Viktorya dönemi, 1837-1901 yılları arasında, Kraliçe Viktorya’nın hüküm sürdüğü dönem olarak bilinir. Bu dönemde, İngiltere hem sanayi devriminin hem de Britanya İmparatorluğu’nun zirvesine ulaştı. Ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel açıdan pek çok değişim ve gelişme yaşandı. Ancak Viktorya dönemi, sadece parlak yönleriyle değil, aynı zamanda karanlık ve tuhaf yönleriyle de dikkat çeker. Bu dönemde, insanlar ölüm, hastalık, cinsellik, din, ahlak gibi konularda çelişkili ve çatışmalı tutumlar sergilediler. Bazı alışkanlıklar ise bugün bize oldukça garip ve korkunç geliyor. İşte, Viktorya dönemindeki tuhaflıklardan bazıları:

Ölü fotoğrafçılığı

Viktorya döneminde, ölüm oranları çok yüksekti. Özellikle çocuk ölümleri çok sık görülüyordu. Doğan her 10 çocuktan 4’ü, doğumdan kısa bir süre sonra hayatını kaybediyordu. Bu durum, aileler için büyük bir acı ve keder kaynağıydı. Aileler, kaybettikleri yakınlarını unutmamak ve anmak için, onların fotoğraflarını çektiriyorlardı. Ancak bu fotoğraflar, ölülerin hayattaymış gibi poz verdiği fotoğraflardı. Ölü fotoğrafçılığı, 1850 yılından itibaren daha da yaygınlaştı. Ölen kişiye en güzel kıyafetleri giydiriliyor, saçı ve makyajı yapılıyor, gözleri açık tutuluyor ve ailesiyle birlikte fotoğraf çektiriliyordu. Bu fotoğraflar, evlerde sergileniyor veya cep aynalarının içine yerleştiriliyordu. Bazı fotoğraflarda ise ölünün gözleri kapalıydı. Bu fotoğraflara “son uyku” deniyordu.

Arsenik kullanımı

Viktorya döneminde, arsenik adı verilen son derece zehirli bir madde, zararsız bir şeymiş gibi kullanılıyordu. Arsenik, hem güzellik hem de sağlık amaçlı tüketiliyordu. Örneğin, kadınlar ciltlerine arsenik sürerek daha beyaz ve parlak görünmeye çalışıyorlardı. Bazıları ise arsenik içeren ilaçlar alarak, hastalıklarını tedavi etmeye veya kilo vermeye çalışıyorlardı. Ancak arsenik, insan vücuduna ciddi zararlar veriyordu. Arsenik zehirlenmesi, mide ağrısı, kusma, ishal, kanama, felç, kanser, organ yetmezliği ve ölüm gibi sonuçlara yol açıyordu. Arsenik, aynı zamanda evdeki eşyalarda da kullanılıyordu. Örneğin, duvar kağıtları, halılar, perdeler, kıyafetler, oyuncaklar, mumlar, çikolatalar arsenik içerebiliyordu. Bu da, evde yaşayan insanların ve hayvanların zehirlenmesine neden oluyordu.

Bahçe münzeviliği

Viktorya döneminde, zenginler servetlerini göstermenin ilginç bir yolunu bulmuşlardı. Bahçelerinde inzivaya çekilmiş insanlar yaşatıyorlardı. Bu insanlar, bahçe sahiplerinin giderlerini karşıladığı kulübelerde kalıyor, bahçede dolaşıyor, dua ediyor ve kitap okuyorlardı. Bahçe münzevileri, genellikle pelerin giyiyor, saç ve sakal bırakıyor, yalınayak yürüyordu. Böylece, daha otantik ve mistik bir görünüm sergiliyorlardı. Bahçe sahipleri ise, bu münzevileri arkadaşlarına ve misafirlerine göstererek, ne kadar zengin ve hayırsever olduklarını kanıtlıyorlardı.

Emniyet tabutları

Viktorya döneminde, tıbbi imkanların yetersiz olması, bazı insanların henüz hayattayken öldü sanılarak gömülmelerine neden oluyordu. Bu korkunç durum, insanların ölümden sonra dirilmeye veya diri diri gömülmeye karşı bir takım önlemler almalarına sebep oluyordu. Bunlardan biri de emniyet tabutlarıydı. Emniyet tabutları, gömülen kişiye bir şans daha vermek için tasarlanmıştı. Bu tabutlarda, ölünün eline bir zil, düdük, bayrak veya fener gibi bir sinyal verici veriliyordu. Eğer ölü dirilirse veya yanlışlıkla gömülmüşse, bu sinyal vericileri kullanarak yardım isteyebilecekti. Bu tabutlardan bazıları, ölünün nefes alıp almadığını ölçen veya kalp atışını dinleyen mekanizmalarla donatılmıştı. Bu tabutlar, Viktorya döneminde oldukça popülerdi. Hatta Kraliçe Viktorya’nın kendisi de, ölümünden sonra emniyet tabutuna konulmasını istemişti.

Kaynak: HABER MERKEZİ