılışı, II. Abdülhamid'in 25. cülûs yıl dönümü olan 1 Eylül 1901 tarihinde gerçekleştirildi. Kulenin dönemin Alman İmparatoru II. Wilhelm tarafından Osmanlı-Alman yakınlığı nedeniyle hediye edildiğine dair bazı kayıtlar bulunmaktadır. Kulenin tasarımında, II. Abdülhamid'in iktidarını yansıtan semboller bulunuyordu. Cumhuriyet döneminde ise bu sembollerin yerine ay-yıldız koyuldu.  İzmir Saat Kulesi 81 metrekare taban üzerine sekizgen şekilde ve dört basamaklı haç biçiminde mermer bir platform üzerine yapılmıştır. Yaklaşık olarak 25 metre yüksekliğinde olan kulenin platformu beyaz mermerdir. Diğer bölümleri ise kesme taştır.

izmir-saat-kulesi-3

  • Tarihi Asansör

Tarihi boyunca taş ocağı olarak kullanılan Karataş bölgesi, İzmir'de tarihi Mithatpaşa Caddesi olarak bilinen sahil şeridi ile üst tarafında yer alan Halil Rıfat Paşa semti arasında keskin uçurumlarla ayrılmıştı. Bu iki semt arasında, Türklerin "Karataş Merdivenleri" ve yukarıda yaşayan Yahudi cemaatinin "Devidasların Merdiveni" olarak adlandırdığı merdivenler inşa edilmişti. Bu merdivenler, iki semti birbirine bağlamaktaydı. Merdivenlerin üst kısmında, Devidas ailesine ait ev bulunuyordu. Baba Devidas'ın bir gün merdivenlerde düşerek ayağını kırması sonucu, ailesinin dostu Nesim Levi'nin Avrupa'da gördüğü asansör fikrini benimseyerek benzer bir asansör yapmaya karar verdi. Asansör kulesi için Marsilya'dan getirilen tuğlalar kullanıldı. İnşaat 1907 yılında tamamlandı. Bu kule, geliri Karataş Musevi Hastanesi'nin masraflarını karşılamak amacıyla kullanıldı. Asansör giriş kapısının üzerinde, İbranice yazının yanı sıra Fransızca olarak "Ascenseur Construit Par Mon. Nissim Levy 1907" (Nissim Levy tarafından inşa edilen asansör, 1907) yazılı bir kitabe bulunmaktadır. Asansör kulesi, taş temel üzerine inşa edilmiş ve asansörün taş bölümünün ardından Marsilya'dan getirilen tuğlalarla örülmüş balkon seviyesine kadar iki kademede daralmaktadır. Asansörün varış noktasında ise ahşap bir balkon, dökme demir korkuluklarla süslenmiş ve çeşitli motiflerle bezenmiştir. Asansör uzun yıllar boyunca Jozef Palambo tarafından işletildi. 1942 yılında el değiştirdi ve geliri hastanenin masraflarını karşılamaktan çıkıp, çeşitli nedenlerle kısa bir süre kapalı kaldı. Ancak 1983 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne aynı amacı taşıması şartıyla bağışlandı. 1985 yılında, Burhan Özfatura'nın belediye başkanlığı döneminde restore edildi. Asansör, 1993 yılında tekrar hizmete açıldı. Bugün hala faaliyette olan asansörün üst katı, bir kafeterya ve küçük bir seyir balkonu olarak hizmet vermektedir. Asansöre, halk arasında "Asansör Çıkmaz Sokağı" olarak bilinen, resmi adı "Dario Moreno" olan bir sokaktan ulaşılmaktadır. Kule, taş ve tuğla karışımı bir yapının üstünde yükselir. Şehit Nihatbey Caddesi'ne erişildiği yerde, ahşap bir balkon bulunur ve buradan İzmir manzarası izlenebilir.

İzmir Tarihi Asansör

  • Efes Antik Kenti

Efes, Anadolu'nun batı kıyısında, günümüz İzmir ilinin Selçuk ilçesinin üç kilometre güneybatısında yer alan antik bir Luvi şehri olarak bilinir. İlk zamanlarında Luvi kültürüne ait olan bu şehir, daha sonra Yunan kolonistlerinin Anadolu'ya gelmesiyle İyonya ve ardından Roma dönemlerinde de büyük bir öneme sahip oldu. MÖ 6000 yıllarına tarihlenen Cilalı Taş Devri'nde kuruldu ve MÖ 10. yüzyılda Attika ve İyonya kökenli Yunan kolonistler tarafından eski Arzava başkentinin yerine inşa edildi.

Klasik Yunan döneminde Efes, İyonya'nın on iki şehrinden biri olarak biliniyordu. MÖ 129 yılında Roma Cumhuriyeti'nin yönetimine geçtikten sonra da gelişimini sürdürdü.

1994 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilen Efes, 2015 yılında nihai olarak Dünya Mirası olarak kabul edildi.

Şehir, yakınındaki Artemis Tapınağı (M.Ö. 550 civarında tamamlandı) ile tanınan Antik Dünyanın Yedi Harikası'ndan birini barındırıyordu. Celsus Kütüphanesi ve 25,000 kişilik antik tiyatro gibi birçok görkemli yapısı bulunmaktaydı. Ayrıca, Efes, Yuhanna İncili'nde adı geçen Asya'nın yedi kilisesinden biri olarak anılmış ve bu kilisenin burada yazılmış olabileceği düşünülmüştür.

yüzyılda birçok Hristiyan konsilinin düzenlendiği yer olan Efes, 263 yılında Gotlar tarafından tahrip edildi. Sonrasında tekrar inşa edilse de, limanın Küçük Menderes Nehri tarafından kapanması sonucu ticari önemi azaldı. MS 614'teki bir depremde kısmen tahrip oldu. Efes harabeleri, Adnan Menderes Havalimanı veya Kuşadası Limanı'ndan yaklaşık 30 km güneyde bulunmaktadır. Efes, 2015 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edildi. 2022 yılındaki kazı çalışmaları sırasında Erken Bizans Dönemi'ne ait dükkânlara ve bir mahalleye ulaşıldı.

izmir efes antik kenti

İzmir ilinin eski adı nedir?

İzmir'in eski isimleri Smira, Lesmira, Zmirra, İsmira, Samorna ve son olarak Smyrna'dır. İzmir ismi de Smyrna kelimesinin türetilmiş halidir. 

İzmir'in simgesi nedir?

İzmir'in simgesi saat kulesidir. 

İzmir kaç yıllık şehirdir?

İzmir'in tarihi M.Ö 3000'li yıllara kadar gider.  İÖ. 800’lü yıllara gelindiğinde İzmir, kent kriterleri taşıyan bir yerleşme olarak bugünkü Bayraklı’da oluşturulmuştu. 

Kaynak: HABER MERKEZİ